Hukuk!..
Tarif etmek ve anlatmak o kadar zor ki!..
Bir muamma sanki!..
Öncelikle, İnsanları, daha sonra da, diğer canlıların ve doğanın haklarını, korumak üzerine, kurulmuş sistemin adı!....
Duy da inanma!..
Çünkü: Tarihten bu yana ve günümüze kadar, uygulandığı alanlara, kabus, kaos ve mutsuzluk tohumları ekiyor. Hakkın korunmasını sağlamak bir yana, haksızlıkları destekleyen sistem biçiminde, varlığını sürdürüyor!..
Bir başka ifade ile, kişilere ve topluma, mutsuzluk pompalıyor!..
Besin kaynağı ise, kendisinin yarattığı kabus, kaos ve mutsuzluk nedeniyle, suç işlemeyi teşvik, ettiği, alanlarda, meydana gelen zararlı fiillerden oluşuyor!..
Yani: Bir zincirin halkalarının, birbirini takip ettiği gibi!..
Önce, İlk halkada, hakkı koruyamadığı için, kişinin ve toplumun ruhsal yapısını bozuyor.
Ardından: Anlaşmazlıklara ve kavgalara kapı aralıyor. Sebep olduğu kaos ortamını yok etmek, meydana gelen hataları düzeltmek için ise, hak ve adaleti sağlamak adına, çözüm de üretemiyor...
İyi de: Ülkemizin kimliğini tarif ederken, ne diyoruz?
"Demokratik hukuk devleti" diyoruz...
Öyle değil mi?..
Peki: Madem öyle de, neden, insanlarımızın büyük bölümü, mutsuz yaşıyor?..
Neden, yoksulluk tırmanıyor?
Neden, şiddet ve diğer suç oranları, artarak devam ediyor?
Neden, insanlarımız, birbirleriyle anlaşamıyor?
Neden, kavgaların ve geçimsizliklerin, önü kesilemiyor?
Cevabı çok basit!..
Ülkemizdeki "HUKUK SİSTEMİ" zararlı yapıya, dönüştü de, ondan!..
Tarihte ve yakın zamanda, tanık olduğumuz, iki olayı örnek vereyim...
Birinci örnek: 1960 ihtilali sonrası, kurulan, Yassıada Mahkemesi, o günkü hukuk sisteminin, amir hükümleri gereği, 3 insanı idam ederek, katletmişti...
Hem de yok yere...
Yani: Varlık sebebi, öncelikle, insan hayatını ve hakkını, korumak olan "HUKUK", ilgili insanların yaşam haklarını, eziyet ederek, ellerinden almıştı...
Hem de, kılıf yaratıp, uydurulmak suretiyle. Bence, adına, "HUKUK CİNAYETİ!.." de denebilir. Ne yazık ki, cinayet işleyen o "HUKUK" u, suçlu sayarak, mahkum edebilecek, bir başka "HUKUK" yolu bulunamadı!..
Diğer bir deyişle, sözde, insan hak ve hürriyetlerini, yaşam güvenliğini sağlamakla görevli "HUKUK" sistemi, görevinin tam tersini yapmış oldu...
İkinci örnek: Geçen günlerde, TÜRKİYE'NİN Baro Başkanları, bir yürüyüş yapmak istediler. Nedeni, "HUKUKSUZLUĞA" itiraz...
Bakınız... Burada bile, kendi ağızlarıyla, "hukuksuzluğun" varlığını itiraf ediyorlar...
Ama, bu mücadeleleri, vatandaşların, fertlerin, hakkı ihlal edilenlerin korunmasına yönelik değil... Kendilerini ve mesleklerini korumaya yönelik.. Pek tabii ki, sonuçta birbirlerine düştüler. Ne de olsa, sonunda menfaat meselesi var...
Oysa: "Gelin.. Vatandaşların, masum ve mağdur insanların, yok yere ve sudan sebeplerle, cezaevlerinde çürüyen, haksızlığa uğrayanların, mücadelesi adına yürüyüş yapın" desek, tek bir tanesinin kılı bile kıpırdamaz. Neden?
Çünkü, o zaman, insanların sorunları çözülür. Çözülünce de, mutluluk artar... Mutluluk artınca da, anlaşmazlıklar ve suçlar ortadan kalkar...
Eeee...
Anlaşmazlıklar ve suçlar ortadan kalkınca, "hukukçular" nasıl para kazanacak?
Çıkarlarını, nasıl koruyacaklar?
İşte, bu denklemi, sağlıklı zemine, bir türlü oturtamadık...
Şimdi: Buradan, "HUKUK SİSTEMİ" nden para kazanan, menfaat temin eden, tüm "HUKUKÇU" lara, sesleniyorum. Eğer, gerçekten "HUKUK SİSTEMİ" nin amacına uygun ve idealist ölçülerde, görev yapmasını hedefliyorsanız, kendi cebinize girecek paradan ve menfaatiniz den önce, yıllardan beri, çalışma koşullarının ve haftalık izin haklarının verilmemesi nedeniyle, normal aile yaşamlarını sağlıklı yürütemediklerini söyleyen, feryat eden, "FIRINCILARI VE ÇALIŞANLARININ HAFTALIK İZİN HAKLARINI" hukuk alanında çözüme kavuşturun... Ben bile, bir tüketici olarak, bu hakkın verilmemesi nedeniyle, rahatsızlık duyuyorum...
Siz "HUKUK" çular ve tüketici vatandaş olarak bizler, ekmek yediğimiz yere, nankörlük etmemeliyiz. TBMM'nde Milletvekili sıfatıyla görev yapan kişilerin büyük bir bölümü, "Hukukçuluk" mesleğinden gelenlerden oluşuyor. Bu mağdur insanları (fırıncıları ve çalışanlarını) mutlu etmek, aile birliklerini ve huzurlarını, içtenlikle korumak istiyorsanız, haydi bakalım... İşte önünüzde bir fırsat... Halledin, şu "HUKUK" suzluğu. Kanıtlayın, "HUKUK"un, kanayan yaraya merhem olmak özelliğini... Hiç değilse, en azından, bu kerre, milyonlarca insanın mutluluğu için, bir adım atmış olursunuz!... Atın da, bizler de, HUKUK SİSTEMİ" artık, gerçekten çözüm üretiyor... Hak dağıtıyor.. Mağdurları koruyor... Amacına ve adına yakışır biçimde, faaliyetini sürdürüyor, diyelim... İnsanlık adına... NOKTA..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!