Noyan Uluğ’un sosyal medyadaki paylaşımıdır, aşağıda yazdıklarım:
“Yöresel pazarımız var Bostanlı’da. Ülkemizin tüm güzel yörelerinden, şehirlerinden, bölgelerinden ürünler satılıyor. Değişmeyen tek şey davet edilen kişiler. Adamlar bir gün Diyarbakırlı, öbür gün Tekirdağlı bir bakmışsın Ankaralı, bir bakmışsın Mersinli, Ardahanlı. Hayda diğer gün Trabzonlu. Bugün gidersen Mardinli. Güzel yurdumun güzel memleketleri var ama malı götüren tezgâh değişmiyor. Hep aynı…”
Aslında Noyan’ın yazdıkları sık sık gündeme gelirdi…
İlk kez duymadık!
Bu tip pazarların çoğaldığı ilk dönemlerinde Noyan kardeşimin yazdıklarının benzerini bir belediye başkanına aktardığımda; bozulmuş ve “gazetecilik yapıyorsunuz” demişti…
Evet; biz gazeteciyiz!..
Çoğunun göremediğini, hissedemediğini, düşünemediğini, yazamadığını aktardığımız için biz gazeteciyiz…
Yol gösterici olduğumuz, gerçekleri söylediğimiz, haberi kaynağından alarak aktardığımız doğrudur!
Dün neysek bugün de oyuz… Aslımızı asla inkâr etmeyiz! Değişmeyiz de!..
İnanın pek çoğu, o yörenin insanları değil… Yöre insanını yok sayan, gününü kurtaran ve cebini dolduran veya doldurtanlar…
Belki ekmek parası peşindeler ama kesinlikle yöntemleri yanlış. Asla da bu olmamalı!..
Çalışanlar, çalıştıranlar varsa para kazanmak için insan sağlığını hiçe saymamalı… Gurbette doğduğu yerin havasının, toprağını özleyenlerin duygularıyla oynamamalı… Duygu sömürüsü de yapmamalı!
Unutmasınlar, pastayı ajanslar, belediyeler, aracılar yerken kırıntıları onlara kalıyor… Üstelik laf da kendilerine geliyor…
“Acaba bir tanıdık görebilecek miyim?” diyerek hasret kaldığı hemşerilerini görmeye giden, yöresinin özlem duyduğu mallarını almak isteyenleri hayal kırıklığına uğratmaya hiçbir kimsenin hakkı yok. Olamaz da…
Onlara ayak uydurup da “ucuza alırız” düşüncesiyle o tip yerlere gidenler hem kandırılıyor, hem de sağlıksız ortamda alış veriş yapıyor.
Üstelik bu pazarlarda fiyatlar ucuz da değil…
Bir de sağlık sorunu var. Satıcılar da zan altında kalıyor…
Buradan yetkililere seslenmek istiyoruz; bu tip “Yöresel Pazar” adı altında açılan ve panayırı andıran yerlere kesinlikle denetleme getirilmeli. Bu sadece zabıtanın işi değil. Tarım ve sağlık müdürlükleri de el atmalı.
Noyan’a bugünkü konu için teşekkür etmeliyiz.
Bu tip yerler gündeme geldiği zamanlar orada bir gün Trabzonlu, diğer pazarda Aydınlı, başka şehirde Balıkesirli… Bir başka kentte Adanalı, Artvinli, Antalyalı olanları her yıl ve ara transferlerde takım değiştiren profesyonel futbolculara benzetiyorum…
Aradaki tek fark; futbolcular “Profesyoneliz” Yöresel pazarcılar da “Gözünü seveyim memleketimin havası…” diyor! Demesine de; giydiği yöresel kıyafet üzerinde sırıtıyor. İşte bunun farkında değil…
Oysa ki; “ben profesyonelim” deseler iş bitecek!..
Noyan Uluğ “yöresel pazarları” bir kez daha gündeme getirdi… Açık fikrine saygı duymalı. Keşke herkes bu kadar cesaretli olabilse… Bu arada çeşitli dernek ve vakıfların kendi gelenek ve göreneklerini sergiledikleri, gerçekten dört dörtlük olarak düzenledikleri bu tip günleri ve haftaları da alkışlamalı ve onlara destek olmalıyız…
Noyan Uluğ’dan söz ediyorum da; siz tanır mısınız?
Anne tarafı Akhisarlı… Asil ve köklü bir aile. Akhisar’ın yerlilerinden ve tanımayan yok…
Baba tarafı Foçalı… Onlar da tanınmış ve yardımsever aile…
Kendisi de Karşıyakalı…
Diyebilirsiniz; bu ne perhiz ne lahana turşusu!..
