Küçücük çocuktum daha ve babamın elinden tutup gezmeye bayılırdım. Şanslıydım da… Çünkü evin en küçük çocuğu olarak babamın emeklilik dönemine denk gelmişti çocukluğum. Maddi anlamda şanssız , ama babamın bana daha fazla zaman ayırabilmesi anlamında şanslı bir döneme denk gelmiştim…
Babamla vapura binip İzmir’e gitmek, Kemeraltı Çarşı’sından giysi, ayakkabı, okul vs ihtiyaçlarımızı uygun fiyatlarla ve babamın arkadaşı olan esnaflardan karşılamak, alışveriş sonrası önce dönerimizi yiyip sonra da üzerine o zamanlar sadece tek ve küçücük bir dükkandan ibaret olan Özsüt’te hemen ayak üstü kaymaklı ekmek kadayıfımızı yemek benim için çocukluğumun en mutlu anılarıydı…
Sonra sonra farkettiğim bir gerçek ise, babamın meğer bu şehrin kültürüne ait ne varsa bana onları yaşatma çabasıymış… Fuar zamanı, fuar fuar gibiyken olan ziyaretlerimiz de bunlardan biriydi besbelli ki!
O zamanlar fuarda bir de hayvanat bahçesi vardı. Fiziki şartları son derece kötü, hayvanların perişan halde olduğu bir yerdi ama çocuk aklımla o zamanlar bunları idrak edemiyor ve yine de keyif alıyordum oradaki hayvanları görebilmekten…
Pak Bahadır efsanesini de bu sayede bizzat canlı canlı görebilenlerdenim. Pak Bahadır bilindiği üzere fuardaki hayvanat bahçesinin bir nev-i sembolü ve en popüler hayvanı olan bir fil’di… Hatırlıyorum da; beton bir zemin üzerinde, kenarları sipsivri demir çubuklarla çevrili daracık bir alanda ve o alanın etrafında da derin bir hendek bulunan çok kötü bir ortamdaydı. Zaten o beton zemin yüzünden ayaklarında yaralar da vardı maalesef.
Tüm bunlara rağmen uzun yıllar yaşadı ve tüm İzmir halkının da sevgilisi oldu. Şimdilerde de Sasalı Doğal Yaşam Parkı’nda mezarı var. Konuyu boşu boşuna Doğal Yaşam Parkı’na bağlamadım tabii ki de! Maksadım, orası ile ilgili bazı üzücü ve düşündürücü saptamalarımı sizlerle de paylaşmak. Belki bir yaraya merhem olabilirim umuduyla…
İlk açıldığında hayvanların gerçekten de rahat edebileceği koşullara sahip ve son derece geniş bir alan üzerinde, yeşillikler arasında bir yer olmasından dolayı çok mutlu olmuştum.
Tabii ki de belki de en güzeli bu tarz yerlerin dünya genelinde hiç olmaması ama maalesef insanların hem kendi meraklarını gidermek hem de çocuklarına öğretmek için bu tarz yerlerden vazgeçmeye niyetleri olmadığından kabullenmek zorunda kalıp ‘’bari olacaksa da hayvanların kendilerini doğal yaşam alanlarındaymış gibi hissetmelerini sağlayacak konforda olsa’’ diye bir beklenti ile kendimizi avutuyoruz. Bu anlamda da Sasalı Doğal Yaşam Parkı sanki beklentilerimizi karşılayacak gibi gelmişti bizlere…
Oraya ilk açıldığı zamanlardan beri ziyaretlerimizi ailecek defalarca yapmışızdır. Ancak her bir sonraki gidişimizde bir önceki gidişimizdeki ortamı da arar olduk ne yazık ki!
Her seferinde hayvanların sayısında azalma var gibi geldi bize. Hayvanların genel görünümlerinde de sağlıksız bir manzara vardı sanki her bir sonraki gidişimizde…
Park içindeki gölet kurumaya yüz tutmuştu bir seferinde. Bir seferinde kala kala tek bir deve kaldığını görmüştük, bir seferinde de camekanlı bir bölme arkasından izlenen bir maymun türünün artık orada bulunmadığını farketmiştik…
Kuşlar bölümünde akbabaların olduğu yerde de en son gidişimizde tek bir akbabanın yerde yan vaziyette yatıyor olduğunu ve başını ara ara güçlükle kaldırıp indirmekte olduğunu gördük. Papağanlar yüzlerce iken ve çok çeşitli iken sadece 2 tür papağan ve sayıca da onlarcaya düştüğünü farkettik…
En son gittiğimizde tropik merkezde ortam ısısı timsahlar için değil de sanki penguenler için ayarlanmış gibiydi. Oysa ki önceleri orada ısı ve nem nedeniyle buhran geçirirdik adeta ve oradaki türler için de olması gereken buydu zaten…
Gezinen insanlar da ayrı bir sorun tabi! O orman gibi ortamda ve tertemiz havada ellerinde sigaralarla gezinip dumanlarını tüttürüyorlar. Birisinin izmaritinin bir kuru otu tutuşturması halinde ise olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum…
Bir de yeşil ve doğa düşmanı bir grubun onca uyarı tabelasına rağmen mütemadiyen oradaki bitkileri yolduklarına, bir şeyleri kopardıklarına şahit olmak da cabası…
Diyeceğim o ki; gerek güzel bir başlangıç yapmış olan Doğal Yaşam Parkı’na, gerekse oradaki hayvanlara yazık oluyor son zamanlarda. Umarım bu tespitlerimde yanılıyorumdur, umarım bana her seferinde şanssız anlar denk gelmiştir de gerçekte oradaki canlıların bakımları da ortamın bakımı da eksiksiz bir şekilde sürdürülüyordur. Bu kadar negatif değişime ardı sıra şahit olduktan sonra her ne kadar bunu pek olası görmesem de…
Lütfen yetkililer bu konuya bir el atsınlar, gereken denetimleri yapsınlar ve sonrasında karşılaşılan aksaklıkları düzeltsinler…
Unutmamalıyız ki ‘’bu dünya sadece insanlara ait değil’’…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!