Maalesef günümüzde dünyamızı adeta kötülükler kuşatıyor. Barışın yerini savaş, merhametin yerini şiddet, sevginin yerini kin ve nefret almaya başlıyor.
Ne acı ki kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve istismar ve kadın cinayetleri tırmanmaya devam ediyor. Kadın ve kız çocukları baskı ve zorbalıklara maruz kalıyor.
Kadınlar ve kız çocukları, cehalet ve merhametsizlik, vicdani değerlerden yoksunluk, dahası insan oluştan uzaklaşma gibi etkenlerden kaynaklanan, kadın onuru ve saygınlığını hiçe sayan çirkin davranışlara muhatap oluyor.
Merhametten uzaklaşarak kadınlara şiddet uygulayan, ahlaki ve insani değerlerden yoksun kimselerin varlığı, hepimizi derinden üzüyor. İnsanın en dokunulmaz değeri olan cana kast edenlerin, eşini ve kız çocuğunu incitip rencide edenlerin varlığı vicdanlarımızı yaralıyor. Yaşananlar keşke kâbus olsa dedirtecek türden, hepimizi üzen vahşet dolu olaylar, aile katliamları yüreklerimizi dağlıyor.
Bütün bunlar gösteriyor ki cahiliye anlayışı sadece bir çağı değil, bir zihniyet ve hayat tarzını ifade ediyor. Kadını kadın olduğu için aşağılayan, kadına şiddeti reva gören her anlayış, cahiliye anlayışıdır. Kadına dair nerede köhne bir anlayış ve zalim bir davranış varsa o, barbarlığın hayat biçimi haline geldiği, kabalık ve şiddetin iletişim dili olarak kabul gördüğü, kız çocuklarının aşağılandığı, bazen de diri diri toprağa gömüldüğü cahiliye döneminin kalıntısıdır.
Dini öğretilerimize göre her insanın bedeni, kişiliği, haysiyeti, iffeti ve şerefi dokunulmazdır. Onun içindir ki hiçbir kimse bir başkasının canına, malına ve kişilik haklarına kast edemez. Şerefini ve onurunu zedeleyecek davranışlarda bulunamaz. Kadını ve kız çocuklarını değersizleştirmenin, aşağılamanın ve şiddeti reva görmenin hiçbir akli, vicdani, dini yönü, dayanağı ve mazereti olamaz. Şiddetin beslendiği hiçbir referans insani ve İslami olamaz. Şiddet ve istismar büyük bir insanlık suçudur, insanlıkla bağdaşmaz. Bir kadın namus bahanesine sığınılarak şiddetin gaddar pençesi altında canından edilemez. "Töremiz böyle emrediyor” diyen koyu bir cehaletle bir cana kıyılamaz. Kız çocuklarının ve genç kızların hor görülmesi, zorla, küçük yaşta evlendirilmesi asla kabul edilemez.
Hepimizin canını yakan, her birimizin yüreğini dağlayan kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve merhametsizlik görüntülerinin ekranlara taşındığı günümüzde bize düşen sevgi, saygı, şefkat ve merhameti, nezaket ve zarafeti hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmektir. İyiliğin, adalet ve merhametin yayılması, kötülük, zulüm ve haksızlığın önlenmesi için çalışmaktır. Kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmamak, kendi canımızı dokunulmaz gördüğümüz gibi herkesin canını kutsal bilmektir. Bugün bize düşen, her türlü şiddet ve istismarın ortadan kalkması, insan onurunun korunması için var gücümüzle gayret etmektir. Bugün bize düşen, kadını ve kız çocuklarını şiddetin odağına yerleştiren her türlü anlayış, inanış, gelenek ve törenin karşısında yer almaktır. Şiddeti doğuran çarpık zihin kalıplarıyla mücadele etmektir.
11 Ekim Dünya Kız Çocukları Gününde kız çocukları ve kadınların her türlü şiddet, istismar ve cinsiyet ayrımcılığı gibi olumsuzluklara maruz kalmadığı, cinayetlerin, savaşların son bulduğu, kadın ve kız çocuklarının sokakta, evde ve her yerde güven içinde yaşadığı, insana sırf insan olduğu için saygı duyulduğu bir dünya diliyorum. Bu vesileyle şiddete maruz kalarak hayattan koparılan tüm kardeşlerimize rahmet niyaz ediyorum. Hoşça kalınız.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!