Önce sormak istiyorum. Bostanlı başta olmak üzere bazı sokak aralarında ellerinde kâğıt parçası, sırtlarında spor kulübü formasıyla koşanları gördünüz mü?
Ellerindeki kâğıda bakarak, sanki bir adres arıyormuş hissi yaratan sporcular aslında adres değil de, konulan hedefi aramaktadırlar…
Bunları bu durumda gören bazı meraklı gözler soruyorlar da: “Oğlum siz ne arıyorsunuz?” Veya daha da ileriye gidenler: “Kızım hayrola. Siz kimsiniz, neden sağa sola bakarak koşup duruyorsunuz?”
Hedefi görüp de ne olduğunu anlamaya çalışanlar ise “o torbaların için de ne var?” derken inanın “acaba bomba mı?” düşüncesinde olanlar da yok değildir…
Bazıları sağa sola bakar… Harita bilgisinde tecrübeli olanlar ise elleriyle koymuş gibi bulur.
İşte bu kişiler oryantiringci, yaptıkları spor da oryantiringdir.
Açıkçası spor yapan gençlerimiz, çocuklarımız ve yaş almışlarımız… Bizim insanımız…
Sizin anlayacağınız ellerindeki harita ile hedef bulmaya çalışırlar. Hedefleri de en kısa zamanda, rakiplerinden önce bulup son hedefe ulaştıklarında da yarışı kazanırlar…
Karşıyaka’ya şampiyonluklar armağan eden Bostanlıspor’un, kısa zamanda zirveye çıktığı oryantiring sporundan ve bir sporcudan söz etmek istiyorum.
Daha önce de Altun Ailesi’nden, Gülşeker-Cengiz Altun çiftinin bu branşa verdiği emeği, göz nurunu ve başarı dolu yılları aktarmıştım. İlerleyen yaşlarına, dede-nine olmalarına karşın gönül verdikleri bu spora devam ettiklerini ve kürsüden de inmediklerinden övgüyle, hak ettikleri için bahsetmiştim. Yine de üzerine basa basa, altını da çizerek söylüyor ve yazıyorum: Helal olsun Altun Ailesi’ne…
Oryantiring, harita ve pusula yardımıyla, katılımcıların şehirden uzak bir arazide kontrol noktalarını en hızlı şekilde bulmaya çalıştıkları bir spor branşıdır. Bu spordaki amaç; verilen harita üzerindeki hedefleri en kısa sürede tek tek bularak, daha sonra da bitiş noktasına en hızlı şekilde ulaşmaktır. Bunu başaran ilk sporcu o yarışın kazananı olur. Basit gibi görülse bile, aslında birçok zorluğu da birlikte getirir. Sporcuların yön bulmak için güvenebilecekleri çok fazla şey yoktur. Harita üzerinde görülen hedeflere ulaşmak; ellerindeki harita, bazen pusula, zekâ ve içgüdüleri ile gerçekleşir. Alanda karşılaştıkları başka sporcuları takip etmeleri ise kesinlikle yasak olup, bu nedenle de sporcular genelde birkaç dakika arayla yarışa başlatılır. Finişe gitmeden önce hedeflere ulaştığınızı kanıtlamak için de genelde elektronik bir sistem kullanılır. Sporcuya verilen küçük cihazı hedef noktalarında okutarak oraya ulaştığınızı kanıtlamak zorundadır.
Önceleri askerlerin yaptığı, son dönemde sivil yaşamın da beğenisini kazanan bu spor olimpiyat oyunlarında yer almasa da, uluslararası bir federasyona ve dünya genelinde birçok organizasyona sahiptir. Her ne kadar ismi yeni gibi görülse veya duyulsa da tarihi 1800'lü yıllara dayanır. İsveç'te askeri eğitimlerin bir parçası olarak ortaya çıkan bu spor dalı, aradan geçen yıllarda temel prensiplerini genel hatlarıyla koruyup, askeri eğitimden ziyade insanların yarışmak amaçlı veya hobi olarak da yapabileceği bir spor dalı olarak, her geçen gün sevilmeye devam etmektedir. Ülkemizdeki sporcu ve kulüp sayısı da hatırı sayılacak kadar fazladır.
