Bazen yazarlar ”Bugün canım yazı yazmak istemiyor” derlerse de, inanmayın…
Onlar hep “yazar”
Üç kitap çıkardım ama ben “Yazar” değilim…
Gazeteciyim.
Muhabirim…
Gördüğümü, duyduğumu araştırır. Doğruluğunu belgeleriyle kanıtladığımda, iddia varsa da her iki tarafı dinler, gerçekleri su yüzüne çıkarır, sonuçta işimizin gereğini yapar ve haberleştiririm.
Sadece ben mi?
Benim gibi düşünen ve işini gerçek “gazeteci” kimliği ile yapanlar hep böyledir…
Bizim işimiz haber yazmak… Bazen de haber üretmek!..
Doğruları kamuoyuna aktarmak…
Yazarlık öyle mi?
Hele roman yazmak… Hayalin geniş ise ve konuyu yakaladıysan, yaz yazabildiğin kadar… Tutulursa şöhret olursun. Parayı bulursun. Okunmazsa da yeniden hayallere dalarsın!.. Yazmaya devam edersin… Veya bıkar, bırakırsın.
Roman dedim de…
Karşıyaka Stadı aklıma geldi… “Bitmeyen Roman” misali herkes bir şeyler karalıyor hakkında…
Eskiden radyolarda rekor kırardı “Arkası yarın” programı…
Bir de gazetelerde çizgi romanlar vardı. Bir sonrasını merak ederdin… Ne olacak diye beklerdin.
Yıkılıp da yapılmayan/yapılamayan Karşıyaka Stadı da bu iki örneğine tıpa tıp uyuyor…
O program ve romanı merakla beklerdin… Karşıyaka Spor Kulübü’ne sevdalılar da merakla stadın sonundaki finali bekliyor ama bu süre içinde de çok üzülüyor. Hatta kahroluyorlar…
Şimdi de yeni belediye başkanlarını bekliyorlar.
Karşıyakalılar seçime iki elin parmakları kadar zaman kaldığı şu günlerde, yine hayallere daldılar.
Stadın yapılmasını düşleyenler; “O gelirse, şu zaman yapar. Bu gelirse de hemen yapar!..”
Diyorlar…
Papatya Falı gibi… “Yapacak… Yapmayacak!.. Yapılacak… Yapılmayacak!..”
Ah Noyan ah!..
Sen daha çok sabah yürüyüşlerinde, boş arazideki çöplerin, özel araçların, büyüyen otların, park etmiş karavanların fotoğrafını çekerek sayıp durursun!..
Bizler de bitmeyen roman serüveni gibi aynı senaryoları tekrarlarız…
Belki kalemi eline alarak “Bitmeyen Karşıyaka Stadı” romanını da sen yazarsın!
Karşıyakalıların, Kaf Sin Kaf’a gönül verenlerin kaderi midir, nedir bilemiyorum?
Stadı yapılmıyor.
Futbol Takımı 3. Ligde yuvarlanıp gidiyor.
Basketbol büyük bütçelere karşın taraftarı üzüyor.
Voleybolda değişim sonrası Sultanlar Ligini bekleyenler, hüsran ve aynı sezon içinde değişen üç başkan ile şaşırıyor…
Devletten alt yapıya tesis yapılmak için tahsis edilen arazi bomboş duruyor…
Yönetimde bir çalkantı, başkan değişiyor…
Neyse…
Dönelim yine Noyan Uluğ’a…
Anne tarafından Akhisarlı…
Baba tarafı Foçalı…
Kendisi hasta Karşıyakalı…
Bu ne perhiz, ne lahana turşusu demeyin…
İşine geldiği gibi ne “Akhisarlıyım” diyor. Ne de “Foçalı…” Aslını inkâr da etmiyor ama “Karşıyakalıyım” diye haykırıyor…
Özü sözü bir…
İçi dışı da aynı…
En iyi arkadaşlarından birisi de, İzmir İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdür Vekili, Karşıyaka Nüfus Müdürü Ertuğrul Öcek… Onu da hasta denecek kadar Karşıyaka fanatiği yaptı. Spor dediğinizde onlar için akan sular duruyor ancak Ertuğrul Müdür gerçekten işinin ehli. Karşıyaka Nüfus Müdürlüğüne çağ atlatan müdür olarak tarihe geçmesi gereken başarılı bir bürokrat, örnek devlet adamı…
Onun çalışma disiplinine hayran olmamak elde değil…
Noyan gibi, o da dürüst, mert ve sözünün eri… Hem işi iyi biliyor, hem de vatandaşa en iyi hizmeti veriyor. Ertuğrul müdür göreve geldiğinden bu yana nüfus müdürlüğünde kuyruklar kalktı. Vatandaş güler yüzle hizmet almaya başladı. Kurumun çehresi değişti…
Üstelik sporu da çok seviyor.
