Hamdi Türkmen’i kaybettiğimizi, kalplerimize gömdüğümüzü biliyorsunuz.
O, İzmir’in yetiştirdiği en iyi gazetecilerden birisiydi.
Gazeteciliğine laf söyletmem… Araştırır, bulur, konuşur, konuşturur ve belgeleriyle yazardı…
İnsanlığı mükemmeldi… Bazen hemen öfkelenir ama çok kısa sürede gönlünüzü almasını bilirdi…
O, İzmir’in güzide kulübü, futbolumuzun göz bebeklerinden Göztepe’de başkanlık yapan ender gazetecilerden birisiydi…
Hem gazete yönetiminde, hem de kulüp başkanlığında “dört dörtlük” başarıya imza atarken, hep güzel anılar bıraktı…
Hamdi Türkmen ile yollarımız ilk kez Yeni Asır Gazetesi’nin İzmir İtfaiyesinin yanındaki binasında kesişti. Ben profesyonel gazeteciliğe başladığım üniversite öğrencisi olarak İzmir’e geldiğin ilk yılda spor servisinde işe başlayıp, kısa süre sonra dönemin genel yayın müdürü Cemil Devrim’in isteğiyle tüm gazete yazılarını (resmi ve küçük ilanlar dâhil) okuyan, hataları bulup düzelten servis olan Türkçe adıyla “düzeltme servisi”ne, 2-3 ay sonra yeniden spor servisine alındığım dönemlerde tanıdığım ilk belediye muhabiriydi…
Yeni Asır’ın aynı caddedeki yeni binasına taşındıktan bir yıl sonra ben Hürriyet’e transfer oldum… 15 yıl sonra Yeni Asır’a dönüşümde yine Hamdi Türkmen ile çalışma onuruna eriştim. Bu kez o yazı işleri müdürü ben spor müdürüydüm…
Hep destek oldu…
3 yıllık Anadolu Ajansı çalışmanın ardından emekliye ayrıldıktan sonra 3. Kez buluştuk, Hamdi Türkmen ile… Bu kez Sirgeli Kavşağı’ndaki Sabah Gazetesi’nde…
Egeli Sabah’a spor köşe yazısı yazmamı istedi.
Hiç unutmuyorum… Egeli Sabah’ın Spor müdürü, kardeşim gibi sevdiğim, İzmir’in sayfa, çizgi ve kalem ustası, gerçek gazetecilerden Nuri İmre’ye dönerek, “Spora yazar arıyordun. İşte Avni Erboy geldi. Maç yazar, köşe yazar, hepinizin ustası” diye de bombayı patlattı!
O gün Egeli Sabah maceramız başladı…
Aylar gelip geçiyor…
Bir gün yine gazeteye gittiğimde sporda Nuri İmre’nin odasında oturup laflıyoruz ki; Hamdi Türkmen geldi.
Beni görünce “Şu işe bak. Nuri’ye seni bulmasını isteyecektim. Gökte ararken, burada buldum” dedi. Sonra da ekledi:
“Dinç Bilgin Göztepe maçlarından senin yorum yazmanı istiyor. Bu hafta biletini alsınlar, otelde yer ayırsınlar Gaziantep’e gidiyorsun…”
Yeni Asır’ın eski binasında başlayan, yıllarca devam eden dostluğumuzda en son sohbetimiz, İZVAK’ın Havagazı Fabrikası’ndaki genel kurulunda oldu…
Yanıma gelip “Görüşemiyoruz. Okuyorum, güzel işler yapıyorsun. Harikasın… Sen nasılsın. Hanım nasıl, çocuklar, torunlar iyi değil mi?” dedi ve etrafımıza toplanan dostlarla 10-15 dakikalık sohbetimiz ne yazık ki; son görüşmemiz olmuş!.. İyi ki o gün İZVAK Genel Kuruluna gitmişim… Hamdi’yi görmüşüm, konuşmuşum…
Sabahın köründe vefat haberini alınca yıkıldım!..
Ne yazık ki; çok arzulamama, son görevimi yapma isteğime karşın; cenazesine geçerli sebeplerimden dolayı katılamadım… Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun. Harika bir insan, güzel bir arkadaş, gerçek gazeteci, iyi yönetici ve Göztepe sevdalısı Hamdi Türkmen seni asla unutmayacağım…
İzmir Basını ve sevenleri onu çok arayacak!
