Ülkemizde; futbola alternatif sporlara baktığınızda büyük bir çoğunluk basketbol diyecektir. Bazıları ise, düşünmek için şans bulursa “Acaba hangisi?” diye tereddüde düşecektir.
Bir gerçek var ki; futbol mutlaka basketbolu, basketbol voleybolu, voleybol hentbolu rakip olarak görmektedir. Oysa her branş kendine özgü olup, ülkelerde kulüplerin ve milli takımlarının sportif başarısına göre popüler olur. Bir de Ata Sporları vardır. O apayrı. Bizdeki yağlı güreşler gibi…
Anadolu’da futbol popüler olup “her kesimin sevgilisi” durumundadır. İskoçya, İrlanda, Galler, Kuzey İrlanda da ragbi üst düzeydir. Danimarkalıların hentbole, Amerikalıların da profesyonel basketbola hayranlığı gizlenemez.
Güney Kore ile Japonya da golf, Hindistan, Pakistan, Bangladeş de kriket, çim hokeyi, Kanada da Buz Hokeyi, Filipinler ve Latin Amerika profesyonel boks, Afrika ülkelerin büyük bölümü atletizmde orta ve uzun mesafe, Fransa, Avustralya tenis, biz de de ilk sırayı alan futboldur.
Son yıllarda futbolun endüstri hale gelmesi, bahis içinde olması kafa karışıklıklarını da beraberinde getirirken, seyir zevklerinin içine “limon sıkanlara” (!) karşı çıkanlar alternatif spor arayışına başlamıştır. Kendince hepsi bir spor uğraşını da bulmuştur.
Uzun setlerin, sürekli servis geçtiği günlerde voleybol sahasının yanından geçmeyenleri siz biliyor musunuz?
Sizi bilemiyoruz ancak bizler o dönemleri çok iyi biliriz.
Çünkü yaşadık...
Hatta maçların oynandığı Atatürk Spor Salonu’nda maç izleyen arkadaşlarımızın canı sıkıldığında, birkaç fotoğraf çektikten sonra (O dönem maça gidenler, hem fotoğraf çekiyor. Hem de maçı yazıyordu) yenilerden birisini basın tribününde nöbetçi bırakıp, karşıdaki kahvede çay içmeye bile giderdik…
Dönerdik, yine servis geçmiş…
Yıllar içinde değişen kurallar ve günümüzde “Filenin Sultanları” sayesinde voleybol sporu adeta çağ atlayınca ellerinden tuttukları kızlarını voleybol sahalarına götürüp bu sporu yapmaya özendiren ailelerin sayıları çığ gibi büyüdü…
Seyir zevki de zenginleşen voleybolda en üst ligle birlikte 1. Ve 2. Erkek ve kadın liglerinde toplam takım sayısı 271’dir ki, bu da bir rekordur… Bu rakamın içinde Bölgesel Lig takımları bulunmamaktadır.
Bir başka gerçek de; voleybol da kadınlarımız erkekleri geçmiştir.
Voleybolda Sultanlar ve Efeler diye adlandırılan en üst ligde 14’den 28 takım yer alırken, kadınlar birinci liginde 2 grupta 24’er takım bulunmaktadır. Alt liglere indikçe kadın takımların erkek takımlarından fazla olduğunu görmekteyiz. Türkiye Kadınlar 2. Liginin bu yıl 16 ayrı grupta oynanması bunun en güzel belgesidir. Kadınlar 2. Liginde 16 grupta toplam 144 takım yer alırken, erkekler 2. Liginde bu sayı 8 grupta 55’e ulaşabilmektedir.
Ülkemizin en başarılı federasyonlarının başında gelen Türkiye Voleybol Federasyonu Bölgesel Ligi artık kaç grupta oynatırlar düşünemiyorum…
Şimdi alt yapıları da göz önünde bulundurarak takım sayısını çarpın sporcu sayısına karşınıza harika bir sayısal tablo çıkacaktır…
Bir zamanlar patlama yapan basketbol kulüpleri şimdi yerini voleybola bıraktı. Bunun tek nedeni de “Filenin Sultanları”nın olağanüstü başarısı ve Dünya Voleybol Sıralamasında 1 Numara olması, Avrupa ve Dünya Şampiyonluklarını ülkemize getirmesidir.
Bu büyük başarılarla popüler hale gelen voleybol branşı kızlarımız için “Rüyalarını süsleyen spor” olmaya yetmiş ve artmıştır.
Bu nedenle öncelikle şampiyon “Filenin Sultanları”nı kutlarız.
En büyük tebrik mutlaka Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu ve başkanına olmalıdır.
Bu başarıda onların ve gerçekleştirdikleri organizasyonların, programların ve yatırımların etkisi oldukça fazladır.
Bugün lisesi, otelleri ve dünya, Avrupa Şampiyonlukları bulunan voleybol federasyonu adeta kıskanılacak durumdadır…
Voleybol dünyasında etken bir rol oynayan, Göztepe Voleybol Şubesinin eski başkanlarından, Azerbaycan’da da voleybol kulübü başkanlığı yapan Tunç Afşar filedeki durumun nereden nereye geldiğini en iyi bilenlerdendir…
Düne kadar zirvede yer alan basketbola bakacak olursa da, 5 kademeli ligde toplam sayı 87’dir. Erkekler ve kadınlar liglerinin en üstü olan Süper Ligde erkekler 16, kadınlar 15 takımla oynanmaktadır.
