Bazı dostlarım “İzmir futbolunu neden yazmıyorsun?” diye takılmak bir yana sitem bile ediyorlar…
“Tutturdun bir basketbol… Sonra da hiç bilmediğimiz sporlarla tanıştırdın bizleri… Hepsi çok güzel de… Futbol gibisi yok!” diyenler de çok…
Futbol yazalım, yazmasına da…
Geçmiş dönemin Gençlik Spor İzmir İl Müdürü, ağabeyim gibi çok sevdiğim Bahri Vreskala’nın kulaklarını çınlatayım.
Tamam “İzmir futbolunu” yazalım, yazmasına da… Neresinden başlayalım?..
Daha doğrusu neresinden tutarsan, elinde kalıyor…
Yanlış mı, müdürüm?
Stat: Yok!..
Süper Ligde takım: Yok!..
İmrenerek seyredeceğin bir futbolcu: Yok!..
Gelecek vaat eden: Yok!..
Birlik, beraberlik: Yok!..
İzmir Futbolu için ışık: Yok!..
Para desen o hiç yok!..
Geleceğe bakıyorsun karamsarlık görüyorsun…
Haydi gel de güzel şeyler yaz yazabilirsin…
Bülent Buda ağabeyim, Metin Gökalp kardeşim bol bol yazıyor… Sait Gürsoy, Hasan Elidemir “cuk oturan” yorumlarda bulunuyor… Osman Gencer, Ümit Aktan, Tayyar Özdemir tecrübelerini yazılarına aktarıyor…
Değişen bir şey var mı?
“Eski köye yeni adet” getirmeye hiç kimsenin niyeti yok…
“Çalsın sazlar, oynasın kızlar” misali…
Hani yeni gelin için derler ya; “Hem ağlarım hem giderim…”
Bizim “İzmir Futbolu” da böyle işte!..
Elbette arada sırada güzellikler olmuyor da değil…
Altınordu’da eski başkan İlyas Gönen’in her maçtaki orkestra şefliği… İnanın ABD’li Leonard Bernstein, Alman Christoph Eschenbach, gururumuz Gürer Aykal’a taş çıkartırcasına orkestrasını yönetiyor… Tribünlerde açan nadide bir çiçek gibi, İlyas başkan… Bence kesin “Oskar”lık!..
Elbette Altınordu futbolda devrim yaptı. İnşallah uzun soluklu olur…
Göztepe AŞ’nin son patronuyla doğru yolda ilerliyor. İnşallah sapmalar olmaz!
Devamını diğer kulüplerimizden de beklemek en büyük hakkımız…
Bunlar güzel şeyler…
Bir başka güzellik de, Karşıyaka’da yaşandı.
Ömrünü “KSK aşkı” ile geçiren, bir zamanların minik amigosu… Sonralarının tribün lideri… Şimdi de başarılı bir işadamı olan Altar Toker Karşıyaka’daki “ekonomik kriz” üzerine eski başkanlardan ve kulübe uzun yıllar hizmet eden KSK’nin ileri gelenlerinin huzurunda bir sözünü yerine getirdi.
Büyük kızı Pırıl ile gittiği kulübünde başkan Fatih Diniz’e “10 bin TL” bağışta bulundu. Hem de nakit olarak…
Dikkatli okursanız, “Bağış” olarak yazdım…
Türkçesi. Para geriye alınmayacak. İstenmeyecek. Kayıtlara sadece bağış olarak geçecek…
Neden yazdım biliyor musunuz?
Bol keseden atıp da, sonra sırra kadem basanların ve parayı verirken TV’ye ve basın mensuplarına bol bol poz verip, ardından da verdiğini alacak yazdırıp, görevi bıraktıktan sonra haciz gönderenlere çok sık rastladığımızdan…
Aferim Altar’a…
Simdi sıra sizlerde…
Haydi bakalım…
Divan Kurulu Başkanı…
Divan kurulu üyeleri…
Gerçek Kaf Sin Kaf’lıyız diyerek, reklam yapanlar…
Üstelik de her platformda ahkâm kesenler…
“Biz Karşıyakalıyız, siz nereden geldiniz?” diyenler…
Karşıyaka’yı ağzında sakız yaparak, iş bağlayanlar…
Altar Toker kadar mı bağış yapacaksınız, yoksa daha fazlasını mı?..
Haydi, fırsat bu fırsat!..
Gösterin Karşıyakalılığınız ve büyüklüğünüzü…
Herkes sabırsızlıkla yapacağınız bağışları bekliyor…
Ekonomik gücü küçük, yüreği büyük olan Altar, canından çok sevdiği kulübünden madalya beklemiyor ama, sizlerden KSK’ye destek olmanızı bekliyor…
Beklediğiniz kıvılcım çakıldı… Ateşi büyütmek de size düşüyor!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!