Foça’da keyfine doyamadığımız oryantiring heyecanı, bu kez Akhisar ve Manisa’da yaşanacak…
Türkiye Oryantiring Federasyonu MHK Başkanı Özgür Morbel’in aylar süren titiz çalışmaları sonucunda organizasyonu tamamlanan Türkiye Oryantiring Şampiyonası’nda geri sayım başladı.
18 ve 19 Nisan’da Akhisar, son gün (20 Nisan) de Manisa kent merkezinde yapılacak şampiyonada 16 yaşından +65 yaşına kadar 17 kategoride kadın erkek sporcular mücadele edecek.
Türkiye’nin dört bir yanından gelecek olan oryantiring sporuna gönül veren sporcu, antrenör, yönetici, sporsever, hakem, görevli ve sporcu velileri yarış heyecanını yaşarken, boş zamanlarını da Manisa il ve ilçelerindeki tarihi, turistlik, doğal güzellikleri de keşfederek değerlendirebilecek.
Tarih boyunca Hititler, Akadlar, Lidyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Saruhanlılar ve Osmanlılar yönetiminde kalan, Lidyalılar zamanında senatosu, kalabalık nüfusu ve zenginliğiyle önemli bir şehir olan Akhisar’da Antik kentin kurulduğu alan, bugünkü modern Akhisar ilçe merkezindeki Thyatira mutlaka görülmesi gereken bir yer. Zamanında; Pergamum'dan Laodikya'ya giden yolda önemli ve müreffeh (refah, zenginlik, bolluk) bir ticaret kasabası durumundaki Akhisar’ın, antik çağda dokuma merkezi olduğu biliniyor. Kent, çeşitli yolların kavşak noktasında yer aldığı için askeri ve ticari faaliyetlerde oldukça da önem taşıması bakımından kilit noktasıydı. Bu kentte yapılan kazılarda kalıntılar arasında mor renkli boyalar üreten zanaatkârlar (varlık amacı yararlı olmak olan ve ürettiği eserlerden maddi kazanç sağlayan, günlük ihtiyaçları karşılamaya yarayan ürünler meydana getiren meslek) loncasına (aynı bölgede yaşayan esnaf ve zanaatkârların örgütlenerek kurduğu meslek organizasyonu) ait yazıtlar bulunması önemini daha da arttırıyordu. Ama her şeyden de önemlisi Thyatira, Hristiyanlığın ilk çağlarına ait kutsal sayılan Yedi Kilise ‘den biri olduğuna inanılır ve Hristiyan dünyası tarafından kesinlikle ziyaret edilmesi gerekli yer olarak kabul edilir.
Bir zamanlar tütün ambarı durumundayken, kota konduktan sonra da zeytinde ülkenin ilk sırasına yerleşen Akhisar’da, şehir ile bütünleşen ve coğrafi işaretli Akhisar katmeri, Akhisar köftesi, Akhisar pideli paça çorbası, Akhisar simit ekmeği, Akhisar kokoreççi ve Akhisar Lokmasını tatmayı unutulmamalı…
Sakın bunları yemeden döndük demeyin!..
Akhisarspor’dan söz etmek istedik ama ne yazık ki şimdilik sizlere ömür… Akigoların gönül verdiği futbol takımı bitkisel hayatta olmasına karşın Akhisar’da spor dimdik ayakta… Nice şampiyon gençleri yetiştirmeye devam ediyor… İnanıyorum ki, bu şampiyonada da yeni yıldızlar doğacak.
Spor kenti olan Akhisar’a gelecek olan gençlerimiz ve kendisini genç hissedenler, Türkiye Oryantiring Şampiyonasında kıyasıya bir mücadele ederken Akhisarlıların ilgisini, beğenisini kazanacak. Bol bol da alkış alacak… Akhisar zeytin diyarı olduğu gibi sporun da cenneti…
Yarışma heyecanına bir nokta koyalım ve Akhisar’da iki yarış günü geçirecek olan kafileler için boş zamanlarını değerlendirmek için gezilecek yerlerden söz edelim.
Öncelikle benim ortaokulu okuduğum, spora, gazeteciliğe başladığım Ali Şefik Ortaokulu, şimdilerin Akhisar Müzesi. Kesinlikle görülmesi gereken bir yer.
Türkiye’nin en eski festivaline ismini veren, yapıldığı alan Çağlak Boğazı’nın ve Akhisar Kalesi de önereceğiz… Bunlar tamam diyor ve vaktinizi daha da değerlendirmek istiyorsanız yakın kentteki M.Ö. 6. yüzyılda Lidya Krallığının başkenti olan Sardes Şehri (Sarp Harabeleri), Alaşehir’deki Philadelphia antik kenti, Kula Evleri ve Kula Peribacaları ile Kula Salihli arasındaki Jeopark kesinlikle gezilmeli…
Son gün Manisa’daki yarışlardan fırsat bulanlar Manisa Tarzanı’nın yaşadığı Spil Dağının güzelliklerinden yararlanabilir. Dağa çıkmaya zamanı olmayanlara ise; Manisa Kalesi ile Ağlayan Kaya’yı (Niobe) es geçmemeli.
