Hazreti Mevlana’nın aklınızda bulunması gereken sözünü hatırlatmak istiyorum: “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.”
Gerçekten de bazı kişilere, hele hele önemli mevkilere nasıl geldikleri belli olan veya nereden geldiğini bilmediklerimize istediğini anlat… Nafile…
“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az…”
Hiç kendinizi yormayın.
Tek kelime ile ne kadar da doğru söylemiş atalarımız: “Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış.”
Bizimki de o misal…
Adam has bel kader, bir yerde birileriyle tanışmış veya tanıştırılmış. Sonra o tanışıklık sayısal lotodaki büyük ikramiye gibi kendisini savurmuş, arkasına birilerini alarak buralara kadar taşımış…
Adama kibar dille, aynı lisanla, ayrı güzelliklerle de anlatsan o anlamıyor… Anlamak da istemiyor. İşine öyle geldiğindendir. Veya bilgisizliğinden… Yine bildiğini okuyor. Üstelik de işgal ettiği makamı, temsil ettiği kurumu küçük düşürdüğü gibi, onu işe alanlar veya vesile olanlar için de kötü imaj yaratıyor…
Kızılderililerin meşhur bir sözü var. “Dinle, yoksa dilin seni sağır eder. Yüzleş, yoksa kalbin seni esir eder. Anla, yoksa zihnin seni deli eder.”
Biz dilimiz döndüğünce anlatıyoruz. Ama anlamamakta ısrar edenlere de yapacak bir şey de yok!..
Kim üzerine alırsa alınsın. Yarası olan gocunsun.
Anlamak masraflı iştir; emek, gayret ve samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da cahillik kâfidir.
Yakışana da yapışır!..
Gelelim günümüzdeki kâbusa…
Korona Virüs belasından kurtulamadık. Bu gidişle de nasıl kurtulacağımızı düşünüp duruyoruz. Tek umut aşının bulunması, çalışmaların başarılı sonla mutluluk müjdesi vermesi… Sonra da yapılması. İnşallah grip ve zatürre aşısı gibi piyasadan kaybolmaz… Kolaylıkla bulabiliriz!
Yasak demeye dilimiz varmıyor. Türkçemizde popüler kelimelerden oldu “Kısıtlama.” Tamam, karara saygımız sonsuz. Ben uyuyorum. Ama sokak öyle mi?.. Sağa bak, gezen gezene… Sola bak; yine aynı fotoğrafı çek, duvara as…
Maske…
Yeni moda yaratıldı, çenede… Ama en popüleri dirsekte olanı…
Denetleme, hak getire!..
Şimdi de yolda sigara yasağı geldi…
Amaç kişinin maskesini çıkarmaması ve nefes alabildiğin havanın kirlenmemesi… Uyan var elbette. Çok üzgünüm, uymayanlar çoğunlukta…
Denetlemeyi vatandaş yapsa, kan dökülür. Dinlemek ne kelime. “Bana bir şey olmaz” havası yok mu?.. Deli ediyor insanı!
“Olur kardeşim. Bulaşır” diyorsun da daha fazlasını söyleyemiyorsun. Dediği dedik, çaldığı düdük!.. Ona olmazsa, bana olacak. Benden de aileme… Günahsız insanlara yazık değil mi?
Deprem bizi bir kez daha ağlattı… Hep derler, “deprem öldürmez…” O zaman öldürücü unsurları ortadan kaldırmak gerekmiyor mu?
Takım elbiseleriyle enkazın üzerine çıkıp da, TV ve medya mensupları önünde şov yapanlara seslenmek istiyorum…. Vicdanının sesi olup yasaları tam olarak uygulamak ve de denetlemek… En önemlisi bu değil mi?.. Ve de işiniz… Peki, bugün nerelerdesiniz?
Ruhsat verirken, çimento, kum dökerken… Demiri işlerken vicdanının sesini duyanları artık ön plana çıkmasını istiyor ve diliyoruz… “Ahbap çavuş ilişkileri”ne son verilmesi, gözyaşlarını azaltacak. Buna yürekten inanın…
“Depreme dayanıklı değil” kapattım… Tamam yıktın! Nerede benim Karşıyaka Devlet Hastanem?
Oh ne ala memleket!.. Çünkü sonrası yok!.. “Arkası yarın” diyorlar. Bekle o yarınlar ne zaman gelecek?
Aynen Karşıyaka Stadı gibi…
Üstelik Altay Alsancak Stadı’nın durumu ortada. Şimdi de Atatürk Stadı akıbetini bekliyor. Binlerce sporcu yetiştiren “spor alanı” yıkılıp, yeniden “spor mabedi” mi olacak, yoksa randa kurban mı edilecek?
Kafamdaki binlerce sorudan birisi de bu?
Elbette depreme dayanıksız ise yıkacaksın! Ama nasıl yerinde “rantsal dönüşüm” yapıyorsan, yaptırıyorsan. Stadımı, spor sahamı da yapacaksın…
Abdullah Evgi, tanınan sahne adıyla Taladro’nun rap şarkısından bir bölümü aktarmak istiyorum.
"Eğer vicdanın rahatsa gel, haklıyım de bana.
Yüzüme bakınca, bulamıyorsan eski seni.
Bugün git, o saçları kırık aynalarda tara.
Nasıl bir intikam.
Geriye bak, bıraktığın büyük bir inziva.
Daha da iyisi var, uzatma artık…"
Karşıyaka Stadı uzatılmamalı… Alsancak Stadı tamamlanmalı… Atatürk Stadı yıkılacaksa, yıkılıp daha sağlam ve modern hale getirilmeli... Çürük binalar göstermelik değil, gerçekten denetlenmeli. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile belediyeler el ele vererek bu kâbustan insanları kurtarmalı…
Virüs korkusu, deprem korkusu derken insanlar spordan uzaklaştıkça bu kez de sağlık korkusu ile baş edemez duruma gelme vakti de yakındır… Gelmemeli. Normal yaşamlarındaki sağlık için sporlarını yapmalı.
Onlar spor yapacak, denetleme yapması gerekenler de, denetlemelerini… Unutmayın “Herkes sakız çiğner ama çingene kızı tadını çıkarır.”
Bu Atasözünün anlamı nedir: “Severek yapılan iş, insanı mutlu eder.”
Lütfen işinizi severek yapın.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!