Yaşadığın topraklarda nefes aldığın sürece mutlu olursun. Çevrendeki güzellikler senin yaşam iksirin olduğu gibi, hayatını da kolaylaştırır. Belki de ömrüne ömür katar…
Sokakları arşınlarken düşünebiliyor musunuz? “Benim önüne ne çıkacak?” diye! Belki bir köpek, belki de kedi…
Ama yemek artıkları, balık kılçıkları, üzerinde karınca kolonisi oluşmuş küflenmiş makarna…
Durun daha bitmedi…
Hafta sonunun ilk günü, hele de spor sayfasında iştahınızı kapatmayayım…
Çöp bidonunun yanındaki artıklar, patlamış poşetler, sağa sola uçuşan kâğıtlar… Bahçe budanmasından sonra atılan ağaç, çiçek dalları… Toprak kalıntıları… Belki de eski bir klozet. Koltuk takımı…
Her adımınızda top gibi oynadığınız pet şişe ve teneke meşrubat boşlarından söz etmiyorum. Onları görmeye çoktan alıştık. Hele sigara izmaritleri… Adım başı, saymaktan yorulacaksınız… Saymaya kalkmayın. Başınız döner…
Şimdi soruyorum size: Hayvan severlik mi, çevre düşmanlığı mı?
Bu işi nasıl çözümleyeceğiz?
Fırından ekmek almaya gittiğimde, karşıdan gelen bazılarının üzerinde sarı giysiler olan, çoğunluğu orta yaşlı şık bayanlardan oluşan kalabalık bir grubu görünce “bizim belediyenin gönüllüleri sokak temizliyor. Allah kolaylık versin” dedim… Aynı yoldan ters yönlere yürüyoruz. Ben birkaç kilometre yol aldım. Onlar hep aynı yerde!..
Yanlarından geçerken “Kolay gelsin” dediğimde tanıdık biri, şapkam ve maskemden tanıyamadı beni… “Sokakları temizliyoruz” cevabını verdi…
Yürüdüm, gittim… Sokak başına geldim, arkama baktım. Bir adım yol almışlar… Demek ki işleri çok zor!..
Yılların yorgunu bizim yollar… İlk kez böylesine kalabalığı görünce demek ki saklıyor kirlerini… Onlar da haklı; bugüne kadar gelen giden kirletmiş. İlk kez temizlemeye çalışanlar gelmiş…
Sokaktan kalabalık geçip gitti… Sonrası yine aynı manzara!..
Yolu değil, alışkanlıkları temizlemek şart!
“Adam adamdır, olmasa da pulu; eşek eşektir, olmasa da çulu…”
Nerden nereye…
Bu manzarayı görünce sporda da genel bir temizlik aklıma geldi, gelmesine de...
Neyse...
Futbol topuna yeniden kavuşan amatörlerin keyfine demeyin gitsin… Çocuklarımız özlem gidermek için yeşil zeminle buluşurken, sahayı öpenlerin çoğunlukta olduğunu söyleyen antrenörler de oldukça mutluydu…
Amatör futbol kulüpleri gibi, diğer branşlarda faaliyet gösteren kulüplerimizde de mutlulukta doruk noktaya ulaştı. Şimdi normalleşmenin ilk günlerinden sıkıntı yaşamamız için aman sosyal mesafe, maske kuralına harfiyen uymalıyız diye ikazda bulunmadan yapamayacağım. Bu ülke bir kez daha kapanmayı, hele hele 3. Veya 4. Dalgayı kaldıramaz! Onun için her şeye dikkat etmeliyiz. Unutmayın mezarlıklar “Bana bir şey olmaz” diyenlerle dolu…
Eflatun’un bir sözü aklıma geldi. “Korkaklar hiçbir zaman, zafer abideleri dikmemişlerdir.”
Gerçekten de öyle değil mi?
Pınar Karşıyaka baş antrenörü Ufuk Sarıca korkmadığı için bugün başarıya ulaşmıştır. Mustafa Denizli de öyle. Kariyerini sonlandırma pahasına Altay’a, hem de anlamlı bir jest yaparak geldi. Yetiştiği, “her şeyim” dediği Altay’ı Süper Lige taşıdı…
Altınordu FK Başkanı Seyit Mehmet Özkan’ın cesur atılımı bugün Tarihi Altınordu’nun mucize futbol ekolünü yarattı. Karşıyaka Voleybol Şubesi’nin korkusuzluğu kulübe ilk kendi malı tesisi hediye etti. Alt yapı oyuncularıyla başarıdan başarıya ulaştı.
