Her dönemde “imdat” dendiğinde imdadınıza yetişen bir veya birkaç kurum oldu…
Tekerlemesi bile hoş değil ama hep ağzımızda kötü espri de olsa yapıyoruz: “Çin’den yola çıkan Korona Virüs dünyada elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor. Bizleri eve hapis etti, bırakın sokağa, kapının önüne çıkıp da komşu ile iki laf bile edemiyoruz…”
Kısacası: O dünya turunda geziyor, biz evde!
Doğru mu, doğru!
Elbette şu kritik dönemde “Evde kal”mak en sağlıklısı.
Kültür, sanat, spor… Sosyal Yaşamda aklınıza ne gelirse gelsin, her şeye bir süreliğine zorunlu olarak ara verdik.
Spor dünyası pey der pey, tüm faaliyetleri önce erteledi. Şimdi de ötelemekten çok önünü göremediği için iptallere gidip gidemeyeceğinin kararsızlığı içinde… Futbol, basketbol, voleybol… Aklınıza hangi takım ve bireysel spor branşının karşılaşmaları gelirse gelsin hepsinde durum aynı. Bağlı bulundukları ulusal ve uluslararası federasyonlar ve birliklerdeki “karamsar hava” ne zaman dağılacak? Milyonları peşinden sürükleyen yarıda kalan liglerin akıbeti ne olacak? Milyon dolarlar nasıl ödenecek?
Sorular çok, cevaplar ne yazık ki yok!
Sabırla bekleyip göreceğiz.
Elbette yaşam devam ediyor ve bizlere hizmet edecek insanlar canları pahasına sokağa çıkmak, işlerine gitmek ve hizmet etmek zorundalar.
Hayatın cilvesi bu!
Cansiperane çalışanlar sadece kuru bir alkışı mı hak ediyor? Kesinlikle hayır!
Dünyanın canını yakan bu hastalıkla mücadelenin en önemli kısmı sokağa çıkmamak. Mecburen sokağa çıkanların maske takması çok ama çok önemli. Bir ara karaborsaya düşen maskeler şimdi, devlet eliyle ücretsiz dağıtılıyor. Satışı da yasaklandı. Geç alınmış doğru bir karar. Şu dönemde gerçekten alınan kararların hepsi, dünyanın çok çok önünde. İnşallah ülkemiz bu beladan en az hasarla ve en kısa zamanda kurtulur. Onun için de herkes elinden gelenden daha fazlasını yapmalı ve zevk için sokağa çıkma yerine keyifle evde kalmalı…
Girişte dediğimiz gibi, “İmdat” dediğimizde pek çok kurum yetişiyor. 212 bunların en başında. Sağlık çalışanlarımız bu dönemde gerçek kahramanlarımız.
Ülkenin dört bir yanında durum böyle. Ama biz yaşadığımız kent İzmir’e, ikametgâhımız Karşıyaka’ya baktığımızda her açıdan resmi kurumlarımızın bir adım önde olduğunu görmenin mutluluğunu yaşıyor ve bu da güvenimizi arttırıyor.
7/24 hizmette olan ve çok cesur kararlar alarak, gönülleri fetheden Karşıyaka Kaymakamı Ali Rıza Çalışır, gerçekten soy ismi gibi. Görevinin başında olup, başkanlığında kurulan “Karşıyaka Vefa Sosyal Destek Grubu” da işini tek kelimeyle kusursuz yapmaya devam ediyor.
Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, hastalığın görüldüğü ilk günden bu yana “çift unvan”ıyla sokaklarda hizmet peşinde. “Doktor ve Başkan” olarak elindeki yetkileri en iyi ve doğru şekilde kullanıyor. Halkın istediği de bu değil mi? Hizmet ederken başkanını görmek…
Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi Müdürü Suat Korkmaz’dan öncelikle söz edeceğim… Tüm kursların kapatıldığı ve morallerin sıfırın da altında olduğu bir dönemde gönüllü eğitimciler ve öğretmenleriyle ilki başardı, Çiğli Eğitim Hastanesi’ne maske üretmeye başladı… “İlk örnek” olarak da diğer kurum ve kuruluşların harekete geçmesini sağladı…
Hani derler ya; “Bize böyle müdürle gelin” diye… Tebrikler…
Kanada'da kabine bakanı olarak görev yapan politikacı ve Azizler İsa Mesih Kilisesi'nin (LDS Kilisesi) lideri olan Nathan Eldon Tanner Alberta “Hizmet, bu dünyada yaşama ayrıcalığı için ödediğimiz kiradır” demiş…
İşte bu sözü doğrulayan çok hizmet adamı sayabiliriz… Hele bazıları bir adım önde. Yukarıda sözünü ettiğim, kaymakam Çalışır, başkan Tugay, müdür Korkmaz ve şimdi sayacaklarımdan bazıları… Karşıyaka İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yıldıray Çığırgil, Karşıyaka İlçe Tarım Orman Müdürü İsmail Emetli, Karşıyaka İlçe Emniyet Müdürü Kaan Coşkun, Karşıyaka İlçe Jandarma Komutanı Ahmet Karaman, Türk Kızılay Karşıyaka Şube Başkanı Kamil Karadeniz, SYK Müdürü Muhittin Edirne, Karşıyaka Nüfus Müdürü Ertuğrul Öcek, Karşıyaka Müftüsü İsa Gürler ve diğer devlet görevlilerin hizmeti karşısında Halil Cibran’ın bir sözü aklıma gelmedi değil…
Halil Cibran (Batı dünyası onu Kahlil Gibran olarak biliyor) Lübnan’da doğan, gençliğini Amerika da geçiren, daha sonra memleketine dönüş yapan, Avrupa ve Amerika’da 68 kuşağının elinden düşürmediği “Ermiş” kitabıyla tanınan ressam, şair ve yazar.
Ne demiş: “Sana hizmet edene altından daha fazlasını borçlusun. O halde, ya kalbini ver ona. Ya da sen de hizmet et.”
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur” sözünü asla unutmamanızı öneriyor ve yazıya noktayı koyuyorum.
Hizmet edenlerimiz var. Lütfen siz evde kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!