Karşıyaka’mız 6 galibiyetle, 16 takımlı ligde 14'üncü sırada maalesef. Maalesef diyorum, çünkü sezon başından beri savunduğum şey, bu takımın layık olduğu yerin bu olmadığı yönünde. Bu sezon paket olarak getirilen teknik kadronun imza attığı yanlışlar silsilesi gelinen bu noktadaki pek çok etken arasında birinci sırada.
Beşiktaş'ı ve Efes'i ligin ilk devresinde yenebilen ve son oynanan Fenerbahçe maçında da maç sonu oynama tecrübesi Fenerbahçe'nin ağır bastığı için kıl payı kaybederken rakibine soğuk terler döktüren de yine bu takım! İşte bu yüzden bu takımın 14'üncülüğü gerçekten son derece yanlış bir gösterge. Karşıyaka'nın en büyük itici gücü olan bu taraftarıyla başarılı olması için gerekli olan tek koşul belki de ''kötü olmayan'' bir koç'a sahip olması. Dikkatinizi çekiyorum, iyi bir koça sahip olması bile demiyorum. Kötü olmasın yeter. İyi koçla zaten şampiyon oluyor Karşıyaka...
Dolayısıyla, sezon geneline baktığımızda Karşıyaka bu sezon rahatlıkla kazanabileceği pek çok maçı oyuncuların yeteneklerine göre doğru oyun planı yapılmaması veya hücum ve savunma organizasyonlarındaki bozukluk gibi nedenlerle boş yere kaybetti. Zaten son Fenerbahçe maçı da bunun bir ispatı oldu! Çok ciddi bir 5 numara sıkıntısına karşın yine de bu takımın yeri sıralamada bu olmamalıydı...
Şimdi önümüzde oynanacak olan 10 lig maçı daha var. Sezonun ilk devresinde bunlardan dördünü yenebilmişiz. Kendi evimizde Trabzon, Beşiktaş ve İstanbul BBSK maçları ile deplasmanda kazanılan Uşak maçı... Bu kalan son 10 maçta, ligin ilk devresinde kaybettiğimiz 6 rakipten şu anda Yeşilgiresun, Karşıyaka ile aynı galibiyet sayısına sahip, Büyükçekmece sadece Karşıyaka'dan bir galibiyet fazlasıyla 7 galibiyete sahip. Geriye kalan Eskişehir basket, Tofaş, Sakarya ve Banvit ise galibiyet sayısı olarak Karşıyaka ile aralarında farkın fazla olduğu takımlar. Ancak bunlardan da Sakarya ve Banvit ile bu kez Karşıyaka kendi saha ve seyirci avantajıyla oynayacak. Bu verdiğim bilgiler ışığında kalan son 10 maçtan 7 veya 8 galibiyet çıkarılması neden mümkün olmasın!
Bunun olabilmesi için, son oynanan Fenerbahçe maçı her ne kadar kaybedilmiş de olsa, bence takımın neler yapabileceğine dair bir özgüven oluşumu da sağlamıştır umudundayım ve bu özgüvene de takımın ihtiyacı vardı. Sonuç itibariyle bir önceki yazımda bahsettiğim ve aldığım güvenilir bir kaynaktan olan bilgiye istinaden yazdığım, yönetimden bir kişinin ya da bazı kişilerin bu sezon artık vaziyeti idare etme yönündeki yaklaşımının (şayet doğruysa) son derece erken alınmış bir karar olduğunu düşünüyorum. Üstelik de bu takıma haksızlık olacağını düşünüyorum. Bu takımın en temel şutörü olması gereken oyuncu eğer sezon boyu kenarda oturtulup oturtulup bölük pörçük olarak oyuna dahil etmek suretiyle devamlı eli soğuk tutulan bir Scot Wood haline dönüştürülmeseydi, Fenerbahçe maçındaki hazin üç sayı yüzdesi normal seviyede olup, belki de kazanılan bir maç olabilirdi!
Evet bu maçı da kaybettik, ama kazanılan özgüven, taraftarın inancının tazeliğinin bir kez daha görülmesi gibi unsurlarla birlikte diyorum ki; bizler inandık siz de inanın...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!