Vince Lombardini’yi bilir misiniz?
Amerikan Ulusal Futbol Ligi’nde (NFL) İtalyan-Amerikan futbolcu, antrenör, yönetici olarak görev yaptı. Amerikan Spor Tarihi’nde en büyük antrenör ve liderlerden birisiydi…
Onun dimağımda yer eden; “Kazanmak arada sırada olacak bir şey değildir. İşleri arada sırada değil, sürekli düzgün yapanlar için kazanmak bir alışkanlıktır. Yoksa kaybetmek de bir alışkanlık olur” sözünü şöyle bir düşünün bakalım… Size ne hatırlatıyor? Veya yaşamınıza girdi mi?
Açıkçası; işini bir kez değil, devamlı iyi yap. Bunu başarırsan zaten kazanırsın. Ama kaybeder ve alışkanlık haline getirirsen kaybeden olur, yerinde sayarsın…
Futbol hem çok basit. Hem de inanılmaz zor bir oyun. Kimilerine göre dört bilinmeyenli denklem. Bazılarının söylemi de; satrançtan da düşündürücü…
Sizce hangisi?
Futbolun basitine kaçıp da kazanırsan “şans” denir. İyi oynadığın an yenilgiyle tanışırsan da “şansızlık.” Oysaki şans ve şansızlıktan öte beceri ile beceriksizlik ana konu…
Ama bir gerçek var ki, “futbol” oynamayınca ne yaparsan yap, olmuyor... Olmayınca da kazanamıyorsun.
Kazansan, davul zurnayla eller üstünde seni Karşıyaka’ya kadar getirecekler… Belki de kırk gece kırk gün düğün gibi şenlik yapacaklar…
Kaybettin… Sakın; gözü yaşlarla önüne baka baka, bitmek bilmeyen Antalya-İzmir yolunda kahrolan Kaf Sin Kaf sevdalılarını unutma!.. Her şey yalansa gerçek bu…
Yanarım, yanarım… Yine kaldın, profesyonel futbol liglerinin en dibinde! Ona yanarım…
Hani derler ya; “bir deli kuyuya taş atar, bin akıllı çıkaramaz” diye… Bizimki öyle bir hikaye işte…
Diyebilirsiniz “Bu ne perhiz ne lahana turşusu…” Basketbolda Avrupa’yı titret, teniste, yelkende şampiyonluklar kazan. Voleybol da gençlerinle destan yaz… “Olmazsa olmaz” futbola gelince; balon sönsün!.. Of ki, of!..
Karşıyaka Spor Kulübü’dür…
Vince’nin sözleriyle devam edelim: “Kazanmak her şey değildir, ama kazanmayı istemek her şeydir.”
Kazanmayı istedin mi? İstedin. Ama kazanamadın… Sonuç; kazanmak kadar istememişsin…
Gün; ağıt yakma günü değil. Vinci’nin dediği gibi “Önemli olan yere düşüp düşmemen değil, tekrar ayağa kalkıp kalkmamandır.”
O zaman camianın eğri oturup, doğru düşünme zamanı şimdi… Yeniden ayağa kalkacak mısınız? Yoksa yüzükoyun serildiğiniz gölge yeri sevmeye devam edecek misiniz? Unutmayın o gölge asla zeytin ağacının altı değil…
Camia, basketbola mı odaklanacak?
Futbolda transfer yasağını mı kaldıracak?
Voleybolda alt yapısıyla devam mı edecek?
Tenis, yelken ve diğerleri zaten kendi yağıyla kavrulmasını sürdürecek… O zaman Hz. Ali’nin şu sözüne kulak verin: “Bir şey feda edilmeden, hiçbir şey kazanılmaz.”
Kazanmak istiyorsan eğer… Fedakârlık şart!
Elbette Karşıyaka Spor Kulübü’dür…
Unutmayın yetenekli insanlarla dopdolu bir camiayız… Olağanüstü sevgi aşılayan gençlerimiz, delikanlılarımız, iyi günü de kötü günleri de görmüş, şampiyonlukları yaşamış ak saçlılarımız mevcut… Herkesin kanı “Yeşil Kırmızı” akıyor. Yüreğindeki sevgi de tek: Nabızlar “Kaf Sin Kaf…” diye atıyor.
Ama olmuyor? Nedenini hiç düşündünüz mü?
ABD profesyonel basketbol ligi NBA'in resmî sitesine göre, "Oybirliğiyle, Michael Jordan tüm zamanların en büyük basketbolcusu”dur. İşte bu efsane Jordan, döneminin en efektif pazarlama başarısı olan sporcularından biri de kabul edilir. Şimdilerde de çok kazanan iş adamı. Onun bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “Yetenek maçı kazandırır, takım oyunu ve zeka ise şampiyonlukları….”
Camiada yetenekli insan say say bitmez… Ya takım oyununu bilen kaç kişi var? Bu zekâya sahip kimler?
Bunların cevabını benden bekliyorsanız, “Aramadığın kadar çok” olarak verebilirim. Ancak şunu da ekleyeceğim: “Bu dünya markasının ne yazık ki kıymetini bilmiyoruz… Bunun gibi zekâ sahiplerini de etrafımıza yaklaştırmadığımız yetmiyor gibi bir de dışlıyoruz… ”
Kulübün kıymetini bilmemekten başka bir konu da, dört bir tarafı duvar gibi saran “her şeyi bilen”lerin hiçbir şey bilmemesi… Aslında bunlara söylenecek en güzel söz: “Her şeyi bilmene gerek yok, haddini bil yeter” olmalı!..
Acıyı yaşayan, çileyi çeken, yollarda ter döken, boğazlarından keserek nafakalarını kulübe veren, yasakları kaldıran, prim toplayan, maaşları tamamlayan, cezaları öteleyen taraftar… Geriye ne kalıyor? Yönetmek…
Bu söz konusu mu?
Kaybettiğin zaman yazı zor yazılır ama zorlukların üstesinden gelmek için cesaret gerekir. Cesur olmak böyle günler içindir. Kazandığın zaman methiye düzenlerin sayısı bol sıfırlıdır…
Yarın bayram… Tüm sevdiklerinizle mutlu, huzurlu, sağlıklı nice bayramlar temennisinde bulunup, sevdiğim bir sözle nokta koyayım: “Menfaatler için tenekeye altın muamelesi yaparsan, gün gelir o teneke elini ayağını keser.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!