Fırsat buldukça mesai arkadaşlarıyla halı sahada futbol oynuyor ve düzenlenen kurumlar arası spor turnuvalarına katılıyor. Sadece futbol değil, hangisi olursa olsun “Spor her zaman insanı sağlıklı tutar, arkadaşlık duygularını pekiştirir” diyerek sporu teşvik ediyor…
Tebrikler…
Bir tebrik de Karşıyaka İlçe Tarım ve Orman Müdürü Bülent Üngür’e iletmek istiyorum. O da sporu seven ve gerçekten Karşıyaka sevdalısı olan Karşıyaka İlçe Tarım ve Orman Müdürü Bülent Üngür, Alaybey Selçuk Yaşar mezunu…
Genç, dinamik, karizmatik ve çalışkan…
İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne geldiğinden bu yana halkla bütünleşmenin yanı sıra sıfır toleranslı gıda denetimleriyle büyük takdir topladı.
Sadece gıda denetimleri mi?
İlçedeki tarım, hayvancılık ve su ürünleri ile ilgili her türlü tarımsal konuda başarılı çalışmalarına şahit oluyoruz. İlçedeki bitki ve hayvan sağlığını korumak, hastalık ve zararlılarla mücadele onların görevlerinden birisi. Ayrıca toprak analiz sonuçlarına dayalı gübre kullanımını sağlamak için eğitim çalışmaları yapıyor.
Görevleri içinde; her türlü hayvan ıslah faaliyetini yürütmek, bakanlık tarafından uygulamaya konulan kayıt sistemlerine veri girişlerini yapmak ve veri kaydına dayalı destekleme işlemlerini uygulamak, kayıt sistemleri veri giriş işlemleri ve sistemlere bağlı destekleme uygulamalarını il müdürlüğü ile koordineli olarak yürütmek başlıklarını sayabiliriz.
Bir başka özelliği de halkla bütünleşmenin yanı sıra diğer idari amirlerle de neredeyse kardeş gibi… Her biriyle omuz omuza devleti için çalışıyor… Destek veriyor.
Özel yaşamında da, Karşıyaka Spor Kulübü’nün hiçbir maçını kaçırmayan, fanatik bir taraftarı ama makamımda tamamen tarafsız. Kim gelirse gelsin, hizmetin kalitesi eşit…
Karşıyaka’nın büyük şansı bu tip bürokratlar…
Yazıyı bitirirken ABD’li yazar ve şair Ella Wheeler Wilcox’un sözü aklıma geldi.
“Bir gemi doğuya gider, biri batıya… Esen aynı rüzgârla; hangi yöne gidebileceğini belirleyen rüzgâr değil, yelkendir...”
İlçelerde kaymakamın görevi kendisine bağlı bulunan kurum müdür veya amirlerinin aynı yönde hareket etmesi ve gemiyi karaya oturtmadan hedefe ulaştırması diye düşünüyorum. Bu nedenle de Karşıyaka Kaymakamı Özkan Demir’in Karşıyakalı bürokratların başarısındaki katkısı asla inkâr edilemez… Örnek olmak, örnek alınmak önemli diye de düşünmeden geçemiyorum…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!