Karşıyakalı yazar Nadir Doğan'ın kitabı 2.baskıya hazırlanıyor

1993 yılında kameraman olarak girdiği TRT İzmir Bölge Müdürlüğü'nde uzun yıllar çeşitli yapımlarda kameraman ve görüntü yönetmeni olarak çalıştıktan sonra yapımcı olarak emekli olan Nadir Doğan, meslek hayatında edindiği bilgi birikiminin ardından anlatmaya ihtiyaç duyduğunu söyledi. Bu ihtiyaç doğrultusunda zaman içerisinde senaryolar yazmaya başladığını kaydeden Doğan, bu vesile ile yapımcılık ve yönetmenliğe yöneldiğini belirtti.

Yazarlık serüveninin başlangıcı ile ilgili bilgi veren Doğan, oğluna bir hediye verme isteğiyle yola çıktığını ‘Kuzeye yolculuğun’ oğlu Kuzey ile başladığını belirterek şunları kaydetti: “Mesleğimin verdiği avantajla ilk önce kafamda bir film senaryosu yazmak oluştu. Daha sonra bu film senaryolarını romana dönüştürmeye başladım, işin edebiyat kısmı daha ağır bastı. Edebiyata da yoğun bir ilgim var zaten; yaklaşık 4 bin kitaptan oluşan kişisel bir kütüphaneye sahibim. Televizyonculuktan gelen bilgi birikimim ve edebiyat ilgimle işin sinematografi kısmıyla edebi kısmını birleştirmiş oldum."

Eserlerinde hikayeyi okuyucunun zihninde canlandıracak anlatım tekniklerinden yararlandığını belirten Doğan şöyle devam etti: “Kuzeye Yolculuk, Togarma’nın Çocukları ve Altın Bozkırlar olmak üzere ilk üç kitap, 650 ile 1000 yılları arasında Hazar çevresindeki Türklerin yaşantısını anlatıyor. Yaşanmış olaylardan hareketle yazdığım bu eserlerde sinematografik bir anlatım tekniğiyle okuyucunun zihinde canlandıracak bir dil yakalamaya çalıştım. Bir okur olarak da baktığımda içime sinen kitaplar oldu. 2019 yılında Yunus Emre Enstitüsü tarafından bu romanları konuşmak üzere Bakü’ye davet edildim.” 
 
Son olarak polisiye-kurgu tarzıyla yayınladığı iki eserinin ardından üçüncüsünün hazırlığında olduğunu dile getiren Doğan, “Ardından polisiye-kurgu üzerinden ilerleyen iki tane daha roman kaleme aldım. Yine tarihle ilgiliydi konusu da Etrüskler, bu da oldukça ilginç bir konu. Yapılan tarihsel araştırmalar sonucunda Etrüksler’in Türk kökenli bir kavim olduğu ortaya çıkıyor. Bu tarihsel bilgiler üzerinden Curtus- Lupus serisini yazdım. Şimdi de üçüncüsü için çalışmalarım devam ediyor. sonrasında da başka bir dönemi alan kitaplar kaleme almayı düşünüyorum” dedi. 
 
Yazmanın insanı farklı alanlarda da gelişmeye yönelten bir özelliği olduğunu vurgulayan Doğan, “Rahmetli Uğur Mumcu’nun söylediği gibi ‘Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.’ Bu anlamda insan farklı alanlarda da kendini geliştirmek durumunda kalıyor. Bu da yaptığım işin en güzel artılarından biriydi” şeklinde konuştu. 
 
Son olarak yazarlık sürecine Karşıyaka’nın da olumlu katkılar sağladığını bildiren Doğan şu ifadeleri kullandı: “Bir yazar olarak şanslı bir ilçede oturduğumu düşünüyorum. Karşıyaka bu anlamda insana ilham veren, kültür ve sanata değer veren bir kent. İnsanlar ilgiyle yaklaşıyor, destek olmaya çalışıyor. Bazen yazmakta tıkansam da deniz kıyısında yürüdüğümde ufkum açılıyor. bu bile benim için büyük bir avantaj."
 
Son kitabım gerçekten büyük ilgi gördü aslında diğer kitaplarımın gördüğü ilgiden de memnunum ancak bu kitabım kısa sürede ikinci baskının hazırlıklarına başlandı. Bu tabi ki her yazar gibi beni de fazlasıyla mutlu etti. Kitaplarım kurgu olmakla beraber güncel konularında işlendiğini okurlarım görüyor ve kitaplarıma ilgi günden güne artıyor.