Herkese iş, köşe, sayfa, gelecek verdi…
Çabuk kızar, hemen neşelenir ve gönlünü alırdı… Bizler o zaman “Şekeri yükseldi” derdik!.. Hiçbir zaman art niyetli olmadı, kimsenin kuyusunu kazmadı… Yükselmek isteyenin ayağından çekmedi, aksine omuzuna alarak yükselmesini sağladı… İş, aş, makam, unvan verdi…
Nur içinde yat müdürüm… Mekânın cennet olsun…
İnşallah bu sezon Göztepe eski başkanları Hamdi Türkmen’i düşünerek oynar ve Hamdi Türkmen’in her zaman “gerçek yerimiz” dediği Süper Lige yeniden yükselir… Göztepeli futbolcu kardeşlerim; Hamdi başkanınız için bunu başarın!..
Süper Lig başladı…
Fenerbahçe, ilk ve son devrenin uzatmalarında beraberliği bularak adeta daha ligin başında “idam sehpası” kurulmasını önledi!
TV’den izlediğim kadarıyla ligin yeni takımı Ümraniyespor sanki Avrupa Kupalarında başarı arayan, ligde şampiyonluk kovalayan, yılların süper lig ekibi gibi tıkır tıkır oynadı… Devamı gelir mi? Ama gelirse çok can yakar, futbolseverlere keyif verirken oldukça taraftar da toplar…
Fenerbahçe mi?
Eski tas, eski hamam!.. İnşallah ilerleyen haftalarda “Özlenen ve beklenen” Fenerbahçe’ye dönerler… Yoksa yanarım, yanarım Ali Koç’a yanarım!
TV ve lig gelirleri ve sponsorlar artık Süper Ligde dengeleri eşitleme aşamasına geldi. Parasını akıllı kullanan ve araştırarak menajerlerin “bunu da al” isteklerini elinin tersiyle iten kulüpler başarıyı yakalamaya başladı. Her geçen yıl dengelerin daha da değiştiği Süper Ligde bakalım Fenerbahçe’nin ağırlığı Ali Koç kadar olabilecek mi?
Galatasaray’da ne var ne yok? Anlayamadık!
Beşiktaş’a zaman mı gerekli?..
Trabzonspor bıraktığı yerden devam ediyor.
Mesut Özil’i de kadrosuna alan, değerlendirip değerlendiremeyeceği soru işareti olan Başakşehir güzel bir giriş yaparak rakiplerine göz dağı mı verdi, yoksa Kasımpaşa mı hafif geldi?..
Sorular, sorular…
Bunların hepsinin cevabı ligin son haftasında… Maraton uzun, bu köprünün altından daha çok sular akar…
Siz yazıyı okurken Altay bir alt ligdeki ilk maçını oynamış olacak…
Bu yıl “yeniden doğuş” olabilir mi? Bilemiyorum.
Göztepe hamlelerini satranç oyununda olduğu gibi yaptı. Bakalım şah mı, mat mı?
Altınordu’da yeni teknik heyet zor bir sınav verecek, oldukça da terleyecek.
Tüm takımlarımızı izleyip göreceğiz…
Ak ve kara 90 dakikaların sonucuna bağlı!..
Son yıllarda amatör futbolun içindeyim. Buradaki mücadele öncelikle parayı nasıl bulacağıza dayanıyor. Parayı bulan hamle yapıyor. Bulamayan bocalayıp duruyor. İzmir Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin vereceği rakamlar için adeta toto oynuyor… O rakamlar ise, günümüzde oldukça komik!
Yıllardır yazıyorum. Belediyelerin amatör spor kulüplerine yapacağı yasal yardım futbol takımlarına bakarak yapılmamalı…
Bunu hiçbir belediye başkanına anlatamadık!
Belediyedeki bürokrat da işin kolayını bulmuş, arıyor ASKF’yı. Alıyor futbol takımlarının listesini veriyor ona göre parayı…
Hint Atasözünü bazı arkadaşlar için kullanabiliriz: “Başkalarından üstün olmanız önemli değildir, önemli olan dünkü halinizden üstün olmanızdır. “
Alan memnun, satan memnun misali ama amatör spora yatırım yapan, İzmir’in, ilçesinin adını duyuran Türkiye Şampiyonlukları kazanan, milli takımlara oyuncu yetiştiren, rekorlar kıranlar avuçlarını yalasın!
Vay be…
Sonra da diyorlar; sporda bizim gençliğimiz neden yok da, devşirmeler her yerde cirit atıyor!
Bu düzen böyle devam ederse; daha çok devşirme yapar, yabancıları ülkemizde rüyalarında bile göremeyeceği hayatı yaşatır, Türk gençliğini de spordan soğutarak iş aramak için İş ve İşçi Bulma Kurumunun önündeki kuyruğa sokarız!..
Romalı şair Juvenalis’in şu sözünü unutmayın: “Birçok kişinin değeri, yontulmamış elmaslar gibi içinde saklıdır.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!