Dini öğretilerimiz din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bütün insanların haklarını dokunulmaz ve kutsal kabul etmiş, her alanda ve her şartta adaletli olmayı, hakkı üstün tutmayı emretmiş, kul ve kamu hakkına riayet etmeyi, haksızlığın ve zulmün karşısında olmayı öğütlemiştir.
Hayatımızın tamamını kuşatan sorumlulukların başında kul hakkı gelmektedir. Kul hakkına riayet etmek inancımızın gereğidir. Kul hakkı ihlali ise kanunlarımıza göre suç, dini öğretilerimize göre büyük bir günahtır.
Dolayısıyla kul hakkı konusunda son derece hassas olunmalı. Hayatın her alanında mutedil, insaflı ve hakkaniyetli davranılmalı. İnsanlara zarar vermekten, onurlarını rencide etmekten, haklarını gaspetmekten kaçınmalı. İnsanlara zarar verici, kalp kırıcı, gönül incitici her türlü söz, tutum ve davranıştan sakınılmalı.
Hak duyarlılığı insanın en temel özelliği olmalı. Kendi hakkını koruduğu kadar çevresindeki insanların da haklarını korumalı. Her hak sahibine hakkını vermeli. Anne ve babasının haklarına saygı duymalı. Eşinin haklarını sevgiyle ve özenle teslim etmeli. Çocuğunun haklarını şefkatle korumalı. Komşuluk ve akrabalık ilişkilerinde, iş ortaklıklarında, ticari ilişkilerde, alış verişte, ölçü ve tartıda, yaptığı her işte zerre miktarı hak geçmemesi için uğraşmalı. Dürüstlükten ayrılmamalı. Kazancına haram bulaştırmamalı. Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına asla yapmamalı. Kısacası her alanda hak ve hukuka riayet etmeli. Daima hakkı ayakta tutmalı.
Kul hakkının toplumun bütün kesimlerini ilgilendirdiği alan ise kamu hakkıdır. Kamu hakkı, sadece hayatta olanların değil, henüz dünyaya gelmemiş çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, muhtaçların, gariplerin ve kimsesizlerin de hakkıdır. İhlal edilen kamu hakkı, aynı zamanda binlerce kul hakkı demektir. Dolayısıyla kamu hakkını ihlal etmek çok daha büyük bir günahtır.
Kişisel menfaatleri için diğer insanların, hatta hayvanların ve tabiatın hakkını çiğneyen kimse, kısa vadede kazançlı çıktığını zannetse de aslında ziyanda ve iflastadır.
Sevgili Peygamberimiz bir gün sahabelerle otururken “Sizce müflis kimdir?” diye sormuş. Yanında bulunan sahabeler; “Bize göre müflis, hiçbir eşyası kalmamış, bütün mal varlığını kaybetmiş kimsedir” demiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurmuş; “Benim ümmetimden müflis kimse, kıyamet günü namaz, oruç, zekat gibi ibadetlerle gelen, ama aynı zamanda birine kötü söylemiş, birine iftira atmış, diğerinin malını yemiş, bir başkasının kanını dökmüş, başka birini dövmüş olarak Allah’ın huzuruna gelen, yaptığı ibadetlerin sevabı kötülük ettiği bu insanlara dağıtılan, hak sahibi insanların alacakları bitmeden de sevapları biterse, onların günahları alınıp üzerine yüklenilen ve böylece cehenneme atılan kimsedir”
Hz. Peygamber, bu hadisinde bol miktarda ibadetleri yanında birçok kul hakkı ihlallerinde bulunmuş olan bir müslüman tipinden söz ederek bu kişinin ahirette uğrayacağı ziyan ve hüsranı gerçek iflas olarak nitelemiş. Kul hakkı ihlalinin insanı ilahi mağfiretten uzaklaştıracağını belirtmiş.
Bu hadisin manasını çok iyi kavrayan Yunus Emre, bu gerçeği herkesin anlayabileceği bir şekilde şöyle ifade etmiş;
“Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil/
Yetmişki millet dahi elin yüzün yumaz değil/
Ak sakallı bir koca, bilmez ki hali nice/
Emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise”
Hiçbir ayrıcalığın olmadığı, haklı ve haksızın mutlaka ortaya çıkarılacağı, herkese hakkının tam olarak ödeneceği mahşer gününde mahcup olmamak için kul ve kamu hakkını ihlal etmekten şiddetle sakınalım. Herhangi bir hak ihlalinde bulunmuşsak hak sahipleriyle mutlaka helalleşelim. Unutmayalım ki, kul ve kamu hakkını ihlal edenleri, hak sahipleri bağışlamadıkça Yüce Allah da bağışlamayacaktır.
Muharrem Ayı ve Aşure Günü vesilesiyle başta Hz. Hüseyin Efendimiz olmak üzere Kerbelâ şehitlerini, vatanımız, bayrağımız için can feda etmiş tüm şehitlerimizi, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve ebediyete irtihal etmiş tüm gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun. Yapılan dua ve niyazlar en güzel şekliyle kabul olsun. Ehli Beyt aşkıyla pişirilip dağıtılan aşureler lokmalarımızın bolluk ve bereketine, kardeşliğimizin daha da pekişmesine, insanlığın barış ve huzuruna vesile olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!