21 Mayıs günü küçük kızımın sokağa çıkabilme günü olması ve benim de o gün nöbet sonrası dinlenme günüm olması nedeniyle ailecek dışarı çıkmak üzere planımızı yaptık. 4 yaşındaki kızım da dahil olmak üzere hepimiz maskelerimizi taktık ve yanımıza da gerekirse diye el dezenfektanımızı alarak dışarı çıktık.
Çok sıcak bir havaya denk gelmemiz nedeniyle yürüyüş yaparken aldığımız keyiften ziyade sıcağın verdiği sıkıntı her ne kadar ağır bassa da minik kızımızın güneş görmesi gereğinin karşılanması nedeniyle yine de mutluyduk. Ancak bir süre sonra bu duygularımız yerini biraz öfkeyle karışık endişeye bıraktı. İnsanların aralarında hiçbir sosyal mesafeye uymaksızın ve maskelerini ya tek kulaklarına asılı vaziyette, ya burun açıkta, ya ellerinde, ya da çenede duracak şekilde gezindiklerini gördük çünkü!
En çok da çenede maske modası hakimdi. Bu insanların büyük çoğunluğu aynı zamanda parklarda birbirlerine son derece yakın şekilde kahkahalar atarak sohbet ederken piknik de yapıyorlardı. Burası Karşıyaka üstelik. Yani, en azından benim zannımca sosyokültürel seviyesi Türkiye genel ortalamasının üzerinde olan insanların yaşadığı bir şehir. Demek ki cehalet kavramı sadece okumakla, iyi eğitim almakla çözülebilen bir sorun değilmiş diye düşünmekten alamadım kendimi!
Ufacık kızım bile ‘’televizyonda Portakal (Fatih Portakal’ı kastediyor kendisine orjinal geldiği için aklında kalan soyadını kullanarak) her gün insanlar birirlerine yakın durmasın, maskesiz gezmesin diyorken şu insanların yaptığına bak! Sonra da iyileştir beni doktor, iyileştir beni doktor diyecekler’’ şeklinde konuşuyordu o esnada biraz da babasını düşünerek... Gördüğüm manzaraları kelimelerle tarif etmem imkansız, ancak ben kendi adıma 21 Mayıs gününü hafızama kaydediyorum ve ilerleyen günlerde karşılaşacağımız tabloyu da merak ve endişeyle bekliyorum...
Bu arada şu ‘’çenede maske’’ olarak adlandırdığım saçmalığa da biraz daha değinmek istiyorum. Gerçekten de insanların, gözlemlerime göre, yaklaşık yüzde sekseni bu şekilde dolanıyor ortalıkta. Acaba kendileri için çenelerinin ayrı bir değeri var da ondan mı böyle yapıyorlar?! Çenemi korursam, hasta bile olsam boş boş konuşarak beni kurallara uymamakla suçlayanları pes ettirebilirim diye mi düşünüyorlar?! Bilemiyorum...
Kulaktan sallanan maskeyi küpe niyetine kullandıklarını, bileklerindeki maskeyi bilezik niyetine kullandıklarını varsaysak bile şu çenedeki maskeyi ne niyetiyle taktıklarına uygun bir yakıştırma bulamadım doğrusu! Hiçbir işe yaramayan bir yükü taşımak yerine ya hiç takmasınlar ve evlerinde dursunlar ya da o maskeyi alıp uygun şekilde kullansınlar. Yani ağız ve burunu kapatacak şekilde... Çünkü en son 21 Mayıs’ta özellikle kızımız güneş görsün, biraz hava alsın diye her türlü tedbirimizi alarak dışarı çıktığımızda biraz rahatlamak bir yana çenede maske furyası nedeniyle cidden iyice gerildik, iyice sinirlerimiz bozuldu.
Coronavirüs pandemisi henüz sona ermedi. Coronavirüs’e yakalananlar için ölüm riski hala yüksek oranda mevcut. Coronavirüs pandemisi şu sıralar sayı olarak düz bir çizgi çiziyor gibi görünse de ikinci hatta üçüncü bir pik yapması, olasılıklar arasında hiç de küçümsenmeyecek bir yüzdede. 100 yıl önceki İspanyol gribi salgınında görülen ikinci pik, birincisinin 5 katı daha fazlaydı. Ancak insanlar tedbiri elden bırakıyor, topluca piknik yapıyor, açılan AVM’lere mecbur olmadığı halde gidiyor, yaz tatili planlarını her sene yaptığıyla aynı şekilde yapıyor. Dolayısıyla aymazlık had safhada ne yazık ki!
