Bizim telefonumuzun çalmadığı an yok. Hani cevap vermek istemeyenlerin bir zamanlar modasıydı; “Tüneldeyim… Şimdi tünele giriyorum çekmiyor…” sözü. İnanın bizim Sabuncubeli Tünelinde de, Kaz Dağlarındaki Troya ve Assos Tünellerinde de çalıyor ve çekiyor…
Yine bir telefon…
Kim olursa olsun, kayıtlı kayıtsız “Bilinmeyen Numara” haricinde açarım. Hele hele bu sevdiğin birisinden geliyorsa, hiç bekletmem…
Arayan Birtan Taşkınlar…
Helen Keller’in güzel bir sözüdür "Hayattaki en güzel şeyler gözle görülmez veya dokunulmaz. Onları kalpte hissetmek gerekir."
Birtan böyle bir arkadaşımız… Dostlarını kalbinde hisseder.
Birlikte büyüdüğümüz, basketbol ve futbol oynadığımız, babasının dükkânında yan yana bulaşık yıkadığımız Birtan, şimdi Türkiye’ye “Akhisar Köftesi”ni tanıtan, sevdiren ve Ramiz Köfte’yi marka yapan kardeşlerden birisi...
Bakmayın köfteci olduğuna…
Hukuk adamı. Avukat. Futbolu bıraktıktan sonra uzun yıllar TFF’de en üst düzeyde gözlemcilik ve temsilcilik görevinde bulundu. Başarıyla mesleğini yaparken, ağabeyleri rahmetli Av. Birol, Bircan ve kardeşi Bülent ile birlikte de “Ramiz Köfte”yı dünyaya tanıttı…
İşine aşkıyla bağlı olması bir yana, sporun her branşını iyi bildiği gibi, özellikle futbol ve basketbolun ayaklı kütüphanesi…
Telefonda her zamanki nezaketiyle hal hatır sorduktan sonra, “Akhisar’da, bizim orada toplanıyoruz. Seni de bekliyoruz” dedi.
Davet, Akhisar’dan, üstelik Birtan’dan gelince gitmemek mümkün mü?
Akhisar’da mahallede başlayan, İzmir’de devam eden “ağabey-kardeş” ilişkisinin en iyi örneğini verdiğimiz Behiç Basatuğrul ile sözleştik. Eşi Fatoş ve eşim Nergiz ile arabaya atladığımız gibi ver elini Akhisar…
Masada kimler yok ki… Akhisar’ın “Şampiyonlar Ligi Takımı” misali…
Akhisar’ın nabzını tutan, her haberi anında okuyucusuna en iyi şekilde ileten ve benim de ismi her an heyecan yaratan (Akhisar Haber Gazetesi’nde gazetecilik yaşamıma başladığımdan) Kenan Molla’nın sahibi olduğu akhisarhaber.com’da çıkan haberin altında yer alan Akigo rumuzlu okuyucunun yorumunda olduğu gibi; 60-85 yaş aralığındaki eski futbolculardan kur takımı inanın şu anki Akhisarspor’u farklı yener…
Akhisar’da, Gençlikspor, Güneşspor, Doğanspor, Doğan 6 Eylül, Kayalıoğluspor, Akhisarspor ve bazı gayri federe takımlarda futbol oynayan eski ünlü futbolcuları bir araya toplayan Akhisar’ın yetiştirdiği güzide insanlardan, her zaman Akhisar sporuna ve Akhisarspor Kulübü’ne büyük katkılar sağlayan futbol ve spor aşığı Köfteci Ramiz yönetim kurulu Başkanı Bircan Taşkınlar, Yönetim kurulu üyeleri Av. Birtan Taşkınlar ve Bülent Taşkınlar’a sonsuz teşekkürler…
Köfte yemeğe çağırdılar… Masada bir tek kuş sütü eksik!..
