Akhisar diye sorsam?
Eminim ki, Egeliyseniz “Manisa’nın en büyük ilçesi” diyeceksiniz.
Bir zamanlar tütün ambarıydı. Ülkemizin tütünde başşehri. Piyasanın açıldığı yer. Kota uygulanınca tarlalarda değişim başladı ve tarlalar ağaçlandırınca da zeytin diyarı oldu…
Zeytin dedim de…
İlçede 850 bin dekarlık tarım arazisinin 550 bin dekarını zeytin ağaçlarının oluşturduğunu, Akhisar’ın, 14 milyon zeytin ağacı varlığıyla sofralık zeytin üretiminde merkez durumda olduğunu da burada bir not olarak vermek isterim.
Son dönemde bozuk orman alanlarını da zeytinliğe dönüştürmek isteyen Akhisar, 50 bin hektarlık alanda 100 milyon zeytin ağacı dikmek için proje çalışmalarına hız verdi.
Türkiye sofralık zeytin üretiminin yüzde 70'ini tek başına yapan Akhisar, bunun gerçekleşmesiyle de ağaç sayısında Aydın ilini geçmesinin yanı sıra rekora da imza atacak… Şu anda Aydın, Türkiye'de zeytine başkentlik yapıyor. Aydın'da 6 milyonu sofralık, 18 milyonu yağlık olmak üzere 24 milyon zeytin ağacı bulunuyor.
Zeytin kutsalımız…
Zeytin ağacı (Olea Europea) ağır ve zahmetli büyümesine karşın uzun ömürlü ve dayanıklı bir ağaç olması nedeniyle adı mitoloji ve botanikte "Ölümsüz Ağaç"tır. Zeytin ağacı derken, Hititleri, Yunanları, Romalıları, İsa’nın havarilerini, Türklerin Anadolu’yla gelişini gören, Pir Sultan’ı, Karacaoğlan’ı bilen ölümsüz bir ağaçtan söz ediyoruz. Üstelik yüzyıllarca bu toprakların insanları zeytinyağı ile aydınlatmıştır karanlıkları… Ondan da önemlisi zeytin ve zeytinyağı karnını doyurmuş, en güçlü besini olmuştur.
Ege’deki batık gemilerde dev amforaların bulunması zeytinyağı ticaretinin her dönemde ne kadar da önemli olduğunun açık göstergesidir.
Zeytin ağacı için en verimli ortam yazları sıcak, kışları ise ılıman geçen iklimlerdir. Zeytin ağacı ışığı, güneşi ve 15°C üstündeki sıcaklığı sever. Derinlere uzayan kökleri sayesinde kalkerli, çakıllı, taşlı ve kurak topraklarda yetiştirilmeye elverişlidir. Yıllık ortalama 220 mm yağış, zeytin ağacının verimli bir şekilde büyümesi için yeterlidir. Zeytin ağacı genellikle rakımı düşük coğrafyalarda yetişir. Çalı görünümündeki zeytin ağacının yapraklarının üst yüzü koyu, alt yüzü ise gümüş rengindedir. Yapraklar mükemmel bir düzen içinde dalın iki tarafından karşılıklı olarak çıkar. Ortalama 40-50 cm genişliğindeki gövde çürümeye karşı çok dayanıklıdır. Ağaç yaşlanınca yumrulardan gelişen yeni uçlar gövdeyi tazeler. Ortalama boyu 2-10 m olan zeytin ağacı bir yıl bol, bir yıl az ürün verir. Çiçek verme mevsimi Kuzey Yarım Küre'de Nisan ve Haziran ayları arasındadır. Yeşil zeytinler Ağustos ayı sonundan Kasım ayı başına kadar olan süre içinde olgunlaşır. Günümüzde zeytin hasadında kullanılan makinelerde gövde veya dal sarsma, yerdeki meyveleri emici ekipmanlarla toplama yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Elle toplamada sağma veya taraklama yöntemi, yerden toplamada ise merdane veya fırça kullanılır. Uygulamada en fazla emek gerektiren yöntem elle toplamadır.
Sizin zeytini yemekten, yağını da kullanmaktan başka ilginiz yoksa Akhisar’ı meşhur köftesi ve sabahları doyamadığınız katmeriyle de anımsayacaksınız…
Ve noktayı elbette Akhisarspor ile koyacaksınız…
Evet, Akhisarspor bir zamanlar fırtına misali esiyordu…
İşte o dönemde şehrinin en büyük reklamını yapan yeşil siyahlı ekip, şimdilerde William Shakespeare'in Hamlet adlı eserinde geçen ünlü monoloğun bir bölümü olan ve özgün şekli “to be, or not to be” yazılan “olmak ile olmamak” arasında bocalayıp duruyor.
Akhisarlıların deyimiyle can çekiştiriyor…
Kuruluşunda büyük emeklerimin olduğu Akhisarspor’u bugün; yönetimi bulunan, sahipsizlik sonucu bocayan bir kulüp olarak aktarabilirsiniz ama asla can çekiştirdiğini kabul ettiremezsiniz… Sizler de etmemelisiniz!
Şartlar ne olursa olsun, küllerinden yeniden doğar Akhisarspor… Hem de daha güçlü olarak!