Erkeklerde bir alt lig olan TBL’de takım sayısı 18., 2. Lig olarak isimlendirilen TB2L’de takım sayısı 4 grupta toplam 32’dir.
Kadınlarda 1. Lig olan TKSL’de 15, bir alt ligi olan TKBL 16 takım yer almaktadır. Her yıl ayrı bir statü ile oynatılan ve adeta kafa karıştıran bölgesel ligler için de statü ve katılım ücretleri nedeniyle takımlar “Katılıp katılmama” düşüncelerini uzatmaktadır. Her geçen yıl da katılmayan takım sayısı artmakta, katılan sayı düşmektedir. Bu da basketbolumuza büyük zarar vermektedir. Yeni oyuncuların yetişmesini de engellemektedir.
Basketboldaki başarısızlık, milli takım düzeyine de erişmenin ötesinde federasyonun keyfi tutumları ve adamsendecilikle, hakemlerin maçlardaki yönetim tarzları etken olarak önümüze çıkmaktadır. Çoğu basketbola gönül veren, geçmişinde başarı sayfaları çok olan kulüpler de basketbol takımı kurmamakta, lige katılmamakta ve alt yapı çalışmalarına ağırlık vermektedir.
Elbette salon sıkıntısı, ekonomik güç de etkilerden birisidir ama en önemlisi de Türkiye Basketbol Federasyonudur.
Bugün basketbolda eğitim de beklenen düzeyde değildir.
Türkiye’de alt yapı dendiğinde akla gelen pek çok eğitmen veya alt yapı coachları hep dairenin dışına itilmiş ve yok sayılmıştır. Oysa basketbolun kurtarıcıları deyim yerindeyse Don Kişot’culuk oynayanlar onlardan başkası/başkaları değildir.
Öyle değil mi, Cem Çağal?..
Basketbol popüler olmayı sürdürüp, voleybol zirvedeki yeri kaparken hentbol yerinde saymaya devam etmektedir.
Salonda futbola alternatif olan, elle oynanan bu oyunun kuralları kesinlikle değişmelidir. Voleybol nasıl değişen kuralları ile kabuğunu yırtıp sevilerek oynayan ve izlenen spor dalı haline geldiyse, hentbolun de değişim geçirmesi şarttır. Haddim olmamasına karşın bunu öneriyor ve bekliyorum.
Hentbol dediğimizde akla gelen ilk sıradaki birkaç isimden birisi olan Prof. Dr. Yavuz Taşkıran, bu sporu İzmir’de zirveye taşıyan ender kişilerden birisidir. Yavuz Taşkıran başta olmak üzere ülkemizin sayılı hentbol adamlarından oluşacak bir ekibin katılacağı çalıştay da “hentbolun yenilenmesi, hızlandırılması, tribünlere keyif vermesi” tartışılır ve çıkacak sonuç da Türkiye Hentbol Federasyonu aracılığıyla Uluslararası Hentbol Federasyonuna (IHF) ulaştırılır.
Bu bir öneri…
Hatta bu iş bir zamanlar sporda “İlkler Şehri” olarak tanımlanan İzmir’de yapılacak olursa da harika olur diye düşünmeden edemiyorum…
Bugün hentbol İzmir’de oynanabiliyorsa birkaç hentbol sevdalısının büyük çabaları sonucundadır. Bunlardan en önemlisi de Süreyya Işıldak’tır.
Elbette gizli kahramanlar yok değildir. Bunların çabalarını da unutmamamız gerekir. Şimdi isim yazmaya kalksak, birisini unutursak ayıp olsun istemiyorum. Örnek vermek gerekirse Çağlayan Calpbinici, Doç. Dr. Ferudun Dorak, Sezer Çiçek…
Spor branşlarımızın popüler hale gelmesi ve bu nedenle de gençlik tarafından benimsenip yapılması için federasyonlara büyük görevler düşmektedir. Çalışan ve gereğini yapan federasyonlardaki başarıyı gördüğümüz gibi, “Boş ver. Nasıl olsa seçildim” diyerek boş boş oturup sadece Avrupa Gezilerini hesaplayanlar, gelecek seçimi bekleyenler branşların da alt liglere düşmesine vesile oluyorlar.
Bunun farkında olup olmadıklarını bilemiyorum ama onlara Can Yücel’in şu sözüyle seslenmek istiyorum: “Beklemek güzeldir, ama doğru durakta.”
Bazı federasyonlarda her şeyin devlet tarafından, kulüplerce hazır olmasını, hazırlamalarını bekliyorlar. Bu bugünde böyle oluyor, geçmişte de oluyordu.
Bazıları da hep mirasyedi olarak geçmişteki güzelliklerle yetindi.
Elden her şey gidince de, sağa sola çamur sıçratarak başarının gelmesi için beklemeye başladı…
Bu konuda Lemony Snicket ne demiş biliyor musunuz?
“Hazır olana kadar beklersek, hayatımızın geri kalanını bekliyor olacağız.”
O nedenle sizler beklerken bazıları çok mesafe alıyor.
Bizde de biz söz vardır: “Atı alan Üsküdar’ı geçti (veya Geçti Bor’un Pazarı) Sür eşeğini Niğde’ye…”
Ama çalışmak ve başarmak isteyenler için de dağarcığımızda çok söz bulunur. Bunlardan birisi Theodore Roosevelt’ten olsun: “Nerede olursanız olun, elinizdekilerle yapabileceğinizi yapın.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!