Aradan birkaç gün geçti, geçmedi…
Sürekli “Haklısın” denmesi bende artık rahatsızlık yaratmaya başladı. Yine haklı olduğumuzu telefon açanlar söyledi… Neymiş; bizim yazdıklarımız aynen doğru çıkmış… Bazı başkanlık hayali kuranlar arkasına bir bakmışlar ki; darmadağın olmuşlar…
Nasıl “Nasrettin Hoca’nın Fil Hikâyesi”nde yazmıştım ya! Aynen öyle…
Şimdi bana demesinler; ““Falcı mısın?..”
Cevabım; Ne falcısı. Hiç inanmam olur. Sonra da eklerim: Siz, 6. His nedir bilir misiniz?
6. His; en basit tanımla, kişinin olacak olayları tamamen doğal bir güdü ile önceden bilmesidir.
Elbette yıllardır aynı ciddiyetle, aynı işi yaparak, gerçekleri yazan, bir de tamamen araştırmaya yönelik gazeteciyseniz, falcı olmanıza gerek bile kalmaz… İşte o zaman da; rüzgârın estiği yöne göre, ne olacağını kestirmeniz zor değildir.
“El, eli yıkar. İki el birleşir, yüzü yıkar” diye bir Ata Sözümüz var. O elleri tanıdığın zaman da işin daha da kolaylaşır…
Arayıp da, bu sefer başaracaklarını söylediklerine her zamanki klasik cevabımı verdim: Maratonun sonuna bakarım. İlk metrelerde rakiplerine uzak ara atmışsın neye yarar? İpi ilk göğüsleyen kazanır…
Bakın, Hindistanlı Müslüman düşünür ve şair Muhammed İkbal “Harekette birlik olmazsa, fikirdeki birlik faydasızdır” der.
Bu nedenle harekete geçildiği an gerçek birlik olmaması, fikirlerin çok kısa zamanda çatışmasıyla birliktelik ilk fırsat da dağınıklığı getirdi…
Yalan mı?
Bunu bilmeyen kalmadı gibi… Hepimiz çocuk olduk. Deniz kenarında kumdan kale yaptık. İlk dalgada yıkılmadı mı?.. Siz bırakın kumdan kalelerle oynamayı da, temelinizi sağlam atın!..
Aslında bu genel bir konu. Birlik, beraberlik… Fikirlerin uyuşması, toplumda bir yere varılabilmesi için ortak hareket edilmesi… Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Büyük işler, önemli atılımlar; ancak birlikte çalışma ile elde edebiliriz” sözü bir kulağımızdan girip diğerinden çıkmamalı. Her zaman kulaklara küpe olmalı.
Önümüzde amatörlerin seçim dönemi var. Korona Virüs belası nedeniyle genel kurullar da ertelendi. Bu ertelemeler, yeni yeni oluşumların ortaya çıkmasına da vesile oldu. Bunların en önemlisi, amatör spor kulüplerini (Aslında tamamen futbol kulüpleri) bir araya toplayan amatör spor kulüpleri federasyonu seçimi.
Son yıllarda başkanlık koltuğunda oturan aynı zamanda da Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Başkan Yardımcısı olan Kadri Yatkın’a karşı bir hareketlenme başladı.
Dile kolay 29 yıldır İASFK’nın (İzmir Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu) yönetiminde bulunan Kadri Yatkın burada bir efsane oldu. 1991 yılında girdiği İASFK’ya önce Yönetim Kurulu üyeliği, sonra genel sekreter olarak hizmet verdi. 2001 yılında da aday olarak seçildikten sonra başkan koltuğuna oturdu.
Lise mezunu Yatkın, gençliğinde Umurbey Altınok’ta futbol oynadı. 1973 yılında İzmir PTT’de göreve başlayınca bu kurumun spor kulübünde yöneticilik yaptı. Kurumun Telekom’a dönüşmesiyle kulübün adı da değişti ve Yatkın B Antrenör Belgesini alması sonucunda futbol antrenörü olarak takımı çalıştırdı.