Oryantiring sporunu en basit tabirle bir labirent içerisinde yol bulmaya benzetebiliriz. Yön bulmak odaklı olduğu için de genelde şehirden uzakta, ormanlık, dağlık arazilerde yapılmasına karşılık, son dönemde sporun popülerliğini artırmak adına şehir içinde, hatta alışveriş merkezlerinde bile etkinlikler düzenlenmekte olup, tanınır ve yapılır bir şekle büründürmeye çalışanların sayısı oldukça fazladır.
Türkiye Oryantiring Federasyonu tarafından her yıl Türkiye Şampiyonlukları kademeler halinde düzenlenmekte olup, milli takımlar uluslararası yarışmalara katılmakta ve başarılı sonuçlar elde etmektedir.
Başarı söz konusu olunca işte bu spora gönül veren Altun Ailesi’ne sonradan katılan ve gelinleri olan Büşra Altun’dan söz açılınca burada durmamız gerekir.
Büşra, geldiği günden bu yana Bostanlıspor formasıyla başarıdan başarıya koşuyor ve Türkiye Şampiyonluklarını İzmir’e getiriyor, Karşıyaka’ya hediye ediyor. Burdur’un Bucak İlçesinde yapılan son Türkiye Şampiyonasında da üç kez kürsüye çıktı. İlk gün ikinci, sonraki gün şampiyon, son gün de üçüncü oldu. Genel Klasmanda da Türkiye Şampiyonluğunu elde etti.
Büşra için sonuç normal. Aslında üç yarışında birincisi olması gerekiyordu. Birinci gün sakatlığı nüksetti. Sendeledi, topalladı ve geçildi. İkinci oldu…
İkinci gün sakat sakat yarıştı ancak yılmadı birincilik kürsüsüne çıktı.
Son gün, kendi deyimiyle “İnanılmaz hata” yaptı ve üçüncü oldu ama genel klasmanda birinciliği kaptırmadı.
Büşra Altun, Bucak’ta sona eren Türkiye Şampiyonası’nda dizindeki sakatlığa, doktorların “Yarışmasan iyi olur”, başkanının “Senin sağlığın şampiyonluktan çok önemli” demesine karşın mücadeleden kaçmadı, koştu 3 madalya ile “Türkiye Şampiyonu” unvanını bir kez daha aldı.
Büşra milli sporcu. Spor Fakültesi mezunu atanamayan öğretmenlerden birisi…
Türkiye ve Uluslararası şampiyonluklarının sayısını kendisi bile hatırlayamıyor…
En önemlisi de iki çocuk annesi…
Büşra; Türk Kadını’na örnek sporcu… Fedakâr ve vefakâr anne… Harika bir eş… Bu sporun, ülkemizin, İzmir’in, Bostanlıspor ve Karşıyaka’nın gururu…
Fedakârlık, özveri ve özgüven, vefa ve sadakat…
Aile terbiyesi, iyi eğitim ve kendisini iyi yetiştirme…
Bunların hepsi; onun, bir pırlanta olmasının en büyük belgesi…
Devşirmelerin el üstünde tutulduğu Türk Sporu’nda bulunmaz yüzde yüz yerli cevherlerden birisi…
Kayınpederinin kurduğu, başkan olduğu oryantiring kulübü olmasına karşın, yine de Bostanlıspor’da spor yapıyor. Formasını giydiği kulübünü de kendi kulübü gibi benimsiyor, sahip çıkıyor…
Bakın bir örnek:
Bostanlıspor’un pilates antrenörü daha iyi şartlarda iş bulup da aniden görevinden ayrıldığında, iki pilates eğitim belgesi bulunan Büşra, bunu duyunca bizzat kulübe müracaat etti. “Burası benim kulübüm. Pilates antrenörüyüm. Bu derslerini ben vermeyeceğim de kim verecek. Eğitmen aramayın. Saatlerimi ayarlar, çocukları ya getirir veya anneme bırakır gelir, sporcular mağdur olmasın önce kalan dersleri tamamlar, sonra da istenirse de devam ederim” dedi.
