‘’Fahiş adisyonlara bir yenisi daha eklendi. Şişli’de sokak arasındaki bir mekanda çay 105 tl’den satıldı’’. Sözcü gazetesinden bir haber…
Doğrusu bu haber bana ‘’amma da abartmışlar fiyatları haa’’ falan dedirtmedi. Çünkü biz burada da, kendi yaşadığımız şehirde de benzer hesaplara mütemadiyen maruz kalıyoruz ve alışkınız…
Diyeceğiz ki; ‘’esnafın insafına kaldık’’…
Hayır, ben açık ve net bir şekilde diyorum ki; ‘’insafsız bir kesim esnafın vicdan, ahlak, namus yoksunu etiketlerine maruz kalıyoruz’’…
Kötü niyetli bir kesim esnaf için yüksek enflasyon ve yüksek kiralar son derece iyi bir kılıf oldu ne yazık ki… Tabii ki de ülkenin ekonomik şartları, enflasyonun alıp başını gitmesi tüm toplumu son derece zorluyor. Ama bu durumu fırsata çevirerek eskisinden de fazla gelir etme hırsında olanlar da hiç de azımsanmayacak boyutta…
2 yetişkin 1 çocuk bildiğiniz fast food olan, sıradan, ebat olarak da son derece küçük, malzeme olarak da son derece fakir 3 hamburger + içeceklere 1300 tl hesap ödüyoruz…
Yine 3 kişilik ailemle çarşıda ara sokakta yer alan küçücük bir yerde 3 kişi çorba içip 850 tl hesap ödüyoruz… Çorba, evet evet çorba… Yanlış okumadınız!
3 kişi et döner dürüm yediğimizde, porsiyon değil bakın dürüm diyorum, en son içeceklerle beraber 800 tl civarı bir para bırakmıştık ki sonrasında bir daha o kadar masraf yapmamaya karar verip gitmeyeli de üzerinden çok zaman geçti ve muhtemelen bu rakam daha da artmıştır…
2 dondurma, 1 çay, 1soda-limon ve 1 sahlep için 600 küsur lira hesap bıraktık daha geçenlerde bir pastanede…
Hele ki şu kahvaltı salonlarından hiç bahsetmek istemiyorum. Hem külliyen israf, zara-ziyan yerleri hem de soygunun zirve merkezleri. Kahvaltı almayandan bile adeta hava parası olarak servis ücreti başlığı altında para kesiyorlar. İlk duyduğumda şok olmuştum ama şimdilerde her şeye olduğu gibi ona da alıştım… Aslında alışmamak, kabullenmemek ve toplum olarak bu tip şeylere karşı mücadele etmek lazım. Neyse, devam edelim örneklerimize…
Konu sadece restoran-kafe tarzı yerlerle de sınırlı değil. Halkapınar’da üretilen sakız reçelini ‘’abi bu Yunan’dan geliyor, kendi arkadaşlarım her seferinde sadece 3-4 tane getirebiliyor, eğer sonrasında da alacaksan birkaç tane al, hem daha da zamlanacak hem de bulamayabilirsin’’ diyerek 250 tl’den satan bir aktarda çalışan esnafımız da var ve aynı sakız reçelini Halkapınar’daki üretim yerinden 170 tl’ye almak mümkünken… Bunu anlamak için ise sadece okuma-yazma bilmek yeterli! Çünkü kavanozun üzerinde üretim yeri de her türlü iletişim bilgileri de Türkçe ifadelerle yazıyor zaten… O arkadaş herhalde Türkiye’deki cehalet oranının yüksekliğine, okuma oranının düşüklüğüne güvenerek o yalanı söyleme cüretini göstermiş olsa gerek…
Ya da Temu’dan toptan aldığı ayakkabıyı üzerine yüzde yüzden fazla kar koyarak satan esnafı veya 3 waffle için 1000 tl’ye yakın hesap alan esnafı da sayabilirim isterseniz…
Karşıyakamızın Çarşı esnafı içerisinde böyleleri hiç yoktu bir zamanlar… Bu söylediklerim hemen Karşıyaka’nın kalbinde üstelik…
Herhangi bir sarf malzemesi gideri olmayan erkek saç traşı için erkek berberi sadece saç traşına 500 tl ve üzeri fiyat istiyor ki el insaf… Hele bir de yüzüne gözüne bir şeyler sürüp, saçını da yıkarsa bırak 700-900 tl arası bir parayı öyle çık! Sırf bu yüzden son 1 yılda 5 berber değiştirdim ki hemen hepsi de aynı gerekçeyle aynı şeyi yaptı. Gerekçe ‘’abi dükkan kiraları çok arttı’’…
Kirayı anormal arttıranlar da ayrı bir ahlaki dejenerasyon örneği zaten…
Yani ahlaki deformasyon, vicdansızlık ve fırsatçılık bir noktadan başlayıp agresif bir tümör gibi her tarafı sarıyor maalesef. Çünkü bir tanesinin başlattığı durum bir diğerine de tesir ediyor ve çorap söküğü gibi devamı geliyor…
Bu duruma direnip hakettiği kadar ücret isteyen esnaf da illa ki var tabii, ama onların da bu fırsatçı vicdansızlar tarafından baskılara maruz kalıp da aynı düzene dahil olmalarından endişe duyuyorum doğrusu…
Yine de Karşıyaka Çarşımız benim vazgeçilmezim…
Aradığım her şeyi eşim dostum tanıdığım güvendiğim esnaf kardeşlerimden temin edebiliyorum henüz çok şükür…
AVM’lere çok çok çok mecbur kalmadıkça alışveriş için gitmiyorum. Eşim ve kızım isterse eğer gezmek için, zaman zaman gidiyorum. Fakat bu tatlı su kurnazı, üçkağıtçı, fırsatçı ve vicdansız esnafların sayısı Çarşı’da da hızla artmakta olduğundan dolayı yakın bir gelecekte bu Çarşı sevdamdan ben bile vazgeçmek zorunda kalabilirim…
Umarım iyilik eninde sonunda kazanır ve kötüler pes eder gider…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!