29 yıllık İASKF macerasının devam edip etmeyeceği, 32. Yıla taşıyıp taşımayacağını henüz açıklamayan 19 yıllık başkan Kadri Yatkın’a en ciddi rakip son genel kurulda çıkmış ve çekişmeli geçen seçimi az farkla da olsa Kadri Yatkın kazanmıştı.
Şimdilerde yine bir hareketlenme var.
İlk etapta Bornova amatör futbol kulüpleri “İktidardan koltuğu nasıl alırız?” hesabına girerek, Bornova Kulüpler Birliği Başkanlığından istifa ederek adaylığını açıklayan Murat Keser’in etrafında birleşti…
Birleşti diyorum. Çünkü gelen ilk haberler böyleydi. Toplantılar da bunu bir nebze olsun kanıtlıyordu. Sokağa çıkma kısıtlaması dönemlerinde gelen bu haberlerden sonra kısıtlamanın kalkması ve sokağın serbest olmasıyla birlikte haberler de değişti… Kopmaların başladığı kulislerde yayıldı. “Güneş Balçıkla sıvanmaz” atasözü doğruluğunu kanıtladı ve Bornova bir anda patladı!
İzmir’de en fazla amatör futbol kulübün yer aldığı ilçe olan Bornova’da bir yanlış takımların ilçe hâkimiyetinde değil, mahalle bazında güç olmalarıydı. Bu göz ardı edildi. Çamdibi, Mersinli, Yeşilova, Manavkuyu ayrı ayrı sayılmalıydı…
Güç dengeleri bozulunca “Birlikte hareket ediyoruz” diyenler aynen II. Abdülhamid’in “Birlik ve beraberlikte kuvvet, ayrılıkta, sıkıntı ve felaket vardır” sözünü kanıtladı…
Sıkıntı başladı. Bunun ardından felaket gelir mi? İşte onu gösterecek olan sandık!..
Murat Keser’in ekibinden, Bornova Kulüpler Birliğinde halef-selef olan Hakan Beşyıldız koptu ve başkan adaylığını açıkladı. Hakan Beşyıldız ile birlikte çalışma yapan Efkan Muhtar nabız yoklamaya başladı ve başkan adaylığı çalışmalarını hızlandırdı…
Şimdilik iktidarı bir kıyıda tutuyoruz. Muhalefette 3 aday ortalarda çalışıyor. Karabağlar da nabız yoklamaya devam ediyor. Onlarda da Karabağlar Belediye Meclis üyesi, İzmirspor Yönetiminin güçlü ismi Nedim Topaloğlu gündemde olan birisi.
Şimdi dönelim Nasrettin Hoca ve Fillerine…
Doğru mu tespitim?..
“Ceketimizi koysak bile kazanırız” denen pek çok yer olabilir ama burası böyle değil…
Elbette demokrasilerde seçme ve seçilme hakkı sonuna kadar kullanılmalı. Yalnız şunu ifade etmeliyim ki; İzmir’de amatörlere en iyi hizmeti vermek, amatör spor kulüpleri de en iyi hizmeti almak istiyor. Bu onların en doğal hakkı. Çünkü bu birliği onlar kurdu. Yaşatıyorlar. Kulüplerin var olması, ayakta kalması, yaşaması gerekiyor ki, birlikte yaşasın… Kulüpler yok olur giderse federasyon mu kalır?
İASKF ve bunun gibi kuruluşları amatör spor kulüplerin verdiği paralar ayakta tutuyor. Demek ki, amatör spor kulüpleri parasının hakkını sonuna kadar aramalı!
Bence formül: Tek güçlü aday etrafında birleşilmeli… Tek listeyle seçime gidilerek ülke futboluna örnek olunmalı.
Fazla uzatmadan Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal’in şu sözünü hatırlatmak istiyorum: “Birlik ve beraberlik, ölümden başka her şeyi yener.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!