Nazım Hikmet’in "Korkumuz yok! İnmedi bir gün bile gözlerimize, bir kış akşamı gibi karanlığı korkunun" sözü sevdalarının peşinden koşan taraftarlara söylenmiş midir?
İşte bunu bilemiyorum!
Bildiğim bir şey var ki, o da Karşıyaka taraftarının tüm yaşadıklarının karşılığındaki korkusuzluğu!..
Bitmeyen inancı…
Tükenmeyen sevdası...
Son yıllarda romanlara konu olacak olayları adeta “içinde ve dışında” yaşayan yeşil kırmızıya gönül verenlerin bir yandan futboldaki sportif başarısızlık canlarını yakarken, diğer taraftan yapılmayan stat üzüntünün en büyüğüne sevk ediyor…
Bir de onları en çok inançlarını yıkan yetkililerin topu birbirine atması… Hiç birinin üzerine almaması… Sürekli vizyonda kalan film gibi: “Sen yapacaktın, almasaydın ben yapacaktım!”
Üstüne üstlük dramın en büyüğü de; futbolda 3. Ligden bir türlü kurtulamamak!..
Onları ne karanlık korkutuyor, ne de karamsarlık… İçlerinde hep bir umut!.. Tutunacak tek dalı da “Korkunun ecele faydası yok” sözü…
Bugün Karşıyaka Spor Kulübü başarılı mıdır?
Başarısız mı?
Basketbola bakacak olursanız, yıllardır sponsorların sırtında Avrupa’ya taşınan, ülkenin en üst liginde zirveyi zorlayan, başarısının doruğunda olduğu ifade edilen bir ekip… Salonlara sığmayan her yaştan, her cinsten güçlü bir grup… Adeta adını taşıyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten güç alan yenilmez bir armada… O salondan rakibin kazanarak çıkması mucize.
Voleybolda inanılmaz bir alt yapı başarısı... “Türk Voleybolu”na örnek, kendi modelini oluşturan, sadece Karşıyaka’ya gönül veren, başka renk tanımayan yöneticilerle her geçen yıl yakalanan başarı ve istikrar…
Sportif yönden belki en üst lige geçememe gerçekleşmiyor ancak, aslına bakacak olursanız bütçeye göre gerçekte “dört dörtlük” başarı. Ayağını yorganına göre örtmenin ders vereceği yönetim şekli. Kendi tesisi, yetişen sporcular ve oluşan olağanüstü arkadaşlık bağının gücü… Semtinin çocuklarıyla rol modellik!
Yoksa al üç beş oyuncu. Borçlan, arka plana at gençlerini çık lige… Sonra ne olacak?
Kendi yağıyla kavrulan, yıllardır peş peşe gelen “Türkiye Şampiyonlukları”yla övünen teniste fedakâr antrenörlerin çabaları… Yelken de, çoğalan yerli rakiplere ve imkânsızlıklara karşılık övgü alan bir geçmiş ile geleceğin harmanlanması…
Diğerlerine bakacak olursak da, başarı geldiğinde arada sırada çıkan güzel sesler…
Gel gelelim, bir çuval güzelim inciri berbat eden futbol nerede diye sormayın?
Kulübün lokomotifi olmasına karşın assolistler gibi en sona sakladık!
Gerçek değil midir, ülkemizde futbolun assolist olduğu?
Karşıyaka bir spor kulübüdür ama futbolu ilk sıradadır. Futbol varsa, gerisi gelir…
Bugün futbol takımı başarılıysa, kulüp de başarılıdır.
Bu yadsınamayan gerçek!
Futbol başarılıysa başkan başarılıdır. Aksi olursa da ip boynundadır… Ve ipi çekmek için bir, birkaç kişi değil, bazen büyük bir kitle de hazır beklemektedir… Bir emirle, hurra!
Bugünkü Karşıyaka Spor Kulübü’ndeki tablo da budur. Bu nedenle başkan Turgay Büyükkarcı hedefteki “Tek adam”dır.
Bunu hak ediyor mu?
Karar sizlerin…
Yarın ülkemizde seçim var. Vicdanınızla baş başa kalarak, geleceğimiz için oyunuzu vatandaşlık gereği kullanacaksınız. Orada kararı nasıl siz verecekseniz, Karşıyaka Spor Kulübü’nde de Turgay Başkan için de karar sizin… Kongre üyelerinin…
Siz seçeceksiniz ki, o yönetsin!..
