Spor camiasında etkin bir büyüğüm, "Ver, ver, ver... Nereye kadar?" diye kendince haklı bir serzenişte bulundu... Onu bağlayan sözlerin arkasında durmak veya eleştirmek bizim haddimiz olmamalı.
Gerçekten kulüplerimizin kurulduğu günden bu yana "pamuk eller cebe" mantığıyla yönetilmiş ve eski dönemlerde büyüklerimiz balık tutmayı öğretmedikleri gibi, yöntemlerini de araştırmamışlardı. Hep "balık yemeği" anlatıp durdular...
Ekonomisinden, politikasından tutun da sporuna kadar o günlerin yöneticileri perşembe akşamından başlayıp, hafta sonuna kadar süren "Çeşme keyfi"nde masa başında aldıkları kararı hafta içinde İzmir'deki "Kordon sefası"nda uygulamaya koyarak günlerini geçirmişler...
O günlerden bu günlere gelindiğinde de ne bekleyeceğiz ki... Arkana baktığında bugünkü enkazı görmek olası...
Artık olan olmuş... Ne derler, "ölenle ölünmez..."
Bugüne dönecek olursak, Altay, Altınordu (Dernek), Karşıyaka, Bucaspor borçları yüzünden çok sıkıntılı günler geçirmekte. Kulüp başkan ve yöneticiliğinin fedakarlık istediği bilincinde olan kulüp aşıkları, kolları sıvayıp "Biz bu işin üstesinden geliriz" diye yola çıkmakta ancak yolda kalmaktadırlar... Ya freni patlayan kamyon gibi gittikleri yön belli değildir, sonucu hüsrandır! Ya da lastik yolda patlar...
Kamyonlar için yeni yeni uygulamaya konulan "Kaçış Rampası" gibi kaçınılmaz sonun en güzel noktası: Olağanüstü genel Kuruldur...
Karşıyaka Spor Kulübü'nde "kayyum tehliksi" ufukta görülünce eski sporcusu ve yöneticisi Mutlu Altuğ ile arkadaşları "biz varız" diyerek aday oldu, seçildi... Başkan oldu da, sınırların ötesine geçiş yok!.. Tarla mayınlı... Sağa git, sola git, ortadan ilerle sonuç hep aynı... İşte bu dönemde "Her ağızdan bir ses" yükselince "Transfer yasağı"nı kaldırmak için çabalayan Karşıyaka'da çok ender görülen bir olay gerçekleşti. Kent yöneticilerinin en üst koltuğunda oturan seçilmiş ve atanmışlar ki bunlar Kaymakam ile Belediye Başkanı "Bu böyle olmaz... Kenti sevenler, bu kentten ekmek yiyenler KSK'yi desteklemesi gerekir. Bu bir sevda işidir, reklam bütçelerini bu yönde kullanmalarını önereceğiz" diyerek bir toplantı düzenlediler...
Sporu seven kaymakam Sadettin Yücel ile spor aşkıyla yanıp tutuşan belediye başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar "Her zaman hep birlikte, biz büyük bir aileyiz..." kampanyasını başlattı. Başkan Akpınar "Benden de 50 bin lira başlangıç" dedi. Sonra konuklara döndü: "Mecburiyet yok. Kalben verecekler versin. Reklam yapmak isteyenler reklam yerlerini kullansın. El ele verelim. Karşıyaka'da doğanlar, Karşıyaka'da yaşayanlar artık hep birlikte sevdamız KSK'yi bu günlerden kurtaralım" dedi ve ekledi: "
“Karşıyaka’da yaşayalım veya yaşamayalım. Doğalım veya doğmayalım. Herkesin bugün Karşıyaka’ya sahip çıkması gerekiyor. Bugün herkesin Karşıyaka Spor Kulübü’ne sahip çıkma zorunluluğu vardır. Bizi bir arada tutan tek bir şey var, o da Karşıyakalılık ruhudur. Bizim için vazgeçilmez olan, Karşıyaka halkının gönül bağı ile bağlı olduğu kulübümüzdür. Kuru kuruya ‘Karşıyakalıyım’ demeyi bırakacağız ve kulübümüze sahip çıkacağız”
Karşıyaka Kaymakamı Sadettin Yücel ise “Türkiye’nin en köklü spor kulüplerinden biri olan Karşıyaka Spor Kulübü’ne destek olmak ve Karşıyakalılık ruhunu yaşatmak hepimizin asli görevi olmalı. Bu salonda bulunan herkesin, bu anlamlı kampanyaya gönülden destek vereceğinden eminim. Bugün ‘Birimiz hepimiz, hepimiz Karşıyaka için’ demeliyiz” mesajını salona iletti...
Kulüp başkanı Mutlu Altuğ, "Biz işe mali ve idari disiplinden başlamak istedik. Bugüne kadar olan olmuş. Geçen genel kurulumuzda bir varlık denetleme kurulu oluşturuldu. İnsanlar bir yere destek olduklarında verdikleri desteğin nereye gittiğini de merak ediyorlar. Biz yönetim olarak aylık raporlar sunup, kulübün resmi internet sitesinden bunları yayınlamayı düşünüyoruz ki kulübe giren ve çıkan kaynaklar şeffaf bir şekilde görülsün” diyerek, kulübe destek olacaklara şeffaflık sözü verdi.
Biz de artık bu kampanyanın takipcisiyiz...
Sporda sponsorluk mekanizmasını artık daha doğru kullanmalıyız. İşadamlarımız markalarını büyütmek için bu konuya el atmaları gerekir. Reklamın "sokağa atılan para" olmadığını artık görmeleri ve dünyanın en ünlü markalarının "reklam bütçeleri" ve "sosyal sorumluluk projeleri"yle "sponsorlukları"nı incelemeleri gerekli...
Bir taşta 2 kuş vurmak istiyorlarsa spora ve takımlarımıza sponsor olmalıdırlar...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!