Elbette Akhisar’da köftenin tadı bir başka…
Bakmayın siz (eğer izlediyseniz) mastercheff deki köfteler yarışında yapılan Akhisar Köfteye. Gerçeğiyle ilgisi bile yok… Birtan bunu çok güzel özetledi. “Onların yaptığı yassı köfteyi her anne evde yapıyor…”
Yıllardır birbirini görmeyenlerin kucaklaştığı, eski günleri yeniden yaşadığı yemekte bir sürprizi de Akhisar Spor Adamları Derneği Başkanı İbrahim Macana yaparak, Akhisar Spor Müzesi’ndeki o dönemin tarihi fotoğraflarını Ramiz’in Merkez Tesisinde sergilemesi oldu… Konuklar, kendi fotoğraflarını görünce o anları yeniden yaşandı…
Birtan Taşkınlar, önerinin Akhisarspor eski yöneticilerinden Süleyman Şakrak’tan geldiğini belirtirken, Köfteci Ramiz yönetim kurulu başkanı Bircan Taşkınlar, kardeşleri Birtan ve Bülent ile birlikte eski futbolcularla tek tek ilgilendi. Mazeret bildiren, Turgay Meto, Pingacı Suat (Akyol), Bacak Halil (Halil Ermaya), Sarı Yılmaz (Yılmaz Poçal), Yılmaz Hoca (Yılmaz Hızal), Hüseyin Çeçendiken ve Ceyhun Tanyeri, Süleyman Özkaraman katılamadı ama gelemeyenlerle birlikte hepsinin bol bol kulakları çınlatıldı…
Bazıları da “geliyorum” dedi ancak son anda çıkan aksiliklerden katılamadıklarını bildirdi. Aynen Sadullah Kirazaldı (Zoğo), Kaleci Enver Yolver gibi…
Akhisar’ın popüler ismi, iyiliklerin adamı İlhan Poyraz, Nostalji futbol ve spor resimlerini bir araya getiren İbrahim Macana, Akhisarspor’un duayen yöneticilerinden Adem Korkmaz ve Akhisar futbolunun asil yöneticilerinden Süleyman Şakrak’ın da katıldığı yemekte, konuklara son iki kitabımı hediye ederek, dönemlerinde öğrettikleri her bir şeyin, zaman dilimi içinde bana çok büyük katkıların yarattığını kanıtlamış olarak, kitaplarımı (Fair Play Kervanı ile Mutluluk Üçgeni) da onlara teşekkürüm olarak ilettim…
İnsan, kendinden başkasını örnek almadıkça ilerleyemez. Ben mutlaka büyüklerimi, yaşıtlarımı, küçüklerimi örnek almışım ki; büyük şehirde küçük de olsa imzamı atmışım…
Meslektaşlarım, Akhisar’ın duayen gazetecileri Haldun Akyüz ile Kenan Molla ile biz hasret giderdik, onlar da sihirli objektifleriyle tarihi günü belgelediler…
“Yemek bahane, dostluk şahane” sözünü kanıtlarcasına geçen birkaç saat bir ömür gibiydi… Yılların yaşanmışlıklarını o dakikalara nasıl sığdırdık, anlatılamaz…
83 yaşındaki Kazım Akok’un siz gençliğinde görecektiniz… Ya kaptan Armağan Öziş’i?.. Tutabilene aşk olsun… Faik Kacaöğüt orta sahada, hani şimdi çakma “10 Numara”lar var ya, yanına yaklaşamazlardı…
Turan Poyraz, Kadir Durmuş (Küçük Kadir), Mustafa Gezgin (Kıti), Birtan Taşkınlar adam mı geçirirdi… Bekçi, polis değil sanki radar gibiydiler… Ne sağdan geçebilirdin, ne de solundan… Hamle yapanı anında yakalarlardı…
Arap Ali (Özcan), Emin Macana, Memiş Büyük, Nurullah Zağlı, Tufan Akyıldız ayarında şimdi kaç futbolcu var acaba?
Kelle İlhami (Sevgi) gibi futbolcuyu arada bulasın… Ya Behiç Basatuğrul… Gol Krallığını elde ettiğinde attığı golleri izleyecek veya kalecilere soracaksınız… Hiçbir kaleci karşısında onu görmek istemezdi…
Öyle değil mi, Bülent Alacaoğlu?..
Bülent yakışıklı, karizmatik ve iyi bir kaleciydi… Şimdi olsa, koy gözü kapalı Süper Lig takımına ver Milli Takım formasını geçsin kalesine…
Bugünkü ekipten “Kaç kişi Milli Takımlarda oynardı?” diye düşünüyorum da… Cevabını bulamıyor, inanın içimden “Hepsi” demek geliyor…
Vefanın olduğu her yerde güzellikler peşinden gelir. İşte Ramiz’deki bu buluşmalar Akhisar’daki eski futbolcuların ve yöneticilerin dayanışması… Birbiriyle o dönemde nasıl “Birlik ve beraberlik” içinde olduklarının ve “Arkadaşlık ruhu”nun en güzel kanıtı.
Yıllar geçse de şu satırları asla unutmayan o kadar çok insan var ki:
“Ben yıllarımı kaybettim anılarımı değil.
Ben mutluluğu terk ettim. Acıları değil.
Ben sevgimi yitirdim. Nefretimi değil.
Ben yaşamayı unuttum. Seni değil.”
Akhisar’da o günleri yaşayanlar, asla birbirini unutmaz… Ramiz’deki buluşma bunun en güzel göstergesiydi. Birkaç saat için, onca çekilen yola bile değerdi. Değdi de…
Dostluk illa yan yana ve diz dize olmak değildir. Gerçek dostluk can cana, kalp kalbe olmaktır. Bunu yaşayıp, yaşatabildiğin an senden mutlusunu bulamazsın…
Aynen Akhisar’daki Ramiz buluşmasında olduğu gibi…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!