Çocukların gelişiminde spora yönlendirmenin faydaları çok fazladır. Çocuğun kendi sevdiği sporu yapması tabii ki de başarısına etki edecek olan önemli bir faktördür. Ancak yetişkinlerin çocuğuna fiziksel, ruhsal ve zihinsel anlamda daha fazla fayda sağlayacak sporlara yönlendirme yapması da bir o kadar önemlidir...
Bu açıdan ele alındığında yüzme, basketbol, voleybol, tenis ve atletizm ilk sıraları alırlar. Futbolun ise çocuğun yapacağı spor olarak öncelikli tercih halini almasında etkenler arasında fiziksel, ruhsal ve zihinsel gelişim açısından en faydalı olması gibi bir gerekçe hiçbir zaman yer almayıp, sadece çocuğun veya babasının en sevdiği spor olması en başta yer alan gerekçedir genel itibarı ile...
Buraya kadar anlatmaya çalıştığım; futbol ve diğer branşlar arasındaki farklardan sadece konunun fiziksel-ruhsal-zihinsel anlamdaki faydasal boyutuydu...
Peki maddi anlamda bir değerlendirme yapılacak olursa durum ne?! Durumun maddi boyutu ülkeden ülkeye hangi branşta daha fazla getiri sağladığına bakıldığı zaman değişkenlik göstermekte. O nedenle biz ''en'' lere bakacak olursak, basketbolda zirve NBA, futbolda zirve İngiltere Premier Lig kabul edilebilir...
Futbolda paranın döndüğü lig olarak kabul edilen premier lig NBA ile karşılaştırıldığında çok ama çok küçük kalıyor. Sadece yayın geliri olarak bile NBA ile Premier Lig arasında yıllık yarım milyar pound fark var. Demek ki iyi bir organizasyon olunca basketbol futboldan çok daha fazla getiri sağlanabilecek bir spor dalı!..
Şimdi de biraz salon sporlarında Türk takımlarının uluslararası başarılarından söz edelim. Ya da söz etmeyelim. Merak eden açsın okusun internetten. Tarihteki tüm başarılardan bahsetmeye kalksak ve yine salon sporlarından olan güreş, boks, tekvando, judo, bilardo vb sporları da işin içine katacak olursak sayfalar ayırsak yazmaya yine de yerimiz yetmez. O nedenle de bu bahsi çok da uzatmadan kapatıyorum ve zaten herkesçe bilindiğini varsayıyorum…
Tabi ki de bunca şeyi yazarken varmak istediğim bir nokta var...
Basketbolda finale kalmanın sevinciyle sosyal medyada gezinirken sevincimin içine kısa süreli de olsa öfke duygusu serpiştiren bir yorumla karşılaştım. Telekom galibiyeti ile ilgili bir paylaşımın altına tebrikler yağarken adamın biri orada ''salon sporunda lolo lolo'' gibi saçma sapan ve son derece primitif bir zekanın ürünü olduğu belli olan yorum yazmış...
''Adamın biri derken'' kendisini adam yerine koyduğum için mutlu olması gereken o zat yukarıda yazdıklarımı güzelce bir okusun; eğer okuduğunu anlayabiliyorsa tabi...
Anlayamayacağını düşünerek yukarıda yazılanlardan varması gereken sonuçları özetleyeyim;
''1) Çocukların fziksel, ruhsal ve zihinsel gelişimine sağlayacağı katkı anlamında futbol kesinlikle ilk sıralarda yer alabilecek bir spor değil. 2) Futbolun en yüksek gelir sağlayacak spor olduğu tezini çürüten NBA-Premier lig örneği mevcut. 3) Senin üstün zekan ve muhteşem entellektüel seviyenle salon sporu diyerek küçümsediğini zannettiğin tüm branşlarda tarih boyunca bu ülkenin çocukları diğer dünya ülkelerine karşı çok çok ama çook daha fazla başarılı olmuşlarken futbolda gururlanabileceğin uluslararası başarı sayısı bir elin parmaklarını geçemiyor maalesef''...
Aslında yok hükmünde olması gereken bu zat'ın adını soyadını da deşifre etmem lazım ama böylesi tipler adı bir yerlerde yazıldı diye bundan bile mutlu olacaklardır, o nedenle ben kısaca kendisinden YHZ (yok hükmünde zat) olarak bahsedeceğim...
Bakınız YHZ ve onun kafasındaki tipler, ben sürekli olarak sizlerin Karşıyaka'nın gurur duyulacak başarılarını gölgeleme çabalarınıza karşı bu köşeden mücadele veriyorum. Ama artık bu köşeyi sizler gibilerin zırva yorumları ile de işgal etmek istemiyorum. Görünen o ki bitip gideceğiniz de yok! Ben de topunuza YHZ diyerek, bu şehrin birinci sporu olan, hepimizin gururu olan basketbolumuzla ilgili yazmayı sürdürürken artık kafamı meşgul etmenize, asabımı bozmanıza izin vermeyerek ve sizleri YHZ olarak görerek kendimce böyle bir çözüm üretmeye karar verdim...
Önümüzde çok önemli bir şampiyonluk serisi var...
Karşıyaka Spor Kulübünün Türkiye birinci ligleri seviyesinde takım sporlarında hiçbir branşında tarihinde bir kez dahi göremediği bir başarıyı Karşıyakamız basketbolda tam dördüncü kez bize yaşatıyor...
83-84 Efes finali ve finalde kaybettik. 86-87 Galatasaray finali ve şampiyonluk. 2014-2015 Efes finali ve şampiyonluk. Şimdi de yine bir Efes serisi...
Biraz daha savunma, biraz daha rebaundlarda başarı, aynı mücadele gücü ve dış şutlarda biraz da şans faktörünün rakibin değil de bizim yanımızda olması şampiyonluk için bence yeter de artar bile. Haydi bakalım...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!