Cumhuriyetimizin kurucusu büyük insan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, devrinin din kültürüne oldukça üst seviyede sahip mütedeyyin bir anne babadan dünyaya gelmiş, ilk dini bilgileri de onlardan bilhassa annesi Zübeyde Hanım'dan almış ve onun tarafından yetiştirilmiştir. İlk öğrenimini gördüğü Şemsi Efendi Mektebi ve daha sonra devam ettiği Selanik Mülkiye Rüştiyesi, devrinin şartları içinde ciddi dini bilgiler veren öğrenim kuruluşlarıydı. Daha sonra girdiği Selanik Askeri Rüştiyesi, Manastır Askeri İdadisi de programlarında aynı ciddiyet ve seviyede din kültürü veren okullardı.
Atatürk, ayrıca Kur'an'ı tercüme ve tefsir edebilecek kadar Arapça bilgisine sahipti. Kısacası Atatürk'ün dini kültürü, seviye ve mahiyeti itibarıyla oldukça ileri düzeydeydi.
“Dinime gerçeğin kendisine nasıl inanıyorsam, öyle inanıyorum” diyen Atatürk inancını, yaşamının her safhasında vicdanının en mutena yerinde muhafaza etmiştir. 26 Ağustos 1922'de Kocatepe'de gözlerinden birkaç damla yaş akarken; "Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et. Türklüğün ve Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zinciri altında kalmasına müsaade etme” diye dua etmiştir.
7 Şubat 1923’te Balıkesir Zağnos Paşa Camiinde öğle namaz sonrası vatandaşa hitaben şöyle demiştir; "Ey millet Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, karşılıksız sevgisi ve hayrı üzerinize olsun. Peygamber Efendimiz Hazretleri, Allah tarafından insanlara gerçekleri bildirmekle görevlendirilmiş ve elçi olmuştur. İnsanlara doğruluğun özünü vermiş olan dinimiz, son ve en mükemmel dindir. Çünkü dinimiz, akla ve mantığa ve gerçeklere bütünüyle uyar ve uygun düşer.”
16 Mart 1923'te Adana esnafına yaptığı konuşmasının bir bölümünde Atatürk şöyle demiştir; "Hangi şey ki akla, mantığa, kamunun çıkarına uygundur; biliniz ki, o bizim dinimize de uygundur. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın uyduğu bir din olmasaydı, mükemmel olmazdı, son din olmazdı.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Ankara Hacı Bayram Veli Camiinde cuma namazını kıldıktan sonra, okunan Kur'an, kesilen kurbanlardan sonra dualarla açmıştır. Cumhuriyetin ilanından hemen sonra 3 Mart 1924'te Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. Türk milletinin cehaletten kurtulmasını,Kur’an’ı ve dini iyi okuyup doğru anlamasını isteyen Atatürk, Kur'an-ı Kerim'i ilk defa Türkçeye çevirip bastırmış ve ücretsiz dağıttırmış, Elmalılı Hamdi Yazır’a "Hak Dini Kur’an Dili” adıyla Kur’an’ın tefsirini yaptırmış, ücretsiz halka dağıttırmış, Hz. Peygamber'in hadislerinin Sahih-i Buhari adıyla çevirisini yaptırmış, halka ücretsiz dağıtılmasını sağlamıştır. Cuma ve bayram namazlarında Arapça okunan anlamı bilinmeden dinlenen hutbelerin Türkçe okunmasını sağlamış, dini alandaki icraatlarıyla da topluma büyük hizmetleri geçmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dinimize ait bilgileri hurafelerden, batıl ve boş inanç ürünlerinden, yabancı unsurlardan, bilgisizler tarafından yapılmış gelişigüzel yorumlardan kurtarılmış şekliyle ve özüyle ehil eller tarafından verilmesine önem vermiş, Ankara Müftüsü ilk Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi, Amasya Müftüsü Hacı Tevfik ve Abdurrahman Kamil Efendi, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi gibi gerçek ve aydın din bilginlerini daima takdir etmiş, hizmetlerini övmüştür.
Atatürk dine ve dini değerlere değil, din istismarına, hurafeciliğe ve taassuba karşıdır. Bu da gerçek dindarlıktır. Bir konuşmasında şöyle demiştir; “Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının sesine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasta ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz.” Başka bir konuşmasında ise şöyle demiştir; “Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi çıkar sağlayanlar iğrenç kimselerdir. İşte biz bu duruma muhalifiz ve buna izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir.”
Tarih boyunca birçok kişi ve grup dinin insanlar üzerindeki etkisinden faydalanarak çıkar elde etmekten, din istismarcılığı yapmakta çekinmemiştir. Hepimizin bildiği gibi 2016 yılının 15 Temmuz gecesi ülkemiz büyük bir badire atlatmış, yıllarca dinimizi, dini değer ve kavramlarımızı istismar eden FETÖ Terör Örgütü devletimizi işgale kalkışmış, din kisvesine bürünerek milletimizi esarete sürüklemeye çalışmış, milletimiz de bu işgal girişimine geçit vermemiştir.
Dinimizi istismar edenlere karşı daima duyarlı ve uyanık olalım. Akla ve mantığa aykırı safsatalarla, sahte sevap vaatleriyle insanları aldatmaya, insanların saf ve temiz duygularını sömürmeye çalışanlara, Allah’a kulluk yerine kendine kul ve köle olmaya çağıranlara asla itibar etmeyelim. Aklımızı, irademizi ve vicdanımızı sorgulamaksızın bir başkasına teslim etmeyelim. Dini kendi menfaatleri için kullanmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. Dinimizi sahih kaynaklarından, hurafelerden uzak doğru bir şekilde, iyi niyetli mutedil ve güvenilir uzman ellerden öğrenelim.
Vatan uğruna can veren aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi, Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önder Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını her daim minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhları şad olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!