Eski fotoğrafları gözden geçirirken, “Bir zamanlar” diye başlarız. Sonra da devam ederiz: “Ah, o günler ah!..”
Nereden nereye…
Yepyeni, çağdaş, geleceğe büyük yatırım ve kulübün kurtuluşu gibi hayallere dalmışken; aynen “Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan oldu” Karşıyaka…
Yeri gelmişken hep söyleyip duruyoruz, yukarıdaki sözü…
Peki; nereden geldiğini bilen var mı?
İsterseniz sözün nereden, nasıl bir öykü sonucunda kaldığını ve bugünlere geldiğini hatırlayalım:
“Dimyat Mısır’da Süveyş Kanalı ağzında ve Portsait yakınlarında bir iskele olup ticaretin de merkezi konumundadır. O dönemlerde Mısır’ın meşhur pirinçleri, ince hasırdan örülmüş torbalar içinde buradan Türkiye’ye getirilirdi. Dimyad’a pirinç almaya giden bir Türk tüccarının bindiği gemi Akdeniz’de Arap korsanları tarafından soyulmuş ve korsanlar tüccarın kemerindeki bütün altınlarını almışlardı. Bin bir zorluk içinde Türkiye’ye dönen pirinç tüccarı o yıl iflas etmiş. İstanbul’dan kalkmış memleketi olan Karaman’a gitmiş. O sene tarlasından kalkan buğdayları da bulgur tüccarlarına sattığından, kendi ev halkı kışın bulgursuz kalmış. Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak sözünün aslı bu hikâye sonrasında yayılmış ve günümüze kadar gelmiş…“
Açıkçası; daha fazla kazanacağını, daha iyisini elde edeceğini umarken, elindekinden olmak anlamında bir deyim. Şimdi Karşıyaka için “cuk” diye oturuyor…
Karşıyaka Spor Kulübü’nün bunda suçu var mı?
Kısmen…
O günlere dönerseniz, kulübün başkanlarının tutumlarını arşivlerden bakın isterseniz…
Başka kimlerin istemediği?
KSK Tarihini yazanlar, özellikle de Ahmet Diker bunu mutlaka not etmiştir…
Geçen haftaki yazımdan sonra gelen telefonlardan birisi önemliydi… Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun öz kuzeni olduğunu söyleyen arkadaş, “Bakanımıza yazınızı ilettim. Verdiği cevap “Karşıyakalılar Stadı istemedi” oldu. Ama yapacaklarını da söyledi dedi…
Bunu baba tarafı Foçalı, anne tarafı Akhisarlı olup doğma büyüme ve gerçek Karşıyakalı, inanılmaz Karşıyaka Sevdalısı Noyan Uluğ’a aktardığımda öz eleştiri yaptı: “Evet bakan bey doğru söylemiş. Karşıyaka istemedi…”
Noyan, gerçekten kalbi temiz, dost canlısı ve Karşıyaka Spor Kulübü için ölümü bile göze alacak, üstelik de sözünün eri Karşıyakalı… Şöyle devam etti:
“Biz bir avuç Karşıyakalı stadı yerinde istiyoruz diye bayrak açıp yürüdüğümüzde nelerle karşılaştık biliyor musunuz? O gün stada karşı çıkanlar bugün bizden çok stadı isteyenler oldu… Hayret verici bir gelişme. Ama biz gerçekleri biliyoruz. Stadımıza kavuşalım yeter ki…”
Sevgili Noyan gerçekleri sağır sultan bile duydu!.. Bilmeyen de kalmadı…
Şimdi Karşıyaka Belediyesi’nin kısa bir süre önce temizlik işçileriyle çöplükten kurtardığı yerinde yeller esen Karşıyaka Stadı martılarla kargaların karnını doyurmak için savaş alanına çevirdiği boş alan oldu… Yakında yine çöplüğe dönerse hiç şaşırmayın!..
Karşıyaka Stadı’nın yerinde yapılması için Ankara’da büyük mücadele veren Karşıyakalılar yok değil…
Öncelikle Karşıyaka Spor Kulübü için bugün “bulunmaz nimet” durumunda olan Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay inanılmaz istekli.
Yıllardır Başkent’te Karşıyaka Spor Kulübü için varını yoğunu harcayan, “Karşıyaka Çocuğu” Cüneyt Başak’ın yaptıkları inkâr edilemez… Yapmaya devam da ediyor…
İZVAK Başkanı, kulübün eski başkanlarından Ali Erten halen bu olayın başrolünde ve “stat Karşıyaka’ya yerinde yapılacaktır” tezinin ateşli savunucularından…
Ak Parti Milletvekilleri Binali Yıldırım başta olmak üzere pek çok isim… Özellikle de Ak Parti Karşıyaka İlçe Başkanı İsmail Çiftçioğlu Ankara’daki stat yapılması için oluşturulan lobide baş rolde…
Karşıyaka Spor Kulübü Yönetimi de olayın tamamen içine girerek, İzmir-Ankara arasında mesaisini arttırdı…
Taraftar istiyor…
Adli yönden tüm sakıncalar da ortadan kalktı!
O zaman ne diyelim: “Haydi el ele verelim ve Karşıyaka Stadı’na kaldığı yerden devam edelim…”
TOKİ İhalesi yapsa, inşaat başlasa…
Gerisi çorap söküğü gibi gelecek…
İşte o zaman martılarla kargaların kavga ettiği çöplük alanda; “KSK Mucizesi” yeniden yazılacak, Türk Sporunu bir adım daha ileriye taşıyacak, Ay Yıldızlı Bayrağımızı uluslararası platformlarda göndere çekecek pırıl pırıl genç sporcular yetişecek…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!