Yaz aylarıyla birlikte “Yaz Spor Okulları” afişlerini bolca göreceksiniz. Özellikle de belediyelerin açtığı, ekonomik kurslar büyük ilgi çekmektedir. Elbette tesis başta olmak üzere tüm imkanlara sahip olan belediyelerin spor kulüpleri bu avantajını çok iyi kullanıyor. Bol sayıda antrenör, yeterli malzeme ile açılan kurslar sonunda sporcu adaylarına birer sertifika da veriliyor. Bugüne kadar milyonlarca çocuk bu okullardan gelip geçti. Şöyle geriye baktığınızda sporcu olarak üst liglere çıkanların sayısını hiç merak ettiniz mi?
Hiç etmeyin daha iyi. Çünkü hayal kırıklığına uğrayacaksınız…
Belediyelerin yanı sıra Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüklerinin de spor kulüpleri var. Yani sporu yönetenlerin kulübü. Ne amaçla kurulmuştur, bilemiyoruz.
Müessese kulüpleri kendi reklamları peşinde. Yatırımlarının karşılığını almak istiyorlar. Haklılar.
Süper Ligde oynayan İstanbul, Ankara başta olmak üzere çeşitli kent kulüplerinin franchising olarak verilen, eski milli sporcuların kendi adıyla kurduğu, okulların beden eğitimi öğretmenlerin de bir araya gelip öğrencisini dışarıya kaptırmamak amacıyla oluşturduğu takımlar da bu işin kaymağını yemenin peşinde…
“Pasta büyük herkese yeter” diyorlar ama kremanın tadı kaçmış… Tuzlu!..
Ülkemizde spor yaptırmaları için kurulan ve Gençlik Hizmetleri Spor Genel Müdürlüğü başta olmak üzere çeşitli fedarasyonlara bağlı olan Gençlik ve Spor Kulüpleri ne yazık ki, zincirin son halkasında görülüyor. Özellikle de amatör spor kulüplerin sorunları dağ gibi. Yarış içine girdikleri Gençlik Spor İl Müdürlükleri, belediyeler, müesseselerin tesisleri için el açıp duruyorlar… Malzeme desteği bekliyorlar…
Futbolda başta “süper lig kulüpleri”nin isim hakkıyla verdiği futbol okullarının “Türk Fıutbolu”na ne kadar yararı oluyor, bunu tartışmak gerekir. Ücretini alamadığı gerekçesiyle sık sık değişen “ucuz antrenörler” yüksek aidat aldıkları çocuklara nasıl bir eğitim verebilirler?
Bugün “Türk Basketbolu”nu yönetenlerin adına “basketbol okulları” olduğunu biliyor musunuz? Başta Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu , Türkiye Basketbol Federasyonu CEO’su Ömer Onan, Türkiye Basketbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Beşok, Türkiye Basketbol A Milli Takımlar Genel Menajeri Kerem Tunceri ‘nin adını taşıyan basketbol okulları franchising sistemiyle yurt çapında faaliyette…
Yine pek çok milli basketbolcu adına basketbol okulu açtı. Alt yapıda büyük potansiyel var ki, herkes bu işin peşinde… Peki bu kadar geniş yelpazede takımlarımız neden 10 yabancı oyuncu ile sözleşme yaparak kendi gençlerimizi yok sayıyor?..
Yaz Spor Okulları’na kesinlikle kıstas getirilmeli. Amatör Spor Kulüpleri taranmalı. Belli pilot takım uygulamalarıyla “Gelecek bekleyen yetenekler” için ayrı spor okulları açılmalı. Yaz tatilini sporla geçirmek isteyenlere de belediyeler eğlenceli spor okulları açıp onlara sağlıklı yaşam hizmeti sunmalı. Yeteneklileri de diğer gruba aktarmalı.
İzmir’i ele alırsak, Altay, Altınordu, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor’un franchising futbol okulları mevcut. Çocuklar kayıt edilirken “Sizi İstanbul bekliyor?” diyorlar demesine de, onların önceliği futbolcu yetiştirmek değil ki… Önce franchising için ödedikleri yüksek miktarı çıkarmak, kiraladıkları sahanın parasını, sonra antrenörlerin maaşını ödeyebilmek ve para kazanmak…
Gerçek bu…
Bir spor adamı olarak sistem içinde, geleceğe yönelik, sporcu yetiştirecek “spor okulları” için her zaman varız. Bu tip organizasyonların arkasındayız. Ama günü kurtarmak için “Türk Sporu”na bulaşanların da karşısındayız.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!