Ama korkanlar, korkaklar?..
Her zaman, paraları bilinçsizce har vurup savurmuşlar, hele hele bunlar kendi parası olmayınca daha da kolaylaştı…
Sporda akıl her zaman paranın önündedir… Yeter ki, yerinde ve zamanında kullanmasını bil. Doğru ekibi kur. Güven… Elbette zaman tanı. Sabırlı ol.
Bakın Altınordu’ya. A Takım teknik direktörü Hüseyin Eroğlu Altınordu’da 9 yıldır çalışıyor… Başkan Seyit Mehmet Özkan aynı antrenörle (Hüseyin Eroğlu) Bucaspor’da da 5 yıl çalıştı. “İstikrar başarıyı getirir” diyordunuz. İşte; İstikrar… Aynı teknik adamla 14 yıl birlikte. Daha da 2 yıllık kontratı var… Demek ki; başkan Özkan, benim gibi düşünmüş ve Brezilya Ata Sözünü unutmamış. Neymiş o? “Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir.”
Bugün için başarıyı yakalayan spor kulüplerini irdelediğinizde taşın altındaki gerçeğin mutlaka istikrarın olduğunu göreceksiniz…
Karşıyaka Spor Kulübü bugün istikrarlı mı, başarılı mı, başarısız mı?
Bakın şimdi. Çıkıp da “başarısız” derseniz haksızlık yapmış olacaksınız.
“Başarılı” derseniz yine haksızlık olacak.
Bir bütün olan Karşıyaka Spor Kulübü’nü, şubelerini tek ele alacak olursanız ortaya şöyle bir tablo çıkacak.
Futbol Şubesi: Başarısız.
Basketbol Şubesi: Başarılı.
Voleybol Şubesi: Başarılı.
Tenis Şubesi: Başarılı.
Yelken Şubesi: İşini yapıyor.
Alt yapılara baktığınızda aynı duyguları paylaşmak biraz zor… İstikrar yok.
Neticede tüm şubeleriyle bir bütün olan Karşıyaka Spor Kulübü için sizler başarılı veya başarısız diyebilir veya damga vurabilir misiniz?
Cevap belli: Hayır!
Karşıyaka Spor Kulübü, ülkemizin “Marka Kulüp”lerinden ön sıralarda yer alanlardan birisidir. Bugün nereye giderseniz gidin, bir Karşıyakalıdan çok “KSK’liyim” diyene rastlayacaksınız. İşte bu durum kulübün değerini ortaya koyuyor.
Kaf Sin Kaf’ta bugünlerde gündemi genel kurulu bile gölgesinde bırakan şirketleşme modeli oldu.
Siz nasıl diyorsunuz bilemiyorum. Sosyal medya, sanal dünya… Her neyse!.. Aklı olan da, olmayanın da özgürce fikirlerini paylaştığı ve tüm dünyanın gördüğü, okuduğu bir mecra. Burada dolaşan da, şirketleşmeden çok, dolaşan listedeki isimlerin tartışılması.
Öncelikle şirketin ne olduğunu hepimizin bilmesi şart. Artık, neyin ne olduğunu öğrenmek saniyelerle parmaklarımızın ucunda… Yeter ki tıkla…
Şirket bir ticari terim. Açıklamasını şöyle yapıyorlar: “Şirket ya da firma, herhangi bir ticari işlem yapabilmek için, birden çok kimsenin sermayelerini ve çalışmalarını, bazen yalnız sermayelerini birleştirmeleri sonucu meydana gelen birliklere verilen ad.”
Demek sermaye önemli…
Gerisi boş…
Karşıyaka Spor Kulübü’nde daha önce de şirketleşme gündeme geldi. Yaşar Holding bu konuda önder olup şirketi kurdu. Bahri Vreskala da genel müdür sıfatıyla bir spor adamı, Gençlik Spor İzmir ve İstanbul eski İl Müdürü tecrübeleriyle profesyonel olarak işin başındaydı.
Bahri Vreskala çok uzakta değil. Karşıyaka’da oturuyor. İsteyen herkese herhalde o günleri çok güzel anlatır ve fikir de verir… Bu konuda tecrübeli.
Ne yazık ki, ülkemizde herkes her şeyi çok iyi biliyor.
Hiçbir şey bilmediği halde; futbolu, futbol adamından, siyaseti politikacıdan, ustalığı ustasından daha iyi bilendiklerini iddia ederek rant elde etmeye çalışanlara şu Rus Atasözüyle cevap vermek istiyorum: “Ayakkabı tamircisi pasta yapmaya başlarsa, düzensizlik başlar.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!