Önümüzde mali genel kurul yapılacak. Seçim maddesi konulması için muhalefet atağa kalktı. Eski başkanlardan, şu an AOSB Başkanlığını üstlenen, Tolkar AŞ’nin sahiplerinden Cenk Karace’nin başını çektiği ekipte ağır toplar, bir dönem başkan adayı olan ve seçilemeyen, eski 2. Başkanlardan İzka İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Azat Yeşil, Luna AŞ yönetim Kurulu başkanı Mustafa Karabağlı. Bu üçlünün önderliğindeki ekip maddi manevi desteklediği, basketbol şubesinin eski başkanlarından Endo Endüstriyel firma sahibi İlker Ergüllü’nün “başkan adayı” olduğunu ve projelerini açıkladı.
Karşıyaka Spor Kulübü’nün son genel kurulunda da üçü ve arkadaşları el ele, kol kolaydı da neden aday olmadı?
Şimdiler de; ortada fol yok, yumurta yok!.. Klasiktir: Bayram değil, seyran değil. Eniştem beni niye öptü?
Neyse…
Bakalım mı futbol takımının play of şansına?
Son iki haftaya Play-off hattında Nevşehir Belediyespor'un 4 puan arkasında giren Kaf Kaf, önümüzdeki Salı günü lider Mersin İdmanyurdu ile arasında 2 puanlık fark bulunan ve şampiyonluk yarışında son nefese kadar varım diyen Kütahyaspor’u ağırlayacak. Karşıyaka’nın yenilgisi tüm hayallerini de yıkacak, havlu atmasına neden olacak. Yeşil-kırmızılı ekip kazanırsa, Nevşehir Belediyespor deplasmanda Karaköprü Belediyespor'u yenerse yine umutlarını gelecek yıla taşıyacak… Sizin anlayacağınız o an diyecekler ki; “Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye…”
Karşıyaka kazandı, Nevşehir kaybetti…
Bekleyiş son haftaya taşınacak. Karşıyaka Elazığ deplasmanına çıkacak. Nevşehir ise evinde sondan 2. sıradaki Eskişehirspor’u ağırlayacak…
İşler zor mu? Çok zor!.. Yine de son 90 dakika beklenecek. Zira; çıkmayan candan ümit kesilmez derler…
Karınca misali zamanında işini halledenler rahat rahat gelecek yılın hazırlığına başlarken, sen sıcakların geleceği günlerde, soğuk terler dökmeye devam edeceksin!
Karşıyaka taraftarı bunu hak ediyor mu?
Asla…
Sıkıntı, iyi yönetilememenin sonucu olsa gerek…
Bu sezon da geçecek, spor tarihinde “başarısız bir yıl” ifadesiyle yer alacak. Mavişehir’deki Karşıyaka Müzesi’ndeki başarı belgeselinin yanına küçücük de olsa, başarısızlıklar ibreti âlem için yer alsa da, bazıları bunu görüp ders çıkarsa…
Gerçi bizde hep başarının gölgesine sığınıp prim elde etmeye alışanlar o kadar fazla ki… Ne bizim yazdıklarımızla terbiye oluyorlar, ne de söylenenlerle…
Atasözüdür. “Arsızın yüzüne tükürmüşler, yağmur yağıyor demiş.”
Bu tipler yok mu? Çok!..
Sırası gelmişken Necip Fazıl Kısakürek’in bir sözünü aktarmak istiyorum: "İki insan çeşidi vardır: Zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen."
Siz hangisini seversiniz bilemem ama Hz. Mevlana ise şöyle der: "Seni sevmeyene asla sabırlı davranma. Çünkü sabrının adı yüzsüzlük, fedakârlığın adı eziklik, sevginin adı kişiliksizlik olur."
Futbolda liglerin sonuna gelirken sorusunu sorup da cevabını alamayan dostlara kızmıyorum. Onların “Süper ligde hangi takım şampiyon olur?” demesine aldırış etmeden “Benim için önemli değil. Kim hak ederse o olsun” diyorum. Cevapları kalıp gibi hazırdır: “Sen takım tutmaz mısın?”
Elbette ben de takım tutuyorum ama sizler gibi başka şehrin takımını değil, gönül verdiğim, yaşadığım semtimin, mahallemin takımını tutuyorum dediğimde “Haydi oradan sen de…” söylemlerine inanın kızmıyor, gülüyorum. “Neden sporumuz bu durumda?” diyorsunuz ya… Sorunun cevabını da siz veriyorsunuz ama farkında bile değilsiniz!..”
Mevlana’dan yine alıntı yapalım: “Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir.”
İngiliz Atasözü ile de noktayı koyalım: “Boş teneke çok ses çıkarır”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!