Hep “taraftar, taraftar” deyip duruyoruz… İyi günde, kötü günde tribünde var olan sadece taraftar mıdır, yoksa sevenleri, gönül verenleri midir?
Aslında neresinden bakarsanız bakın, aynı noktayı göreceksiniz… Tribünlerde gördüklerinizi “taraftar, sevenler, gönül verenler, sempatizanlar ve seyredenler” olarak ayırabilirsiniz.
Peki, “bunların arasındaki fark nedir? “ diye soracak olursanız da, alacağınız cevap: “Hepsi aynı” olursa işte o zaman durun!
Taraftar dediğiniz, kulübüne gerçekten bağlı, iyi ve kötü günlerinde gönülden seven, menfaat beklemeyen, ölümüne sevdalı olan, renklerini kalbine yazan kişidir…
Diğerleri, tribüne gelip de maç izleyenlerdir… Onlar başarıda vardır da, başarısızlıkta ne yazık ki sırra kadem basanlardır… Bir görürsünüz, iki görürsünüz sonrası mı? Ara da bulasın!..
Ama taraftar eli kanda da olsa her zaman takımının yanındadır… Yazın yakıcı sıcağında, kışın öldüresiye soğukta… Yağan yağmurda, karda tribünde cefa çekenler otobüsle yollarda tozu yutarlar… Uykusuz kalırlar ama maçı kaçırmazlar!.. Maç izlemeye gidenler ise “uçak” sefası yaparken, günlerini gün etmeye bakarlar…
“Taraftar dediğin nedir ki?” Demeyin sakın… Onlar; olmazsa, olmazdır… Taraftarların bir de kahrını çeken liderleri vardır… Yüzlerce, binlerce arkadaşının, kardeşinin, ağabeyinin sorumluluğunu üstlenen kişiler… Eskiden “amigo” derlerdi. Şimdi isimleri “tribün lideri…”
Ülkenin değil, dünyanın dört bir yanında tribünlerde böyle liderlere rastlarsınız… İşte size bunlardan bir “dünya tribün lideri” örneği…
İzmirlilere bakın… Her takımın yaşam kaynağıdır bu arkadaşlar… Adeta kulüplerin damarlarındaki asil kandır… Onlarla tribünlerdeki yaşam bir başka güzel olur…
Hatırlarsanız, Altar Toker ile ilgili yazımda iki liderden bahsetmiş ve “bunları ayrı yazmamız gerekir” demiştim… Sıra bugünmüş…
Karşıyaka Taraftar Derneği Başkanı Okan Kırmacı ile Karşıyaka Çarşı Grubu Lideri Taner Ütüklerli…
İşte yukarıda saydığım vasıftaki “örnek taraftar Liderleri”nden. Adeta tribünlerde büyüyen, yeşil kırmızı renge boyanmış kalpleriyle yaşamlarını Karşıyaka Spor Kulübü’ne adayan “Karşıyakalı delikanlılar” bunlar…
Genç taraftarların deyişiyle “Karşıyaka tribünlerinin Taner ağabeyi” gençliğinde daha agresifti. Ama artık olgunluk çağında “beyefendi tarz”ı yakaladı ve örnek olmaya başladı. Çocuk yaşlarında babası tarafından Karşıyaka maçlarına götürülen Taner, tribünlere küçücükken sempati duydu. Çoğu kez maçı değil de tribünleri izleyince babası “oğlum maç bu tarafta” diye uyarıldı… Atatürk Stadı’nın en ön tribününe inip de hayranlıkla tribünleri seyreden Taner, 1980 yılında taraftarları izlediği o ön sıralarda ön plana çıkmaya başladı… İşte o gün bugün hep aynı yerinde…
Karşıyaka Taraftarlar Derneği Başkanı Okan Kırmacı’nın Karşıyaka tribünleriyle tanışması da 7 yaşında oldu. Halasının oğlu tarafından trenle Balıkesir-Karşıyaka maçına götürülen Okan, 87. Dakikada yenilen gol sonrasında gelen yenilgiye değil de, rakip takım taraftarları tarafından üzerlerine atılan taşlara üzülmüştü. İşte o gün bugün “Karşıyaka davası”nın en azimli savunucularından birisi oldu, Karşıyaka aşkı ve sevdasını terk etmedi… 2005 yılında da kurulan derneğin başkanı oldu.
Okan ve Taner için makamın, mevkiinin, şanın, şöhretin hiç mi hiç önemi yok. Onların tek derdi “KSK aşkı”na zarar gelmemesi… Karşıyaka Spor Kulübü için her platformda “sevdalarını şiddetle savunan” ikili, “Biz önderiz. Arkamızda yüzler, binler var. Hepimiz eşitiz. Bizim için KSK kapısında bekçi bile olmak onurdur” diyebilecek kadar mütevazi… “Gerçek Karşıyakalılar”ı bugün herkesimin çok iyi bildiğini burada söylemek istiyor ve diyorum ki: Dedikodulara kulak tıkayıp, her zaman gerçeklerle yüzleşmeye hazır olan Okan, Taner, Altar’a yakışan “Tribün liderliği” işte böyle bir şey!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!