Organizasyona Akhisar’da pek çok firmanın destek vermesi gerçekten çok anlamlı olduğu kadar önce “Yaparız” diyerek sonradan yan çizen Akhisar Belediyesi’ne söylenecek lafımız çok ama şu anda yeri değil…
Organizasyon Manisa iline taşınırken frene bastıran ve “Akhisar böyle fırsatı kaçıramaz. Akhisar olarak biz yaparız” diyerek elini taşın altına koyan Akhisar Kaymakamı Mustafa Can’a bir Akhisarlı ve spor adamı olarak ne kadar teşekkür etsek azdır.
Akhisar’daki görevinin 6. Ayı dolmadan şehirdeki olumlu çalışmaları, yaptığı hizmetleri ile kalpleri kazanan kaymakam Mustafa Can’ın yılların Akhisarlısından çok Akhisar’ı düşünmesi gerçekten çok anlamlı.
Elbette Özgür Morbel’in bu şampiyonanın Akhisar’da olması için akıttığı terin yerde kalmaması açısından da bu çok önemli. Federasyon başkanı Atilla Güler‘in her zaman desteğini ve güvenini alması da oldukça manidar.
Kimse üzerine alınmasın ama, memlekete hizmet böyle olur…
İnşallah bu da örnek teşkil eder, bu tip büyük, Türkiye Şampiyonası gibi anlamlı şampiyonaların arkası da gelir… Fırsatları elinin tersiyle itmek değil, kucak açmak kent için yapılan en büyük erdemliktir… Sporun hareketlenmesinin yanı sıra kent ekonomisi de sakın unutulmamalıdır… Bugün bir yarışma deyip geçmemeli. Gelecek ve 3-4 gün konaklayacak olan kişi sayısı en az bin kişidir…
Hem sportif yarışma heyecanı. Hem de harika bir doğa, tarih ve turistlik gezi. Üstelik yepyeni arkadaşlık ve dostluklar kazanmak!
Ve ekonomiyi hareketlendirmek…
Unutmayın; bir mum istiyorsanız kendinizi, bir güneş istiyorsanız dünyayı aydınlatabilirsiniz…
Ne farkı var?
Son dönemlerdeki hava durumu sizlerin de dikkatini çekti değil mi?
Bilim adamlarının “Küresel değişim” olarak adlandırdığı bu durumda, havanın ani değişkenliğinden şikâyetçi olanların sayısının her geçen gün arttığını, hastalanmamak için kendisini nasıl koruduğunu bilenler biliyordur…
Bir anda 25-30 dereceye çıkan hava sıcaklığının, ertesi gün 8-12 derece, geceleri de 3 dereceye düşmesine alışmamız gerekecek herhalde…
Havaların ani değişimleri Türkiye’de oynanan futbola benzemiyor mu?
Aşırı değişkenlik!
Bir bakıyorsunuz harikalar yaratan, yenilgisiz lideri yenen takım, ertesi hafta sahada yok, fark yiyor!
Havalar da insanı hasta ediyor, takımlar da…
Bir zamanlar moda olan reklam sözüydü; “Yok aslında birbirimizden farkımız, biz Osmanlı Bankası’yız!”
Havalarla futbolumuzun farkı kalmadı gibi…
Her ikisine de hazırlıklı olmak, kendimizi hazırlamak şart oldu.
Süper Ligdeki şampiyonluk yarışı İzmir’i ilgilendirmiyor ancak İzmirliyi, Egeliyi çok ilgilendiriyor. Bunun sebebi, halkımızın üç büyüklere olan hayranlığı… Bazılarının da bunu fanatikliğe kadar taşımaları.
İşte bu nedenle Altay’ın düşme potasında olması, Karşıyaka’nın şampiyonluk yarışında hız kazanması, Göztepe’nin süper lig ve kupadaki başarısı, Altınordu’nun kabuğuna çekilmesi büyük bir kesimin umurunda bile değil. Onların aklı fikri Galatasaray Fenerbahçe arasındaki şampiyonluk yarışında… Jose Mourinho ile Okan Buruk arasındaki kavgada!..
Varsın onlar İstanbul yarışının içine girsinler. Biz doğru bildiğimiz yoldan ilerlemeye ve doğduğumuz, doyduğumuz, yaşadığımız şehrin, ilin, ilçenin, semtin takımını desteklemeye, sevmeye devam edeceğiz…
Etmeliyiz de…
Elimizden geldiğinde semtimizin takımı için uğraş vermeliyiz, çaba harcamalıyız… Tohumları bugünden atmalıyız ki, yarın geç olmasın…
Cevabı ortada
Çoklukla karşılaştığım soruydu: “Futbol değil de neden amatör sporlar?”
Sorunun cevabını Türkiye Kupası’nda oynanan son derbi maçı verdi…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!