''Basketbol diye yazılır, Karşıyaka diye okunur''..! Biz bu sloganı boşuna kullanmıyoruz. Basketbolda Karşıyakamız Türkiye basketbol tarihi boyunca büyük olmuştur, büyük kalmaya da devam edecektir. Bu büyüklüğün nedeni bugüne kadar kazanmış olduğu şampiyonluklar ve kupalar değildir sadece... Aynı zamanda sahip olduğu basketbol kültürü ile basketbola yatırım yapan diğer tüm kulüp veya firmalara da ilham vermiş olmasındandır.
Boşuna değildir Karşıyaka'nın basketbol seyircisinin iyi düzeyde bir basketbol hakemi kadar oyun bilgisine sahip olması... Yılların getirdiği birikim ve bu birikime paralel olarak gelişmiş bir reflekstir her maçında hakemlerden bile önce, verilmesi gereken kararı hep bir ağızdan eş zamanlı olarak tribünlerden haykırabilmeleri. Hal böyleyken de Karşıyaka, ''basketbol'' kelimesinin geçtiği her rekabette daima en büyük favoridir!
Bu senenin en büyük handikapı, salonlarda bu desteği veren seyircisinden yoksun kalmış olmasıdır Karşıyaka'nın. Ancak, buna rağmen iyi bir teknik ekip ve yetenekli oyuncularla gerek Avrupa'da, gerekse Türkiye'de finali hedefleyebilmiş olması gerçekten de her türlü takdiri hak ediyor. Bu çerçevede konuya yaklaşılacak olursa da, ben Fb ile yapılan ikinci maçın ardından Ufuk Sarıca'nın verdiği röportajda sarfettiği ''favori Fenerbahçe'' lafını bir nevi taktik olarak görüyorum. Ya da en azından, öyle görmek istiyorum.
Ancak, bir taraftan da umut ediyorum ki; oyuncularına, sarfettiği bu sözün açıklamasını da yapmış olsun. Şayet ben bir takımın oyuncusu olsam ve takımım güçlü bir rakibe karşı kora kor mücadele vermekte olup da başarılı olmasına ramak kalmış olsa ve o esnada takımımın koçunun bu sözü söylediğini duyacak olsam, hem inancımı hem de motivasyonumu kaybeder son derece üzülürüm... Tabi ki de bu benim belki de tamamen amatör ruhumdan kaynaklı bir düşünce biçimi olup da, şu anda Karşıyaka'da ter döken profesyonel oyuncular için aynı duygu durum haline girilmesi söz konusu olmayabilir de... Umalım ki öyle olsun!
Karşıyaka'nın şu sıralar vermekte olduğu mücadeleye gelirsek; ilk maçı kategori dışı tutmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü son derece adaletsiz bir yönetim altında ve buna rağmen de düşük bir skor farkıyla maruz kalınmış haksız bir mağlubiyet oldu. Fakat belki de bu durum bizim oyuncuları kamçılayan bir unsur da olmuş olabilir! Her musibette bir hayır vardır misali... İkinci maçta verilen mücadlenin büyüklüğü de adeta buna işaret ediyordu zaten.
Karşıyaka'nın en temel özelliği asla vazgeçmemesi ki bu çok önemli. İki takım arasındaki kadro kalitesi farkını kapatan en önemli unsur da bu bence. Ahh bir de taraftarımız salonlarda olabilseydi...
Kendi evimize 1-1'lik eşitlikle taşıdığımız serinin devamında şayet savunmada hatasız oynarsak, şayet dış şut yüzdelerimiz en azından kendi ortalamalarımız kadar olup da kaçan şanssız üçlüklere yine maruz kalmazsak, rebaundlarda üstünlük kurabilirsek tünelin ucundaki final ışığına ulaşmak işten bile değil. Hele bir de bunun yanına (transfer dönemi yaklaştığı için veya başka bir nedenle olsun farketmez) bütün bir sezon zerre katkı vermeyen Semih'in son iki maçtır olduğu gibi verceği katkısının artarak devam etmesi eklenirse hep birlikte yeni bir Karşıyaka-Efes finalini izleyecek olmanın keyfine varabiliriz.
Fenerbahçe serisinde kim ne derse desin benim favorim her zaman olduğu gibi yine KARŞIYAKA! Finale çıkarsak da, Efes serisi için yorumum; ''zoru başarmak kolay, imkansız zaman alır''... Söz konusu basketbolsa Karşıyaka için imkansız diye bir şey yoktur!
Haydi KAF KAAAFF
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!