Seçim öncesini hatırlıyorum da, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak meydanlara çıkan gerek Tunç Soyer ve gerekse Nihat Zeybekçi, spor vaatlerinde fazla konulara değinmediler. Zeybekçi daha ziyade Atatürk Stadı ve diğer statları ele alırken, basın toplantısında 98 proje açıklayan Soyer’in spor için sadece altı madde olmasını o gün sporseverleri pek mutlu etmemişti.
Bu projeleri şöyle sıraladı; başkan Soyer:
“Uluslararası organizasyonlarla spor altyapısını geliştireceğiz.
Amatör spor kulüplerini destekleyeceğiz.
İzmir kulüplerine destek vereceğiz.
Olimpik ve yarı olimpik yüzme havuzları inşa edeceğiz.
Bütün çocuklarımızı sporla buluşturacağız.
Alternatif spor ve doğa sporlarına öncelik vereceğiz.”
Tek tek ele alacak olursak, “Uluslararası organizasyonlarla spor alt yapısını geliştireceğiz” tezi ne yazık ki, şu ana kadar olmadı. Peki diyecekler ki; Uluslararası Plaj Voleybolu, Yarı Maraton yaptık… Ardından da ekleyecekler: “Şehrimizde önümüzde yapılacak büyük organizasyonlar daha var…”
Bakın neler yapılacak: U19 Plaj Futbolu, Su Topu Büyük Kadınlar, Su Topu U15 Kadınlar Federasyon Kupası…
Acaba bunların organizasyonlarını kim üstlendi, bilen var mı? Bütçeleri ne kadar?
Sorarım size; İzmir’de hangi kulübün alt yapısında plaj voleybolu, plaj futbolu ve maraton bulunuyor?.. Hangi kulüp su topu ile ilgileniyor ve hangi havuz da, kaç alt yapı sporcusu mevcut?
Bu şehre, plaj voleybolu sahası mı? Yoksa çok amaçlı ve kullanılmasını bileceklere yapılacak spor salonları mı gerekli?
Bir de; plaj futbolu sahası yerine “saha” diye inleyen amatör futbol kulüplerinin yararlanacağı, U10’larından tutun da U19’larına kadar her yaş grubunda binlerce gencin yarınlara birer yıldız olarak hazırlanacağı semt futbol sahaları yapılsa binlerce çocuğumuzun yüzü gülmez mi?
Şu ana kadar amatör spor kulüplerinin desteklendiğini söyleyemeyiz. Bir örnek vereyim: Benim kulübüm resmi olarak 32 branşta tescilli. İmkânlar (maddi ve tesis) ölçüsünde 12 spor faaliyetinde bulunabildi. Türkiye ve Uluslararası Şampiyonluklar kazandı. Maddi destek sadece 1.476.56 (Bin dört yüz yetmiş altı lira elli altı kuruş).
Başkanın “Bütün çocuklarımızı sporla buluşturacağız” sözü yerine geldi de biz mi bilmiyoruz? İnanın çocuklarımız sporla buluşamadı. Bu konuda büyük atılım yapacak olan “İzmir Spor Harekatı” neden frenlendi!..
“Alternatif spor ve doğa sporlarına öncelik vereceğiz” sözü de askıda kaldı! Hele hele bu işin bir uzmanının belediyede üst düzeyde bir bürokrat olduğunu biliyor musunuz? Bu değerli spor adamından neden yararlanılmadığına şaşırıyorum. Hayretler içindeyim…
İzmir’e alternatif sporları getiren, o güne kadar TV’lerden ilgiyle izlenen ragbide (kadınlar) Türkiye Şampiyonluğu (birinde Avrupa Rekorları kırarak) kazanan, Amerikan Futbolu ve erkek ragbide en üst lige çıkan, beyzbol ve softbolde Türkiye 3.sü olan, dartı bira salonlarından kurtarmaya çalışan, inanılmaz sosyal sorumluluk projelerine imza atan amatör gençlik spor kulübünü kaç yönetici biliyor?
Elbette arkasındaki spor adına proje yapanların belki de “gücü” bu kadar… Veya “Akıl verenler” akıllarınca “sayın başkan spor bize oy getirmez. Sporla kim kazandı ki? Biz diğer konulara ağırlık verelim” diyerek beyin mi yıkıyor?
