2024 yılının sonuna gelmişken önce herkesin yeni yılını kutlayarak başlamak istiyorum. Umarım ülkece sakin, keyifli, mutlu, kazançların bol olduğu ve siyasi alanda da çok daha güçlü konuma gelebildiğimiz bir yılı yaşarız. Buna özellikle Basketboldaki başarıları da eklemek istiyorum.
Gelelim Euroleague'de takımlarımızın durumuna. Çok değişik ve şaşırtıcı bir sezon başlangıcı oldu tüm takımlar için. Geçen yıl ligin tozunu atan takımlar bu sezona çok fazla yenilgi alarak başladılar. Bazı takımlar aradan sıyrılıp devlerin önüne geçti. Zalgiris Kaunas, Paris Basketball ve Bayern Münih 18 haftanın bitiminde beklenenden çok daha iyi performans sergilediler. Başta son şampiyon Panathinaikos, Olympiacos, Barcelona ve Real Madrid bu konuda en büyük şaşkınlığı yaratan takımlar oldular. Sezona çok iyi başlayıp tek başına liderliği ele geçiren Fenerbahçe Beko birden durdu. Bunda tabi ki sakatlıkların da rolü büyüktü. Keza Anadolu Efes de yıl biterken hayal ettiği yerde olamadı. Takımların kadrolarında yaptıkları değişikliklerin etkisini gösterebilmesi zaman istiyor. Ancak yine de gözlerim Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes için daha olumlu bir tablo görmeyi umuyordu. Konuya Anadolu Efes'ten başlarsak genelde takımın çok iyi çalıştığı, çok rahat yüksek tempo oynayabildiği, savunmada çok rahat sertleşebildiği, hücum opsiyonlarının yavaş yavaş yerine oturduğunu ve oyuncuların birbirine alıştığını söyleyebilirim. Özellikle çember altında Poirier ve Oturu ligin en verimli oynayan isimlerinde ikisi oldu. Ancak kazanılması gereken maç sayısının çok daha fazla olması gerekirdi. Özellikle iç saha yenilgileri ile ağır yara aldılar. 20 kişiye yakın bir kadroda herkesi oynatarak mutlu etmeye çalışmanın faturası olsa gerek. Bazı oyuncuların Türkiye liginde oynaması ve Euroleague'i tribünden seyretmesi gerekirken Koç Tomislav lüzumsuz hamlelerle onları kadroya alıp yıldız oyuncu süresi verince sistem kilitlendi. İlk örnek Holatz bence. Zaten müzmin sakat Larkin'siz başlanan sezonda rotasyonu çok geniş tutmak bazı maç kayıplarına neden oldu. Yani bir ara Tomislav herşeyi çorbaya çevirdi. Beaubois ve Poirier'in daha fazla oynamasını bekledim ama olmadı. Özellikle işlerin iyi gittiği 3 çeyrek sonrası neredeyse hiç oynamayan oyunculardan kurulu 5'ler ile maçı tamamlaması çok tuhaftı. Elijah oyun kurucu pozisyonunda oynarken Efes'in set temposu çok düşüyor ve Elijah zaten 10 topun 8 tanesini kendi kullanıyor. Mecbur kalırsa pas eriyor. Ayrıca bu sezon disiplin olarak da takıma zarar verir şekle dönmesi kafaları karıştırıyor. 15 günde 2 kez diskalifiye olması affedilemez. Nwora bu takımın liderlerinden biri olmalı. Farklı bir çok şeyi becerebilen çok sakin bir oyuncu. Savunma gayreti de iyi seviyede. Darius'un istikrarsızlığı ve NBA'den gelip oynatılmayan Johnson şu an büyük sıkıntı. Johnson gösterişsiz ama çok yararlı bir oyuncu. Savunması, ribaund katkısı ve çembere gidişleri Efes'i çok rahatlatabilir. Tomislav rotasyonda bir netlik ortaya koyabilirse Efes daha verimli oynar. Türkiye ligi ile Euroleague'i birbirine karıştırmaması gerekir. Cuma gecesi Anadolu Efes Ataşehir'de Fenerbahçe Beko'yu yenemezse bir daha Fenerbahçe Beko'yu yakalaması zor olur çünkü iki maçı da kaybettiği için sıralamada Fenerbahçe Beko'yu geçmesi mucizelere kalır. Ayrıca geçen yıl yaşadığı play-in kabusunu bu sezon yaşamamak için bir an önce kendisini ilk 6 içine atması gerek. Ercan ve Smits genelde iyi katkı verse de Tomislav buz gibi bir oyuncu olan Kızılderili Derek Willis'i bence çok daha fazla oynatmalı. Kızılderili maçlarda herşeyini net ortaya koyan bir karakter ve eli hiç titremiyor. Yani Efes için son söylemem gereken şey Tomislav'ın hayal peşinde koşmaması gerektiğidir.