Acaba bu topluma rakamsal verileri açıklarken yalan mı söylemek lazım! Olduğundan çok daha fazla mı göstermek lazım! Zira söylenilen pozitif verilerin yarattığı ‘’her şey bitti’’ zannı felakete giden yolun döşenmekte olan taşları olabilir maalesef... Keşke insanımız önce yakalandığı şu ‘’idrak yolları enfeksiyonunu’’ atlatsa da sonrasında hep birlikte doğru dürüst davranarak coronavirüs belasından ekstra piklere maruz kalmadan kurtulabilsek. Benimkisi bir temenni ama karşılaştığım manzaralar bu temennimin gerçekleşmesi ile ilgili umudumu kırıyor ve gerçekten hem çok üzülüyor hem de öncelikle yaşı ileri olması nedeniyle annem ve ayrıca da minik kızım adına kaygılanıyorum.
İnsanın dili demeye varmıyor ama, şu tedbirsiz davrananlara özel bir muamelede bulunsa keşke şu virüs de, dikkati elden bırakmayanlara dokunmasa diyesim geliyor neredeyse! Ancak kazın ayağı öyle değil işte..! Bir kişinin, sadece bir kişinin ihmali bile tüm toplum adına tehlike arz ediyor ne yazık ki ve kurunun yanında yaş da yanar bu durumda. Aaah şu çenede maske aymazları ahh, keşke bir an önce her birey gibi sorumluluğunuzun gereğini sizler de yerine getirseniz.
Oysa ki maskeyi doğru şekilde kullanmak o kadar da zor değil ki! Öyle olsaydı eğer ben 20 senedir takıyorum bu mereti ameliyatlarımda ve benim sırf bu yüzden mesleği bırakmam gerekirdi öyle değil mi! Meslek hayatımın en uzun ameliyatı 8 saatten fazla, en kısa olanı ise sanırım 20-30 dk arası sürmüştür. 20-30 dk, dışarı alışverişe çıkan birisinin evine yakın bir yere gitmesi halinde geçecek olan bir süre kadardır ve (benim için en kısa süre olan) bu kadarlık süre boyunca bile şu maskeyi düzgün takmamayı anlayabilmem mümkün değil!
Ayrıca; en uzun ameliyatımda sekiz saati aşkın bir süre, üstelik gayet fazla ısı da veren ameliyathane ışıklarının altında, üzerine deli gömleği gibi giyilen steril giysilerle, steril olduğun için elini yüzüne götürüp de maskenin kaşındırması halinde kaşıma veya terletmesi halinde terini silme şansının olmadığı bir durumda bu maskeyi kullanan biri olarak bana hiç de bir şey olmadı! Ne havasızlıktan boğuldum, ne alerji oldum, ne kulağımın arkası yara oldu ne de başka bir şey..! Demek ki iş sadece iradeli olmakta bitiyor.
Topluca piknik yapanlar, AVM’leri dolduranlar ve hatta yakın zamanda rutin işleyişine dönecek olan hastanelere gereksiz yere hücum edecek olanlar ise zaten ayrıca riski arttıranlar... Keşke bunlar da olmasa ama, madem ki bunları yapmaktan alıkoyamadığımız büyük bir kesim var, bari çenede maske değil de adam gibi takılan maskeleriyle bu yanlışlarını yaparak nispeten de olsa riski azaltsalar.
‘’Çenede maske’’... Tövbe tövbee... Hakkaten aklıma geldikçe çıldırıyorum!
Mübarek Ramazan bayramının insanlara önce sağlık, sonrasında da akıl-fikir-davranış doğruluğu getirmesi dileklerimle herkesin bayramını tebrik ediyor, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden (coronavirüs kapsamında manen de olsa) öpüyorum...
Sağlıcakla kalın..!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!