Şimdi geriye gitmek hiç kimseye bir şey kazandırmaz…
Ama burada önemli olan liderin fikri. Unutmayınız; hayatta üç şey güzeldir;
Güneşin batışı,
Suyun akışı,
Onun bakışı…
Güneşin batışını mutlaka defalarca, yurdun, belki de dünyanın pek çok yerinde hayranlıkla izlemişsinizdir.
Suyun akışına şahit olmuşsunuzdur. Yağmurun yağmasından tutun da, şelalelerin sesi, su damlacığının çatıdan damlaması, şemsiyeden akması… Hele hele heybetli olarak derelerden, nehirlerden çağlaması, denizle buluşması…
İşte sıra; onun bakışına geldiğinde durun!
Tarif edilemez. Ancak hissedebilirsin…
Bizim değil, sizin bakışları nasıl hissettiğiniz önemli…
Derseniz ki; sevgiyle bakıyor… Söylenecek söz yok!.. Liderin bakış açısı çok önemli… Öyle değil mi, sayın Soyer?
Projeler demiştik ya…
Sevgili başkan Tunç Soyer’in havuz projeleri gerçekten mükemmel. Hele Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanına, Buz Sporları Merkezi’nin tam karşına yapılan yarı olimpik yüzme havuzu harika… Ayrıca şehre üç seyyar yüzme havuzunun yapıldığını biliyorum. Sayıda yanılmıyorumdur inşallah…
Bunları yapanlara sormak istiyorum?
Celal Atik Spor Salonu’nun hemen yanı başında yıllardır İzmirli gençlere hizmet veren ve nice yüzücü yetiştiren yüzme havuzu neden yüzmeye kapatıldı, su topuna verildi?
Elbette su topu da sporlarımızdan ve yapılması gerekenlerden birisi… Ama 30 kişi su topu oynayacak diye, 4 bin çocuğu havuzdan karaya atmanın mantığı nedir acaba?
Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı ve hentboldaki başarılar harika… Peki, basketbol ve voleyboldaki çöküşten, bazı branşların kapatılmasından neden hiç kimse söz etmiyor? Nerede geçmişteki Türkiye, Avrupa ve Dünya Şampiyonluklarına imza atan sporcular?
Verilecek cevapları da biliyorum… Alınan başarılardan söz edecekler. Uluslararası Organizasyonlara damga vurduk diyecekler. Daha da yapacağız diye ekleyecekler…
İzin verirseniz, 2019 Yerel seçimlerine giderken; CHP, Yerel Yönetimler ve Spor başlığından söz edebilir miyim?
“Dünya çapında gelişmiş toplumlarda en önemli araçlardan biri spordur. Spor hizmetlerin halkı teşvik edici ve destekleyici olmasında devletin ve yerel yönetimlerin katkısı büyüktür. Yerel yönetimler bu konuda arz-talep dengesini sağlayan ve yöresel ihtiyaçlara dönük hizmetler karşılayan bir köprüdür.”
Şimdi bu organizasyonlarla, CHP’nin spor mantığını karşılaştırabilir misiniz?
Bizim köprüde iki inatçı keçi, bir birine yol vermiyor misali…
Ne yazık ki; “Ortak akıl” yerine, bireysel hareketlerle spora yön verilmeye çalışılıyor. Yanı başında sporu bilenler varken, sporda var olan, ömrünü sporun içinde geçiren gerçek “Akil Adamlar” yerine, geçmişi irdelenmeden getirilen, sadece gününü kurtarma düşüncesiyle hareket eden danışmanlara “Ne yapalım?” diye sorulup, meydan da boş bırakılırsa olacağı budur!
Cicero’yu duydunuz mu?
Marcus Tullius Cicero, Latin kökenli Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazardır. Onun şu sözüne bayılıyorum: “Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.”
Sevgili başkanım…
Biz spor uğruna rahatımızı terk ettik… Gayretliyiz… Tıpkı sizin gibi…
Unutmayın; bu şehirde siz yalnız değilsiniz!..
Biz sevdiğimiz, gönül verdiğimiz, dost bildiğimiz hiç kimseyi yalnız bırakmayız. Hele hele arkadan asla hançerlemeyiz…
Charles Bukowski’nin “Sırtından vurana kızma ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darılma onu insan yerine koyan yine sensin” sözünü de asla aklınızdan çıkarmayınız…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!