Aşılamada gelinmekte olan nokta sevindirici. Gelinen değil ama, gelinmekte olan... Bu ayrıntıya özellikle dikkat çekmek istiyorum! Toplumsal bağışıklık için ülke genelinde yüzde 70-75'leri yakalamamız lazım. Hatta ülke dışından giriş yapacak olanların da denetimlerini son derece sıkı yapmamız gerekli. Unutulmaması gereken şey, tüm dünyada kontrol altına alınmadıkça, hiçbirimizin mutlak güvende olamayacağı gerçeği.
Son zamanlarda gündemi meşgul eden delta ve delta plus varyantları da saptanmışken, tamamen normalleşmek için çok erken. Bu yeni mutasyonların bulaşıcılıklarının çok daha fazla olduğu biliniyor, öldürücülükleri ise henüz muamma! Dünyanın pek çok ülkesinde bu yeni varyant nedeniyle ek bir takım tedbirler alınıyorken bizim ülkemizde oluşan ''her şey bitti havası'' son derece tehlikeli.
Ekonomik nedenlerle olduğu su götürmez bir gerçek olan tama yakın normalleşme dönemine geçişte alıncak tedbirlerin tamamen vatandaşın şahsi inisiyatiflerine bırakılmış olması ise kanımca hata. Yurdum insanı onca sıkı tedbirler, denetimler ve cezalar varken bile son derece rahat davranırken, aynı topluluktan bireysel dikkat beklenmesi ise sadece bir hayalden öteye geçemiyor maalesef.
Hal böyleyken, aşılamanın önemi bir kat daha artıyor tabi! İnsanımzın olanca tedbirsizliğine rağmen bizleri koruyabilecek olan tek şey aşılama oranının en üst seviyeye çekilmesi olacaktır. Bu noktada da, hiçbir bilimsel dayanakları olmaksızın bir takım tevatürlerden hareketle oluşan aşı karşıtlarının tutumu karşımıza bir engel olarak çıkıyor. Bu bilinçsiz, bencil ve sorumsuz kesimin yarattığı tehlike büyük boyutlarda.
Öyle ki; bunların aralarında organize oldukları, gitmeyecekleri aşı randevularını alıp açılan aşıların çöpe gitmesi için çaba harcadıkları dahi söyleniyor. Ahirette bile ödeyemeyecekleri bir vebalin altına girdikleri yetmezmiş gibi, aşı için aylardır heyecanla bekleyen insanların haklarına da tecavüz etmiş oluyorlar. Bunların topunu alıp covid nedeniyle yoğun bakımlarda canlarıyla uğraşan hastaların bakımını yaptırmak ve bunu yaparlarken de hiçbir kişisel koruyucu ekipman da vermemek lazım! Hem insanların aşı olmadan bu hastalığa yakalanmaları halinde düştükleri durumu görmüş olup, hem de kendileri de aynı duruma düşerek yaptıklarının diyetini ödemiş olurlar böylece...
Şu anda toplumda yaşanan bir ''aşı şımarıklığı'' durumu da gözlemliyorum. Önceden erişim sıkıntısı varken idarecilere eleştiri yapılması doğaldı, ancak şu günlerde bu tedarik sorunu aşılmışken bu eleştiri okları direkt imkanı olduğu halde bu imkanı kullanmayanlara veya kullanmakta nazlananlara yöneltmek lazım!
İnanın, yaz tatili programına aşı randevusu denk geldiği için aşısının ikinci dozunu yaptırtmaktan vazgeçen biliyorum ben.. Pes! Türk bilim insanlarının dünyaya armağan ettiği ve bence nobel ödülünü almayı hakettikleri aşı mucizesi, ancak ve ancak bu kadar nankörce yaklaşımlarla karşılanabilirdi. Aşıya karşıyım demeler, tatil planını bozacak düşüncesiyle randevusunu almamalar, aşıya kendi karşı olmakla kalmayıp aşı olmak isteyenleri engellemeye çalışmalar ve hatta Uğur Şahin'e yönelik suçlamalarda bulunup dava açmalar... Evet evet bunu da yapan olmuş! En hafif ifadeyle yazıklar olsun denilebilir herhalde...
Bu yaz dönemi bizler için bir şans. Açık havada vakit geçirebilecek olunabilmesi (tabi yine 2-3 metre mesafeyi koruyarak), bu yaz döneminde aşıya erişim açısından sorunların çözülebilmiş olması çok ciddi avantajlar. Şayet kişisel tedbirlerimizi alma iradesini gösterebilirsek, aşılamaya çok hızlı bir şekilde devam edebilirsek Eylül ayı geldiğinde eğitim-öğretim açısından ve hatta sosyalleşme açısından son derece kötü durumda olan evlatlarımızın olması gereken kendi rutin düzenlerine dönebilmelerini de temin edebilmiş oluruz. Kendini, eşini, dostunu, anasını, babasını düşünmeyenler bari evlatlarınızı, evlatlarımızı düşünün lütfen!
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!