Üstelik de “Kesinlikle de ücret almam” diye ekledi…
Söylenecek tek şey var: Helal olsun… Türk Sporu böyle sporcularla başarıya ulaşacaktır…
Peki, kimdir Büşra Altun?
19 Mart 1994 Kütahya Tavşanlı doğumlu. Spor hayatına 2008 yılında atletizmde, kros yaparak başladı. Katıldığı ilk yarışma olan Okullar arası kros Şampiyonasında birinci oldu, 2008-2011 arası 4 yıl boyunca 3000 Metre okullar arası kros yarışmasında birinciliği kimseye kaptırmadı. 2010 yılında Oryantiring branşına başlayıp, iki yıl içinde başarıyı yakaladı ve 2012 yılında 18 yaş kategorisinde Türkiye Şampiyonu olarak Milli takıma girdi. EYOC ve SEEOC yarışmalarına katıldı.
2012 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümüne başladı. Mezun oldu. 2012-2017 yılları arasında 18-20-21 yaş kategorilerinde sayısız Türkiye dereceleri ve şampiyonlukları kazandı. 2013 COMOF (Akdeniz Ülkeleri Oryantiring Şampiyonası) Sprint 1.lik , orta mesafe 2.lik aldı. 2015 te SEEOC (Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Oryantiring Şampiyonası) Sprint 3.lük, Middle 4.lük, 2016 da SEEOC Long 4.lük, Middle 5. lik kazandı.
Ve spor yaparken, 2018 de kendisi gibi sporcu/antrenör olan eşi Harun ile evlendi. 2019 yılında da çiftin mutlulukları kızları Hayal’in doğmasıyla daha da arttı. Büşra, doğumdan 2 ay sonra yeniden sahalara döndü. 2021 yılında tekrar milli takıma seçildi. 2021 yılında ikinci kez hamile kaldı ancak yarışlardan kopmadı, 7 aylık olana kadar yarışmaya devam etti. 5.5 aylık hamileyken İzmir Hasanağa Parkı'nda Avrupa Spor Haftası kapsamında yapılan Oryantiring Yarışması'nda 1.olarak kürsüye çıktı. Ödül olan bisikleti de kürsüde kızına hediye etti. Sonra ikinci kızı Beril doğdu, yine kısa bir ara verdi. Spor aşkı onu oryantiringden vazgeçirmeyecek gibiydi ve yeniden yarışmalara katıldı, peş peşe Türkiye Şampiyonluklarını kazanmaya bıraktığı yerden elde etmeye başladı. Halen 4 ve 1,5 yaşlarındaki kızları ile birlikte sahalarda ter döküyor, her yarış sonrası da kürsüdeki yerini alıyor.
Oryantiring antrenörlüğünün yanı sıra, cimnastik uzmanlık, pilates eğitmenlik ve atletizm antrenörlük belgelerine de sahip.
Bugün Büşra Altun şampiyon, milli sporcu, anne, eş, antrenörse netice de; bir insan…
İnanın; İnsanı insandan ayıran özelliklerden biri de fedakârlıktır. O nedenle de yeri bir başka olur. Amerikan düşünür ve yazar, Amerikan transandantalizminin (felsefi bir hareket) en önemli temsilcisi Ralph Emereson’un şu sözünü unutmayın: "İnsanın büyüklüğü, yaptıklarından gelir, söylediklerinden değil."
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!