Duyarlı, sağduyu sahibi Akhisarlılar ve Akhisar’da futbola gönül verenler yaşatırlar, bu ölümsüz sevdalarını…
Çünkü kent futbolunun tarihi değerleri Güneşspor, Gençlikspor ve Doğanspor’un yadigârıdır geçmişi inanılmaz başarılarla dopdolu Akhisarspor…
Bir gerçek ki; Akhisarspor’un bugünlere “Türk Futbolu”nda zaman zaman, her yörede görülen hastalığın sonucunda geldiği kesin!..
Ve nasıl her inişin bir yokuşu varsa; karanlığın sonunda güneş mutlaka doğacak ve hasta ayağa kalkacaktır!
Bunun için yapılması gereken tek şey; şu an ülkede deprem yaralarının sarılması için nasıl yekvücut olduysak, Akhisarlıların da Akhisarspor için aynı şekilde kenetlenmesidir…
Bunu beklemek hayal değil, gerçektir. Desteklemek de her Akhisarlının asli görevidir.
Zeytin nasıl ölümsüz ağaç ise, Akhisarspor da öyle… Kutsaldır…
Her Akhisarlının üzerine düşen görevi dün nasıl yaptıysa, bugün de yapacağını elbette söylemeliyiz. Yeter ki, birileri kibrit çaksın ve ateşin ilk parıltısıyla meydana aydınlatsın… İnanın gerisi mutlaka gelecektir…
Bakın amatör kümede Halil İbrahim Doğan’ın, ardından da 3.Ligde Ömer İşçi’nin yaktığı ateş nasıl Akhisarspor’u Süper Lige kadar çıkarıp “Avrupa Arenası”na taşıdıysa, şu an atılacak tek bir adım dev bir orduya dönüşecek ve Akhisarspor için herkes aynı hedefe yürüyecektir…
Unutmayın, ilk hamle çok önemlidir…
Rahmetli Amigo Emin (Emin Otal) ile İbrahim Macana’nın tek fotoğrafla çıktıkları yol bugün Türkiye’de örnek gösterilen Akhisar Spor Müzesi’ne kadar gitmiş ve Akhisar Spor Adamları Derneği ile Akhisar Belediyesi iş birlikteliği “Akhisar Spor Tarihi”ni yazmıştır. Tozlu raflardan, toprak ve yastık altından çıkarılan, kapı kapı dolaşılarak tek tek toplanan geçmişin tarihi sararmaya ve yırtılmaya yüz tutan anıları (Fotoğraf-şilt-kupa-forma) çok şey anlatmaktadır…
İlk kapıdan dönülmüş olsa, bugün bırakın müzeyi, bir tek kanıt bile bulunmayacaktı!
2017 yılında törenle açılan Akhisar Spor Müzesi, tarihi 600 yılın üzerinde olan Akhisar Çağlak Festivali ile 2011 yılında kapılarını açan Akhisar Etnografya ve Arkeoloji Müzesinden sonra kentin en değerli hazinedir.
Akhisar aslında gastronomi, tarih, ticaret, tarım kenti olmanın yanında bir spor şehridir. Sporun her branşında nice yıldız sporcular yetiştirmiş, milli takımlara yollamıştır.
Son dönemlerde her ne kadar Akhisarspor, futbol ve basketbolda (belediye kontrolünde) beklenen sportif başarılardan çok uzaktaysa da, Akhisar sporunu ayakta tutmak için büyük çaba harcayan spor kulüpleri ve yöneticileri unutulmamalı ve alkışlanmalıdır.
Başta Akhisargücü olmak üzere Kayalıoğlu, Akhisar Anadolu FK, Karabulutspor, Hamidiye Doğanaltıeylülspor, Sazobaspor, Medar Gençlerbirliği, Süleymanlı Belediyespor gibi ekipler SAL (Spor Amatör Lig) ve 1. Amatör Kümede Akhisar futbolunu başarıyla temsil etmektedirler.
Bu kulüpleri de kesinlikle desteklemek şarttır. Onlar Akhisar futbolunun ve sporunun temel taşlarıdır. Temel ne kadar sağlam tutulursa, üzerindeki çatı da o denli güçlü yükselir.
Yeri gelmişken görevi destek olan yetkililere şu sözle seslenmek istiyorum:
“İyi olmak kolaydır. Zor olan adil olmaktır.”
İşte bunu başarmalısınız…
Başarı dendiğinde, Akhisargücü’nden sık sık söz ediyorum. Nedeni de bir avuç idealist Akhisarlının Akhisar gençliğine spor kanalıyla sahip çıkmasındandır. O günlerden geçen ve gayri federe ile amatör kulüplerde futbol oynanıp, basketbolla tanışan, spor yöneticiliği ve gazeteciliğe merhaba dediğim kentimde bugün spora gönül vererek amatörce hizmet eden, ceplerinden para harcayan o yöneticilerin spor aşkını bilirim ama; bir yere gelenler/getirenler, o günlerde “el bebek, gül bebek” olduklarından kesinlikle bilemezler!..
Akhisar sevdam…
Belki de bugün başarılarımın sırrı olan ilk öğreticilerim o şehirde… O nedenle de borcum var.
İnanın üzerime düşeni reklamsız yaptım. Yapıyorum, her zaman da yaparım… Çünkü sevdanın borcu ödenemez…
Biz sevgimizi elimizde mum gibi değil, kalbimizde kurşun gibi taşırız…
Bizdeki sevda böyle bir şey…
Unutmayın ki; bu dünyadaki en mükemmel şey kokusunun üzerine sinmesidir...
Bizim üzerimizdeki Akhisar kokusu asla çıkmaz!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!