Havaların bir sıcak, bir ılık, kısa bir süre de üşütenini yaşadık geçtiğimiz günlerde… Elbette “yağmur berekettir” dedik ama su baskınlarıyla da üzüldük!..
Şimdi sırayla cemreler havaya, suya ve toprağa düşünce bahar müjdelenecek. Her yıl 20 Şubat tarihinden başlayarak birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılan cemrenin ilki 19-20 Şubat'ta havaya düşüyor… Cemrenin ikincisi 27 Şubat'ta suya, üçüncü ve son cemre de 6 Mart 2023 günü toprağa düşecek…
Ardından hoş geldin bahar…
Zaman nasıl da çabuk geçiyor, akıp gidiyor değil mi?
Çocukluğumuzda bize öğretilen dört mevsimi yaşayanlardanız da, şimdiki çocuklara mevsimleri nasıl anlatacağız, yaşayamadıklarından sonra?
Küresel iklim değişikliklerinden nasibini alan ülkelerden birisi de biz olduğumuza göre, alışacağız. Kesinlikle alışmamız gerekecek.
Biz nelere alıştık, alıştırıldık. Bu mevsimler bize vız gelir, tırıs gider!..
Ama tedbiri de elden bırakmamalıyız…
Kar yağışına hasret kalan, belki de kar hiç görmeyen çocuklarımızın şanslı olanları en yakın Denizli ve Bursa’ya akın akın gidiyor. Biraz olanakları olanlar da Yurt dışına…
Ya gidemeyenler?
Onlar için alternatif, hemen yanı başımızda Ödemiş Bozdağ’da tesisler var-yok arası…
İnşallah günün birinde tam kapasite ile hizmet verir de, kayak sporuna gönül verenler oraya buraya gitmekten kurtulur… Kar görmeyen çocuğumuz kalmaz!
Bozdağ’a Altay’ın kamp yaptığı dönemlerde çok sık giderdik. Bozdağ’da döner restoranı meşhur olan otel de kalınır, sabah akşam da Gölcük’teki futbol sahasında antrenman yapılırdı… Ödemişli olan Hürriyet Gazetesi’nin efsanevi foto muhabiri ağabeyimiz Aydın Atar bize hep rehberlik eder ve yöreyi anlatırdı.
Gel zaman, git zaman fırsat buldukça yöreyi geziyorum. Gidişte Ödemiş, Gölcük, Bozdağ, dönüşte Salihli güzergâhını kullanarak bu doğa harikasını bir kez daha dolaşma şansını yakalıyorum. Son gidişimde Gölcük’te gölün çekildiğini ve kirlilik derecesinin artmasını görmek üzdü. İnşallah hem su takviyesi yapılır, hem de temizlenir… Böyle tabiat güzelliklerine sahip çıkmalıyız…
Ödemiş, Gölcük, Bozdağ dedim mi Aydın Atar’ın kulaklarını her gittiğimde çınlatıyorum. Onun Ödemiş’in yerel lezzeti olan meşhur töngül pidesini de yemeden Gölcük’ten dönmek mümkün mü? Elbette Ödemiş Köftesini de es geçmiyoruz…
Bir zamanlar İzmir takımlarının, hatta Ege kulüplerinin kamp yeri olan Bozdağ, Gölcük Yaylası son yıllarda boş geçiyor. Belediyenin yarım kalan oteli buna etken mi, bilemiyorum. Bildiğim bir gerçek var; o da yörenin sezon öncesi için ideal bir kamp yeri olduğudur.
Değerlendirmek için görmek, düşünmek, uygulamak gerekir…
Spor turizminin Ege Bölgesinde çok zayıf olduğunu bunun tek sebebinin tesis yetersizliğinden kaynaklandığını söylemeliyiz. Bir Antalya olamayız ama İzmir’i çevresiyle birlikte çok iyi kullanabildiğimiz takdirde “Spor Turizmi” için de değerlendirebiliriz. Yeter ki, günü birlik oteller yerine yurt dışından gelecek takımlar için spor tesisi olan konaklama alanlarını yaşama geçirelim.
Çeşme, Kuşadası, Ödemiş (Bozdağ ve Gölcük) Adnan Menderes Hava Limanına yakınlığı nedeniyle bulunmaz Hint kumaşı.
Allah rahmet eylesin, Altay’ın efsane başkanı Tuğrul Koparan Gümüldür’deki Paşa Motelini işlettiği dönemlerde tesislerin yanına çim futbol sahası yapmış ve “Özdere’yi spor kenti haline getireceğim” demişti… Kısmen yaptı yapmasına da… Kovit aldı götürdü!.. Nur içinde uyu kardeşim, mekânın cennet olsun…
Aslında spor dediğimizde sadece futbolu algılamamak gerekir. Yamanlar Dağı’nda şimdi harabe durumundaki Verem Savaş Derneği’nin tesislerinde Karşıyaka basketbol takımı sezon öncesi kamplarını yapıyordu. Erkek voleybol takımının da burada kamp yaptığını hatırlıyorum.
