Bu sene de Avrupa kupası hayalimize maalesef veda ettik...
Karşıyakamızın basketbolda olan tek eksik kupasını alacağımız günleri tekrar ertelemiş olduk böylelikle...
Ligde ilk dört umudumuz halen mevcut...
İstanbul'da Efes, Daçka, BJK, Galatasaray galibiyetleri alarak gururumuz okşandı...
Yalnız bu sezon önceki Ufuk Sarıca dönemlerine kıyasla koçun durumu daha bir fazla tartışılır oldu. Takımın yaşattığı duygu öyle ki, araf'tayız adeta. Araf; sözlük anlamı: ''din kitaplarında sözü geçen, dinsel inanca göre cennet ile cehennem arasında bulunan bir yer.'' Yani lige bakınca ''haydi KAF KAF'' diyecek motivasyonu yakalarken, Avrupa hüsranını görünce başımız eğik ve yine demoralize oluyoruz...
Peki bu durum nasıl izah edilebilir?! Bana ait olmayan, sosyal medyadaki yorumlarda karşılaştığım bir tanımlama bence bu durumun en güzel özeti; ''iyi oyunculardan kurulu, kötü bir takımız'' Gerçekten de bu böyle bence de...
Bu takımın kurgusunu yapan Ufuk Sarıca ve takımda fazlaca skorer yanı ağır basan, hücumda bireysel yetenekleri ile öne çıkma özellikleri olan oyuncu mevcut iken, takım olmanın temel kurallarını yerine getirecek olan, sistem oyuncusu ve adeta bir asker kafasında olan oyuncu ise neredeyse yok gibi. Belki biraz Berkan Durmaz, belki bazen Kenan Sipahi...
Basketbol takım oyunudur. Basketbolda savunma bir takımın en güçlü silahıdır. Bu temellerden yoksun olursan eğer istersen Avrupa'nın en skorerlerini biraraya getir zaman zaman alacağın galibiyetler dışında istikrar ve kalıcı başarıyı yakalayamazsın.
Takımın yıllardır süregelen pivot sorununun bunca yıla rağmen halen çözülememiş olması da ayrı bir basiretsizlik. Hemen hemen hiç oynatmayacağın iki pivotu ne diye alırsın! Bir ara sezon başlamadan önce Ercan Osmani'nin, Ahmet Düverioğlu'nun isimleri dolaşmıştı ortalıkta. Normalde ilk tercihim olamayacak oyuncular olmalarına rağmen bugünkü durumda keşke olsalardı diyesi geliyor insanın...
Kuzminskas geldiğinde ne kadar da sevinmiştik. Yetenekleri ve kariyeri tartışılmaz olan bu oyuncudan verim alamamak da yine ayrı bir tartışma konusu! Sanki yeni bir Onuralp Bitim durumu yaşanıyor. Oyuncunun yapabilecekleri, yetenekleri belli ama bunlardan istifade edebilecek beceride bir teknik heyet olmadığından mı böyle oluyor acaba?!
Ligde zaman zaman cenneti, Avrupa'da ise cehennemi yaşatan bu seneki takımın durumu ile ilgili olarak Ufuk Sarıca ''bütün sorumluluk bende'' demiş! Bizler bunun zaten gayet farkındayız ve geçmiş dönemlerinde yaşattıklarına istinaden sonsuz olmasa da son derece yüksek olan kredin nedeniyle mümkün olduğunca düşük sesle dile getiriyoruz serzenişlerimizi. Ancak bu sene özellikle son zamanlarda artık pek çok kişi tarafından son derece net ve sert eleştiriler yüksek sesle de dile getirilmeye başlandı...
''Teşekkürler Ufuk Sarıca ......'' diyerek noktalı yerlerin üzerinin ne şekilde doldurulacağını ise ilerleyen süreçte koç Ufuk Sarıca'nın performansı belirleyecek gibi! ''Teşekkürler yaşattığın güzellikler için ama buraya kadarmış'' mı, yoksa ''teşekkürler bugüne kadar yaşattıkların ve yaşatmaya devam ettiğin zaferlerin için'' mi denilecek acaba...
Her koşulda ''teşekkürler'' denmeli tabi ki de, ancak şu anda hem bizler hem de koç Ufuk Sarıca araftayız resmen...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!