2014-2015 sezonu yaşanan şampiyonluktaki takım ile bu seneki takımın lige yaptığı süper girişin ardından kendimce bazı kıyaslamalar yaptım...
Son şampiyonlukta ilk 6 haftada 3 galibiyet 3 mağlubiyet alındı. Kazanılan maçlar; Banvit, Eskişehir (deplasman), Torku Konya... Kaybedilen maçlar Efes (deplasman), Fenerbahçe, Beşiktaş (deplasman). Bu sezon 6'da 6..! Teksüt Bandırma (deplasman), Büyükçekmece, Bursaspor (deplasman), İTÜ, Gaziantep (deplasman), Türk Telekom...
Bu hafta lig sonuncusu Bahçeşehir Koleji ile deplasmanda maçımız var. Büyük bir sürpriz olmazsa kazanılması beklenen bir maç. Böyle olursa eğer 7'de 7 olacak. Ve işte Karşıyaka'nın bu seneki gücünün daha gerçekçi değerlendirmesinin yapılabileceği haftalara gelinmiş olacak! Galatasaray, Afyon deplasmanı (ki son maçta Fenerbahçe'ye kök söktürdüler), Fenerbahçe ile oynanacak olan karşılaşmalar... Gs ve Fb maçlarının içerde oynanacak olmasının avantajını Karşıyaka'nın iyi değerlendirmesi lazım. Çok da iddialı olmayan ilk 7 haftadaki rakipler karşısında bir kazaya kurban gitmemiş olmak (şayet Bahçeşehir maçı da kazanılırsa) Karşıyaka adına çok önemli. Bu sayede ilerleyen haftalarda güçlü rakipler karşısında kaybedilmesi olasılığı olan maçların önceden kredisi elde edilmiş olacak çünkü... Tabi ki de Karşıyaka hiçbir maçına ''bu maçı nasıl olsa kazanamam'' gibi bir mantıkla çıkmayacaktır. Karşıyaka ve basketbol kelimelerinin birlikte anıldığı her yerde Karşıyaka kazanmaya oynar! Benim kastettiğim şey, eğer bu sene de tüm Türkiye'de Kaf Kaf nidalarının yükseleceği bir şampiyonluk hedefimiz varsa, bu uzun yolda kaybedilecek maçlar da olacaktır ve bu maçların telafisi adına edinilmiş önemli bir kazançtır, nispeten zayıf rakipler karşısında kayıpsız yol almak...
2014-2015 sezonundaki 3 galibiyet, 3 mağlubiyetlik başlangıca karşın sezonu inanarak, vazgeçmeden, çok çalışarak nasıl ki şampiyonlukla neticelendirdiysek, bu sezonki başlangıçla bu inancımızı bu sefer daha da güçlü tutmamak için hiçbir neden yok! 2014-2015 sezonunda ''bizim bir hayalimiz var'' dedik ve yaptık. Bu sene ise artık ''hayal'' kelimesini de terketmeli, yerine ''hedef'' kelimesini koymalıyız... Hele ki kağıt üzerinde en güçlü adaylardan biri olarak görünen Fenerbahçe'nin bugünkü hali tüm sezon boyunca sürecek olursa bu sezonun finalinde yine Karşıyaka-Efes eşleşmesini görmek (kağıt üzerinde görünen diğer en güçlü aday Anadolu Efes olduğundan) hayalcilik değil, gayet gerçekçi bir şekilde hedefe varmak olarak nitelendirilebilir.
Ufuk Sarıca 2014-2015 sezonu öncesinde zaten şampiyonluk ihtimalini düşündüren bir oyun tarzı oluşturmuş, alınan Türkiye Kupası ile de bunun sinyallerini vermiş ve ''bizim bir hayalimiz var'' demeye öyle başlamıştı. Bu sezon ise kurulan yeni takımın henüz birlikte oynamaya başladığı ilk sezonu olduğundan elde edilen 6'da 6'lık başarıya rağmen kendisi de daha temkinli demeçler veriyor doğal olarak. Kendisinin sahip olduğu tecrübe de bunu gerektirir zaten...
