Paris Olimpiyatları’ndan sonra, Şampiyonlar Ligi umudumuz olan Fener’i de söndürdük, bir anda lige döndük…
Elbette Fenerbahçe Avrupa’nın bir alt kupasında macerasına devam edecek… Sırada Galatasaray’ın Avrupa Şampiyonlar Ligi, Beşiktaş’ın UEFA Avrupa Ligi serüveni var.
Ümitli miyiz?
Başakşehir UEFA Konferans Liginde iki maçı da kazandı play off turuna kaldı. Trabzonspor kendi evinde ve yabancı sahada yenildi, Avrupa Ligine veda ederek Konferans Liginde teselliyi bakalım nasıl bulacak?
Futbol heyecanı bu ülkede hiçbir zaman bitmez… En üst ligde de olsan, en alt kümede de oynasan sevenlerin, özellikle de fanatik taraftarların seni yalnız bırakmaz…
İnsan yeter ki sevsin…
Sevmek kadar sevdirmenin de çeşitli yolları bulunur…
Torunum Can’ın Sarp Harabelerinde; “Of be dede, yamuk yumuk taşlar için mi beni buraya getirdin?” söylemine nasıl bir cevap verirsiniz?
Ona o an cevabımı verdiğimde sessizce dinledi… Akıllı çocuk mutlaka bir yerine not etti.
Okulda öğretmezsen, götürüp sevdirmezsen, kitaplarını okutamazsan nereden bilecekler geçmişini?..
İnatla, ısrarla gezdirmeye devam… Yaşam sadece internetin bulunduğu yerlerde sosyal medyada dolaşmaktan, bilgisayarda oyun oynamaktan ibaret değil…
Oryantiring yaptı, çalışınca şampiyon oldu…
Sevdiği sporu yapmasını yeğledik. Yüzüyor…
Hedef koyduk, takdir getirdi…
Kitap verdik, okudu…
Kültürümüzü anlattık, can kulağı ile dinledi…
Harika bir kulağı var ki, küçücük yaşta bateride zor parçaları çalmasını becerdi…
Gezdirdik. Ofladı, pufladı ama sonunda incelemesini öğrendi… Bol bol fotoğraf çekti…
Doğru beslenme konusunda ısrar ediyor ve yöresel lezzetleri de tattırırken, tarihi sporlarımızdan da söz etmeden geçmiyoruz…
Okçuluk, cirit atma, atlı cirit, yağlı güreşler…
Eskiden sokaklarda ayı oynatılırdı dediğimizde dalga geçtiğimizi zannedip gülüyor… Ya develeri, koçları güreştirdiklerimizi aktardığımızda, boğalarla insanlar karşı karşıya gelip dövüştüklerini söylediğimizde de hayret etti…
İnandığını zannetmiyorum ama belgeleyince şaşırdı…
Bizler de bazen şaşırmıyor muyuz?
Son dönemde en büyük şaşkınlığımız 2024 Paris Olimpiyatları…
Haydi, federasyon başkanları… Yönetimlerinin her kademesinde görev alanlar… Söz sırası sizde!
Türkiye Olimpiyat Komitesi’nden de ayrıntılı açıklama bekliyoruz; bu başarısızlığın veya aksini iddia edeceklerse de, altın olmayan 8 madalyanın başarısının altında yatan gerçek sebeplerini?..
Bu konuda; en zengin, en birikimli, en hazırlıklı, en güçlü, en üstteki, en kalabalık, bildiklerini zannedenlerin de yer aldığı en büyük oluşum…
Açıklama beklemek hakkımız… Ülke olarak bilmediklerimiz varsa da bilelim!
En ufak bir başarıya sahip olanların, attıklarında mangalda kül bırakmayanların, şimdi ne yapacaklarını öyle merak ediyoruz ki?..
Acaba düşünmeden de edemiyoruz: Körler, sağırlar birbirini ağırlar…
TV’de izledim. Bir federasyon başkanı başarıdan söz ediyor ve gelecek için ümit verdiklerini söylüyordu…
Yakında federasyonların seçimli genel kurulları var. Bu arkadaş herhalde yeniden aday olacak ki, anlaşılan söyledikleri bir yerlere ulaşsın diye çabalayıp duruyor…
Oysaki yeniden aday olmak bir yana, tüm federasyon başkanları olimpiyat dönüşünde “İstifa Mektubu”nu Gençlik ve Spor Bakanı’na sunmalıydı…
Onların sorunu… Bizden sadece küçük bir öneri. İster istifa mektubu verirler. Yüzleri kızarmazsa da, tebrik beklerler… Yeniden adaylıklarını koyarlar…
Sporumuzun kaderi iyi yönetilememekten öte, iyi yönetici bulamamak olsa gerek!
