Kış iyice kendini gösterdi...
Geç bile kaldı...
Ağaçlar çıplak, sokak hayvanları üşüyor...
Ama bu kış, bu sefer eminim ki ne ağaçları, ne sokak hayvanlarını ne de biz insanları kendisinden şikayet ettirmiyor... Çünkü her canlı alışkın olduğu rutinin dışına çıkınca kendisini boşlukta, alışmadığı bir durum karşısında şaşkın hisseder... Kış geciktikçe, olması gereken yağışlar olmadıkça güneşli ve ılık havaların normalde vermesi gereken huzurun yerini artık bir endişe almaya başlamıştı!
Keşke yaprak dökümü de, içimizi titreten ayaz da sadece doğayla sınırlı kalabilse tabi... Covid belasından yaprak dökümü gibi insanların kaybı sürdükçe, yakınını her kaybedenin içini titreten ölümün soğukluğu hemen her gün varoldukça, zaten mevsimlerin de günlerin de bir önemi kalmıyor ki..! Umut her zaman var... Peki ya yaşama sevinci herkeste kaldı mı?!
Sadece 1 yıl içerisindeki covid nedeniyle olan toplam vefat sayısı, neredeyse son 30-35 senede terör nedeniyle yaşadığımız toplam vefat sayısına ulaştı!!! Bakınız; daha en son 28 yaşındaki bir anestezi asistanı doktor, Ağustos'ta atlattığı covid sonrası geçtiğimiz günlerde evinde kalp krizinden vefat etmiş olarak bulundu. Ateş düştüğü yeri yaktı tabi yine her zamanki gibi...
''Coronavirüse yakalanan çok tanıdığım oldu, ama artık hafif geçiriliyor ve atlatılıyor gördüğüm kadarıyla'' şeklinde son zamanlarda yaygınlaşan bir görüş hakim yakın çevremde... İşte bu gencecik meslektaşımdan verdiğim örnekten de görüldüğü üzere kazın ayağı öyle değil..! Piyangonun kime çıkacağı bilinmez! En emin olan, en etkili yol hali hazırda korunmak, çevremizi de korumak...
Aşı; çok çok önemli bir silahımız olacak, ancak henüz değil! Ne zaman ki toplumun yüzde 60 hatta yüzde 70'i aşılanacak o zaman bir salgın olmaktan çıkacak bu illet! O zaman bile yok olacak demiyorum bakın, salgın olmaktan çıkacak sadece...
Bu virüsü yok eden etkin bir tedavi bulunana kadar şayet gevşersek, önümüzdeki birkaç yılı da telafisiz üzüntüleri yaşayarak geçirmeye mahkum oluruz. Nasıl ki aniden bastıran kara kışa üzülmek yerine biteceğini bilerek tedbir alıp yaşıyorsak, aniden hayatımıza dahil olan şu virüsün de bir gün tedavisinin de bulunacağını düşünerek, tedbirlerimizi bu umutla almaya devam etmeliyiz. Her karanlığın ardından aydınlık çıkar!
Ağaçlar da yine yeşerecek, sokak hayvanları da yine ısınacak, kızışacak, neşeyle koşuşturacak, insanlar da yine illa ki birbirlerini kucaklayabilecek...
Ben kışı çok severim...
İnsana sahip olduklarının değerini anımsattığından...
Hemen öncesindeki güzel havaları ve güneşli günleri nasıl da güzel değerlendirdiğimizi ve o günlerin ne de güzel olduğunu düşündürtüp hasretle ve sabırla o günlerin tekrar gelmesini beklemeyi sağlar...
Ya da soğuk kış günlerinde varsa eğer başını sokabileceğin sıcak bir yuvan, buna sahip olmayanların da olduğunu düşünerek şükretmeni sağlar...
Her mevsim ayrı güzel, ama kış bence insana durup da düşünmeyi de sağladığı için farklı bir özellikte... Yeter ki kış olacaksa, işte böyle mevsim anlamında olsun... Yoksa en fenası, yüreği üzüntüden buz tutmuş olanların yaşadığı kış...
Anadan, babadan, yardan ve en en kötüsü evlattan ayrı düşenin, bir parçasını ecele teslim edenin içine düşen kor ateş bile kalbindeki buzu çözemez...
Bu kış, coronavirüs nedeniyle kayıpların zirve yapacağı söylenen kış... Hadi o zaman, el birliğiyle yürekleri değil de, sadece bedenleri üşüten kış mevsimi olarak sınırlı kalmasını sağlayalım! Böyle söyleyenleri yalancı çıkaralım...
Tedbirlere uymaya devam, aşı tedarik edildikçe aşılanmaya devam, en yakın gelecekte de tedavisinin bulunacağına dair inancımızı korumaya devam...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!