Ufuk Sarıca'nın ruh halinde ise gözle görülür bir neşe, mutluluk, sevinç hali sezinliyorum. Sanki birkaç sene önce anne-babasının kendisine en sevdiği oyuncağı alıp hediye ettiği fakat sonrasında o oyuncağa doyduğunu hissedip başka oyuncaklarla oynayarak mutluluğunu sürdüreceğini düşünen bir çocuğun, zamanla başka oyuncaklardan aynı keyfi almadığını görünce o kendisini ennn çok mutlu eden ilk oyuncağına dönme arzusunun yerine gelmesi gibi... İlkler unutulmaz zaten. Şampiyonluk kavramı Karşıyaka için bir ilk değil ama baş antrenör olarak Ufuk Sarıca adına bir ilkti Karşıyaka! Hele ki basketbol aşığı bir şehrin kendisini bağrına basıp adını parklara verdiği bir yerdeyken üzerindeki neşe ve mutluluk hali, olması gereken bir ruh hali... Bu durum da, hem tribünlere hem de oyunculara pozitif yönde etki edecektir.
2014-2015 sezonunda başarı elde edilirken, yediğinden fazlasını atmanın kazanmak anlamına geldiği (1 ya da 2 sayı da olsa) bir oyun kurgusuyla oynayan takım görüntüsü vardı. Bu sezon ise ne kadar az yersen kazanma şansın o kadar fazla olur zihniyetinde bir oyun kurgusu hakim ki bu kurgu bence başarıya giden yolda daha sağlam adımlarla ilerlemek anlamına geliyor. Şu anda ligin en az sayı yiyen takımı Karşıyaka. En çok sayı atan takım sıralamasında ise üçüncü sırada...
2014-2015 sezonunun tamamında 15 sayının üzerinde farkla kazanılan maç sayısı sadece 5 (beş). Eskişehir deplasmanı 29 fark, Gaziantep deplasmanı 16 fark, Türk Telekom deplasmanı 17 fark, İstanbul BBSK 24 fark, Fenerbahçe 18 fark!... Bu sezon ise kazanılan 6 maçın 5'inde 15 sayının üzerinde farklı skorlar elde edildi. Şampiyonluk sezonunun tamamındaki maçların sadece 5 tanesinde durum böyleyken, bu sezon henüz oynanan 6 maç varken 5'inde durum böyle!!! İşte size savunmanın önemini gösteren en somut delil!.. Bu sezon; Teksüt Bandırma deplasmanı 32 fark, Büyükçekmece 21 fark, İTÜ 38 fark, Gaziantep deplasmanı 16 fark, Türk Telekom 19 fark ve 15 altı farkla kazanılan tek maç olan Bursa deplasmanından da yine öyle 1-2 sayı farkla değil 8 sayı farkla dönüldü... Tabi ki de önemli olan kazanmak. Çok sayı farkla kazanmaktan ziyade, çok sayıda maçı kazanmak! Ancak, savunmanın önemini istatististiksel olarak da göstermesi açısından değerli bir veri olduğunu düşündüğümden dolayı bunca ayrıntıyı verdim.
Görünen o ki Spirou Basket maçındaki kötü ve ciddiyetsiz oyun, yolun başındayken alınması gerekli tedbirleri almak adına belki de hayrımıza olmuş vaziyette. Bunu sağlayan da Ufuk Sarıca oldu. Yeri geldiğinde yapıcı eleştiriler, Karşıyaka yararına ise zaten yapılması gerekli olan bir şey ki ben de koç ile ilgili olarak zaman zaman yaptığım eleştirilerimi bu çerçevede yapıyorum. Ufuk Sarıca da mesleki olgunluğunun getirisiyle, yapıcı eleştirler karşısında demoralize olmak yerine gereğini yapıp sistemin aksayan yerlerine anında müdahale ederek düzeltiyor. Birlik, beraberlik içersinde, Spirou Basket takımına karşı düşülen gaflet anı gibi ciddiyetsizliklere bir daha düşmeden, inanarak ve hedefe kilitlenerek yol alınması halinde yine tüm Karşıyaka olarak umuyorum ki turlar atacağız sahilimizde.
Bence şu anda müzemizde tek eksiğimiz olan Avrupa Kupası'nı almanın da zamanı geldi artık! Bugüne kadar Avrupa'da final oynama başarısını gösterdik bir sefer, ama yetmez... FIBA eurochallenge kupasını almamızın önüne tribünden sahaya pet şişe atarak set çeken o kendini bilmezi vicdanıyla ve günahıyla baş başa bırakarak bu sene artık tamamlayalım şu eksiğimizi de diyorum. Avrupa'da final oynarken de Ufuk Sarıca vardı takımın başında ve eminim kendisi 2013 Nisan'ında bir kulp'undan tuttuğu Avrupa Kupası'nı herkesten fazla istiyordur. O zaman FIBA eurochallenge olmadı, şimdi FIBA europe cup neden olmasın?! Karşıyaka'nın basketbolda hedefleri bitmez...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!