Zaten iyi yönetici olsa, iyi yönetilecek!
Neyse bu konu çok derin…
Derler ya; “Bir deli kuyuya taş attı bin akıllı çıkaramadı.” Şimdi biz de çıkarmak için uğraş vermeyelim…
Başarı için faktörler çok. Bir de sporcunun doğru beslenmesi de oldukça önemli.
Doğal yollardan alınan besinlerin sporculara yararlarını bilim adamları ve diyetisyenler üzerine basa basa söylüyorlar. Zaman zaman alınan ilaçlar, vitaminler sonucu ilk testlerden çıkan nedir hepimiz biliyoruz…
Hem doğru besleneceksin. Hem de doğal yollardan gıdanı alacaksın.
Bugünkü topraklarımızda bunları bulmak olası mı?
Bilemedim!
Spor yapanların vücuduna hiçbir faydası olmayan vitaminlerden çok, doğal yollara başvurmalarının daha yararlı olacağını söyleyenler son dönemlerde çoğaldı. Başarılı olan sporcuların söz ettiği, kullandığı çeşitli doğal gıdalar var.
Sizi bilemem ama uzun süredir kara mürverin yararını duyuyor, okuyorum. Spor hekimi arkadaşlarım da önermişti.
Neydi kara mürver?
Bilimsel adı Sambucus Nigra olan, genellikle ılıman ve su tropikal iklimlerde yetişen, Avrupa, Kuzey Amerika ve Kuzey Afrika'da uzun yıllardır sağlığa faydaları nedeniyle tüketilen bir çalı türünün parlak, yuvarlak, koyu mor meyveleridir. Kara mürver bitkisi; orman kenarları, dere yatakları ve nemli alanlarda bulunabilir. Yol ve su kenarlarında kendiliğinden yetişebilen arsız bir çalı bitkisi Türkiye'de özellikle Karadeniz bölgesi, kıyı Ege, Marmara ve Akdeniz bölgesinde daha fazla yaygındır. Kara mürver ağacı; nemli, verimli toprakları ve güneşli ile yarı gölgeli alanları tercih eder. Kara mürver; çeşitli sağlık sorunlarının giderilmesi için meyve suyu, şurup, pastil, tablet, toz ve çay formunda tüketilir. Avrupa’da yoğun olarak kullanılmasının yanı sıra ülkemizde eczanelerde satılan grip şurubu, market raflarında meşrubatının olduğunu da çeşitli yayınlarda okudum.
Amerika’da yaşayan fenomen doktor Mehmet Öz’ün yaptığı, “COVID 19’a iyi gelir” açıklamasından sonra gündeme oturan ve unutulmayan mürver çiçeğine, halk dilinde “kara mürver ve patlangıç” da deniyor.
Kara Mürveri Türkiye’de ilk defa uygulayanın bir Avrupalı bayan olduğunu biliyor musunuz?
Bu bayan Barbara Karabulut.
Barbara Hanım, Menderesli çiftçi Taner beyle evlenince, Seferihisar Sığacık’a yerleşmiş. Çiftçi Taner bey ile birlikte Seferihisar’da kara mürverleri dikmiş. Barbara Hanım hasat sonrası kara mürverin şurubunu yaparak, “Delicee” ismiyle de Sığacık Kale içindeki dükkânlarında satışa sunmuş… İlk kez tadına da o sevimli satış alanında, Taner beyin önerisiyle baktım. Çok hoşuma gittiği için de, hemen aldım…
Kaleiçi’ndeki “delicee-by barbara” da önce Taner bey anlattı, faydalarını… Okuduklarımdan fazlası vardı, söylemlerinde… Bir sonraki gidişimde Barbara hanımla da tanıştık. O da bazı sorularıma içtenlikle cevap verdi…
Anlattıklarına göre; Kara mürver bağışıklık sistemini harekete geçirip, grip belirtilerine iyi geliyor. Soğuk algınlığı etkilerini asgariye indiriyor. Kolesterolü düşürüp, kanser gelişmesi ihtimalini azaltıyor, kalp hastalıklarına yakalanma riskini düşürüyor.
Daha ne olsun…
Şimdi siz; kara mürverin sporla sporcuyla ne ilgisi var diyeceksiniz?
Sporcuların gazlı ve enerji içeceği yerine yemeklerde, serinlemek için mürver çiçeği şurubunu soda veya suyla tüketebilirler…
Hem yararlı, hem keyif verici, üstelik ferahlatıcı… Adeta içimi mest ediyor. Çocukların da kesinlikle seveceği lezzet…
Benden önermesi… Alması, içmesi sizden!..
Soda ile gerçekten harika…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!