Hayat böyle bir şey…
“Mutluluk rüzgârı” ne tarafa eserse, yön o taraf oluyor… Akhisar Foça derken Karşıyaka’da buluşup da Noyan’a kadar ulaşılması… Ve ailesinde yıllardır süre gelen ahenk ve mutluluk fotoğrafı…
Noyan dedim… Sorsan ki; “sen nerelisin?” Tek cevap: "Karşıyakalı…" Hele söz konusu KSK olunca akan sular duruyor…
Şu anda Karşıyaka Spor Kulübü Sicil Kurulu Başkanı…
Güzel bir işi, harika çevresi, iş, spor ve siyaset dünyasındaki itibarlı yeri ve mutlu bir aile yaşantısı olan Noyan’ın tek derdi ve önceliklisi nedir biliyor musunuz?
Karşıyaka’nın stadının olmaması…
Bu uğurda ne kavgalar verdiğini bilenlerdenim… Der ki; “Stat olsa, KSK de kurtuluşunu ilan edecek. Hem ekonomik, hem de sportif…”
Siz şimdi, sportif derken tüm şubeleri kastettiğini zannetmeyin. Tek kelime ile: Futbol!.. Herkesin gönül verdiği lokomotif futbol olunca akan sular bile duruyor…
Futbolda son maçlardaki kıpırdanma belki gelecek için bir ümit ışığı oldu olmasına da, çoğu taraftarın görüşü son başarının “mumun aydınlatması”na benzetilmesi de oldukça ilginç.
Bu demek ki, ümitler yitirilmiş…
Yazı kaleme alındığı 26. haftada Karşıyaka futbol takımının durumuna şöyle bir bakmak istedik.
13. Durumdaki yeşil kırmızılı ekip, 26 maçta 7 galibiyet 12 beraberlikle 33 puan topladı. 27 gol atarken, 25 gol yedi.
Altındaki takımlar şöyle sıralanıyor.
14. Sırada Gümüşhane Sportif Faaliyetler AŞ 26 maçta 6 galibiyet 11 beraberlikle 29 puanlı.
15.likte 6 galibiyet, 9 beraberlikle 27 puanlı Modafen var. 6 galibiyet 8 beraberlik alan Mardin 1969 Spor da 26 puana sahip.
17. Ceyhanspor 4, son ve 18. Sırada yer alan Kardemir Karabükspor 1 puanla bir alt lige çok erkenden “Merhaba” dediler… Ne yazık ki; veda turlarına devam ediyorlar…
Karşıyaka’nın üstünde 35 puanlı üç takım averajla birbirini takip ediyor. Bunlar; 12. Ağrı 1970 Spor, 11. Büyükçekmece Tepecikspor AŞ, 10. Karbel Karaköprü Belediyespor. Hemen üzerindeki 36 puanlı iki takım yer alıyor. 9. Çankaya FK ve 8. Cristoswaps Edirnespor…
Bitime 8 hafta kala Karşıyaka düşme hattının dışında. Düşme adayı son takım ile arasındaki puan farkı 6.
Üst gruba bakarsak, play offun son sırasındaki takım ile arasındaki puan farkı ise 11.
Sesli düşünmek gerekirse; hangi tarafa daha yakın? Bardağın dolu tarafına mı, yoksa boş tarafına mı?
Cevap sizde…
Bu aşamadan sonra Karşıyaka’nın son sekiz maçını kazanmaktan başka çaresi kalmıyor. En kötü ihtimalle de yenilmeyecek. Elbette rakipleri peşpeşe kazanırsa yine sıkıntı…
Beraberliklere karşılık, alınacak 3 puanlar aradaki puan farkını bir anda eritebilir. Kaf Kaf’lı kurmaylar her halde bunun bilincindedir…
Kalan maçlarına da şöyle bir göz atacak olursak, Karşıyaka, deplasmanda Karaköprü Belediyespor, Modafen, Edirnespor, K.B Anadoluspor ile karşılaşacak. Evinde ise; Çankaya FK, Ağrı 1970 Spor, Fethiyespor, Belediye Derincespor’u ağırlayacak…
Zor bir döneme giriyor, Kaf Kaf…
Tek söyleyeceğimiz sahaya çıkıp kazanmaktan başka çaresinin olmadığıdır.
Romalı devlet adamı, bilgin, hatip, yazar Marcus Tullius Cicero’nun şu sözünü unutmayınız: “Yalnızca kaybetmekten korkmadığınız zaman, kazanırsınız.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!