Gelelim Fenerbahçe Beko'ya...Saras geçen yıl Itoudis'ten kalan enkazı inanılmaz bir başarı ile kaldırıp Euroleague'de yıllar sonra Fenerbahçe Beko'ya Final Four oynatmış ve Türkiye'de de 2 kupa ile sezonu tamamlamıştı. Bence son derece spektaküler bir sezondu. Büyük emeklerin harika sonuçları Avrupa'da da alkışlandı. Ancak !!!!!...Saras sanırım bu sezon saçmalama hakkını kullanmak istedi. Sezon başında hiç biri net 1 numara olmayan kısaları aldı. Zaten 1 numara olmayan Wilbekin erkenden sezonu kapattı. Ardından Hall uzun süre oynayamadı. Skyler Mays gibi ne olduğunu hala anlayamadığımız bir oyun kurucuyu getirip hayal kırıklığı yarattı. Mays olmayınca bu kez Zagars'a döndü ve bir düzey işler toparlandı. Euroleague'de deplasman galibiyetleri geldi. Sıralamada iyi yerlere gelindi ama Zagars da sakatlanınca sistem çöktü. Çünkü 1 numara diye aldığı Baldwin de aslında 1.5 numaraydı. Maccabi de müthiş oynadı ama yanında Euroleague'in en iyi organizatörlerinden biri olan Lorenzo Brown vardı. Lorenzo varken bende oynarım 1.5 numara. Ergin Ataman Avrupa'nın en iyi 3 oyun kurucunu aldı ve bazen üçünü aynı anda oynatıyor. Baldwin oyun kurucudan ziyade güçlü çembere gidişleri ile etkili olan savunmacı bir -off-guard. Oyun kurma ve oyuncuları yönetme becerisi bence yok. Ribaundlara da hakim olabilen bir oyuncu olduğu için kazanılan toplarda çok hızlı fastbreak sayıları üretebiliyor. Ancak Fenerbahçe'nin en büyük sorunu yarı saha Basketbolu. Genelde Saras'ın 4 kısa oynamayı sevmesi ve Birch ile tepede oynanan ikili oyunlarda sürekli adam değiştirtmesi boyalı alanı çok güçsüz bırakıyor ve aynı zamanda rakiplere çok fazla hücum ribaundu şansı yaratıyor. Dünyada bilinirliği en fazla olan oyunculardan Boban Marjanovic'i transfer edip neredeyse hiç oynatmadan yollaması şaka gibiydi. 2.24 boyunda pivot alıp adamı genç takım oyuncusu sınıfına sokuyorsun. Ribaund problemleri arttıkça oynatmayı düşünmüyorsun. O zaman 2.24 boyundaki ağır pivotu neden aldın? Adamın kariyerinin sonunu da berbat ettin. Bu nasıl oyuncu etüdü? Hem Mays hem Boban normal olarak bu kadronun oyuncusu değil. Çünkü çakılı pivotlu Basketbolu sevmiyorsun. Hayes-Davis'i 4 numaraya çekince bazen hücumda avantaj yakalıyorsun ama bunun süresi uzadıkça pivot savunman zayıflıyor ve savunma ribaundu şansın azalıyor. Melli'yi aldın ama onu da çok az kullanıyorsun. Milano'da maç başına çok fazla top kullanan Melli Fenerbahçe'de 2 top kullanınca GOOOOOLLLL diyor ! Sertaç-Melli kullanımını daha efektif hale sokmak gerek. Hücumda sadece ters eşleşme üzerinden hücum etmeye çalışmak sistemi kilitliyor, Hayes-Davis'i de yoruyor. Birch ve Bonzi daha çok top ile buluşmalı. Sürekli dış atıcıları kullanınca pivotlar soğur. Bonzi'ye set içinde sırtı dönük alternatif yaratılmalı. Guduric çembere gitmese kimse gidemeyecek. Tarık etkili bir penetreci değil. Ayrıca elinde Melih gibi uyurken bile 10/5, uyanıkken 10/8 üçlük atan net şutörün var kullanmıyorsun. Euroleague'de transfer kapanıyor sen bu kadar sakatlar varken Boban ve Erten'i takımdan yolluyorsun. Şaka ötesi bir şey bu. Şutörlere 90'lı yılların hücum setlerindeki gibi bol perdeleme çıkışlı setler gerek. Jaycee Carroll Real Madrid'de bu setlerle hem İspanya hem Euroleague'i sarstı. Sadece ters eşleşmeye hücum etme mantığı hayal dünyasından başka bir şey değil. Bu arada yanlış anlaşılmasın çünkü gelen Koçlara hiç lafım yok. Ancak Final-four oynayan ve 2 kupa kazanan takımdaki Koçları yollamak da bana çok tuhaf geldi. Buradan da şunu anlıyoruz ki, hiç bir başarı cezasız kalmaz !
Cuma günü gerek Fenerbahçe Beko ve gerekse Anadolu Efes'e iyi şanslar diliyorum. Daha fazla hak edenin kazanmasını umuyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!