"Ölüm!..."
Yaşayan canlıların sevmediği bir kelime!...
İtici ve bir o kadar da ürkütücü!...
Sevimsiz mi sevimsiz!.
Korkunun sembolü!.
Özellikle;
İnsanoğlunun, devamlı kaçtığı,
uzak durmak için çaba sarfettiği, gerçeğin ifade biçimi!...
Ama, eninde sonunda, yakalanmaktan kurtulamadığı olgu!...
Olgu diyorum!...Çünkü, hayatımızdaki ruhsal ve fiziksel,
kavuşmak zorunda olduğumuz, tek kelimelik anlatım!...
Evet!...
Yaşayanlar için, hayal ve yalan olmadığı kesin!.
Candan Erçetin'in bir parçasını hatırlatıyor!..
"Yalan, ölümden başkası yalan!..."
Hayatta olanlar için, bilinen,
fakat, nasıl olduğu tanımlanamayan,
o nedenle de, devamlı korku salan bir gerçek!..
.
Zaman zaman, tehdit unsuru olarak kullanılan,
caydırıcı güç ifadesi biçiminde, gündeme gelen,
iman, inanç ve ibadetin, en önemli desteği olarak tanıtılan,
sevimsiz şöhretin adı!...
İnsanoğlu için, "kefen" deyimiyle, sembolleştirilen,
gerçekleştiğinde ise, yaşayanlara ibret olarak gösterilen,
korkunun, değişmez anlatımı!...
Allah'ı sevdiklerini ve ona inandıklarını,
öldükten sonra, ilahi adaletin önüne çıkılacağını,
yaradan ile buluşulacağını söyleyenlerin bile,
yakın sevdiklerini kaybettiklerinde,
şiddetli üzüntüler yaşadıkları bir gerçek "Ölüm!.."
Peki;
Bütün bunlar bilindiğine göre,
"ölüm!..." neden bu kadar itici ve ürkütücü acaba?
diye düşündünüz mü hiç?...
Dünyaya gelmeden önce, toprağın herhangi bir yerinde,
vitamin ya da bir hücre biçiminde dururken,
sonrasında, bir vesile ile, yaşayan bir canlının,
bedenine ve "DNA!..."sına (genetik şifresine kavuşarak) girerek,
kan ve pıhtı oluşumu ile canlı bir varlık olduğumuzu biliyoruz!..
Yine de;
Zaman içerisinde, kendimizi idrak ettiğimizi,
sonuçta da, kısa veya uzun süre içerisinde,
çeşitli kader çizgisini yaşayıp, sonuçta, yeniden,
geldiğimiz yer olan, toprağa döneceğimizi,
çoğu zaman düşünemiyoruz?...
Oysa;
"Ölüm!..."ün, cazibeli yapısı da var!...
Sadece, ölmüş olanların bilebildiği,
tecrübe ettikleri, mucizevi bir yapı!...
Neden mi?..
Çünkü, artık, ölüm korkusu yok!...
Yalan yok!.
İftira etmek, ya da, iftiraya uğramak yok!...
Sahtekârlık yok!.
Şeytani düşünceler yok!.
Kazanmak ve sevinmek yok!.
Keyif almak, zevk ve sefa içerisinde yaşamak yok!..
Bencillik, aç gözlülük yok!...
Saltanat sürmek, mutlu yaşadığını anlamak yok!
Ama, kaybetmek ve üzülmek de yok!.
Acı çekmek, acıkmak, susamak,
nefes almak isteği yok!.
Kötülük yapabilmek, ya da,
kötülük yapanlara muhatap olmak yok!
Günah olarak ifade edilen davranışlar da yok!...
En önemlisi;
Günah işlemeye uygun,
her türlü zarar verebilecek özellikteki,
kan, organ, et ve kemik yapısının sınırları içerisinde,
mahkûm olmak ve yaşamak zorunda kalmak da yok!...
Bütün bu yazdıklarım;
Okuyucularıma, enteresan gelebilir!...
Hatta, uçuk gelebilir!..
Fakat;
İnsanoğlu'nun, yaşama başladığı,
milyonlarca yıl önceden beri,
hep ayni periyodik dönemlerden geçtiğini,
değişen hiç bir şey olmadığını da görürüz!.
Milyarlarca insan gücünün,
tek bir canlıya, bir nefes dahi,
verebilecek seviyede bulunmadığını,
düşünürsek, "ölüm!..."deki cazibenin,
bilmediğimiz gerçek yapısını ve gücünü,
belkide, daha iyi idrak edebiliriz!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!