İzmir ve etrafında dağcılık, dağ bisikleti, motokros, yoga, pilates, doğa yürüyüşleri; trekking, kano, kürek, oryantiring sporlarını yapmak için o kadar çok olanak var ki, anlatamam… Hiçbir şey yapamasan kamp yap, o bile yeter…
Elbette buralardan yararlananlar yok da değil…
Bayındır’da meşhur katmerci Ahmet Usta’yı bilir misiniz? Yıllardır aynı dükkânında hizmet veren Ahmet Usta’ya bir sabah gitmenizi öneririm. Hiç pişman olmayacaksınız… Kahvaltı sonrası çiçek seralarını geze geze, dağ yoluyla Kemalpaşa’yı rota yaparsanız. Nazarköy’ü dolaşıp, Armutlu yolu üzerindeki Örnekköy de, Yunus’ta mola verip, öğle yemek sorununu çözebilirsiniz. Cağ kebap-döner karşımı ama yolculuğa değecek ikinci lezzet durağınız olur. Sonra ağzınızı tatlandırmak için önereceğim ve kesin gitmeniz gereken bir yer daha var. Günün yorgunluğunu giderecek lezzetler içeren Armutlu’daki Fildişi…
Özetle tek güzergah, 3 ayrı lezzet…
Uzun yıllar çeşitli yerlerde çalışan en son lüks turizm gemisinde pasta şefi olan Uğur Eskici, pandemide mecburen döndüğü memleketi Kemalpaşa Armutlu’da çikolata ve makaron atölyesini açıp, çikolata, pasta ve çeşitleri yapmaya başlamış…
San Sabastiyan yeni çıkmıştı denedik. Ardından da limonlu çiz kek. İkisi de nefisti. Çikolata tattırdı. İnanın hepsini bastırdı. Torunlara hediye aldım, götürdüm. Kemalpaşa’dan getirdiğime inanmadılar. “Dede, yurt dışından mı geldi?” dediler…
Bir Türk gencinin yarattığı bu harika tatlar için çok sevindim…
Fildişi’ne ilk fırsatta yeniden gideceğim. Hem birbirinden leziz tatlar, hem de Uğur kardeşim ile sohbet için…
Tatlı yedik, tatlı konuşalım diyeceğim ama Uğur ile daha çok spor konuştuk. Yoğun taleplerden sonra Karşıyaka’ya gelmeye ve Bostanlı’ya dükkân açma kararı vermiş. Ancak bakmış ki, en hareketli gün Pazar... Vaz geçmiş.
“Neden?” dedim.
Cevap verdi:
“Pazarları açmıyorum. O gün arkadaşlarım ile buluşup Kemalpaşa’nın güzelliklerinde dolaşıyoruz. Nif Dağı’nda spor yapıyoruz. Bu yörede spor yapacak o kadar alan var ki, hiçbir şeye değişmem. Bazı haftalar yürüyoruz. Bisikletle geziyoruz, dağa tırmanıyoruz. Kamp yapıyoruz. Bu olanakları bırakıp da pazarımı neden harcayayım. Ben zaten burada kazanıyorum. Hem de sporumu yapıyor ve memleketimde kalıyorum. Ekonomisine katkıda bulunuyorum”
Söylenecek tek şey var; helal olsun Uğur…
Anlatmak istediğim yöremizde çeşitli sporların yapılacağı o kadar birbirinden güzel yerler var. Doğa ve sağlık yan yana. Bunu kullanmak gerekir.
Sadece Bozdağ, Nif Dağı değil… Mahmut Dağı, Spil Dağı, Dededağ, Yunt Dağları, Yamanlar Dağı her zaman sizi çağırıyor.
Bilinçli rehber eşliğinde harika dağ ve doğa gezileri uzaklarda değil, hemen yanı başınızda… Bu güzelliklerle doya doya yaşamak varken, kusur aramadan bunu yapmak en güzeli ve en iyisi…
Hz. Mevlana’nın dediği gibi: “İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara. Ama kusur arama!”
Bu güzellikleri sana anlatırken kusur bulmaya çalışacaksan da yine Mevlana’nın sözüyle karşılık vereceğim: “Gül bahçesindeki güzel kokuları alamıyorsan; kusuru bahçede değil, gönlünde ve burnunda ara.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!