Yazar Gülşah Elikbank’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşinin konukları, gazeteci Barış Terkoğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi 25. ve 26. dönem Milletvekili, PM Üyesi Eren Erdem oldu. Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ve Karşıyaka Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Murat Serdar Koç’un da katıldığı söyleşiye, Karşıyakalılar yoğun ilgi gösterdi.
Siyasetten hayata, hayattan sanata, dünden bugüne birçok konunun konuşulduğu söyleşi, pandemi kuralları çerçevesinde önlemler alınarak gerçekleşti. Söyleşinin sonunda CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Serdar Koç katılımcılara çiçek ve sertifika takdim etti.
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay “Siz Karşıyakalı komşularımızı, hemşerilerimizi ve konuklarımızı selamlamak üzere huzurunuzdayım. Geçen hafta Ataol Behramoğlu ve Ali Mahir Başarır ile güzel bir sohbet olmuştu. Başlattığımız güzel bir geleneğin ikincisini bu hafta yapıyoruz. Açık havada, kimsenin kimseyi tehlikeye sokmadığı bir ortamda; sanat, ülke gündemi, belki de biraz siyaset konuşarak dertleşeceğiz. Biliyorsunuz Karşıyaka kültüre, sanata her zaman duyarlı. Uzun süredir devam eden pandemi şartları nedeniyle, bu tür etkinliklere aç kalmış bir kent. Yapabildiğimiz ölçüde, bu tür açık hava etkinlikleriyle ihtiyacı gidermek için çaba gösteriyoruz. Değerli Eren Erdem, her zaman partimizin güçlü seslerinden, duygularımızı düşüncelerimizi en iyi ifade eden siyasetçilerimizden birisi olmuştur. Bugün aramızda olması büyük onur, hoş geldiniz diyorum. Barış Terkoğlu, onu zannediyorum en iyi tanımlayan söz “günümüzün Uğur Mumcu’sudur”. Herkese saygılarımı sunuyorum, hepiniz hoş geldiniz.” dedi.
Söyleşide konuşan Gazeteci Barış Terkoğlu “Uğur Mumcu; gökyüzüne bakarsınız, en parlak yıldızlar vardır ya, bazen gözünüzü alır ışığı, o öyle bir ışık. Benimkisi sadece karınca emeği. Siyasi cinayetleri işleyenler, Eren’in ve benim başıma geldiği gibi insanları fikirlerinden ötürü hapsedenler, eziyet çektirenler, hep onların bize fiziksel bir zarar vermekte olduklarını düşünürüz, ama onlar aslında fikir saldırılarıdır. Uğur Mumcu’nun fikrini öldürmeye, ortadan kaldırmaya çalıştılar. Bugün Türk aydını ne borçlu Uğur Mumcu’ya? Ona güya eziyet çektirmek için, üniversite bitirdiği halde bir sakıncalı piyade olarak, Patnos’un dağına gönderip bir er olarak askerlik yaptırarak cezalandırabileceklerini sandılar. Uğur Mumcu ne dedi: “Ben yurtsever Türk ordusunda emekli olup sonra holding yöneticilerinde yer alan generallerden olmaktansa, Patnos’un dağlarında bir er olmayı tercih ederim” dedi. Bu bir duruştur. Uğur Mumcu olmak demek bir duruştur. Cam kırıklarının üzerine basarak ayağın kanadığı halde yürümeye devam etmektir. Türkiye’de hala özgür basın var. Hapse rağmen, öldürülmelere rağmen, mahkemelere, çilelere, kovulmalara rağmen, yine de vazgeçmeyen, yazan insanlar var. Ve bu durum Türkiye’de bir gelenek aslında. Ben bu geleneğin Türkiye’de olması yüzünden şanslı olduğumuzu düşünüyorum.” dedi.
Gülşah Elikbank’ın “Siyasete girmek için gençlere ne tavsiye edersiniz? Nasıl yol alsınlar?” sorusuna cevap veren CHP PM üyesi Eren Erdem; “Siyaset bir meslek değil. Kavramı zaten topluma hizmet etmek, fayda sağlamaktır. Ben kendi üzerimden örnek vereyim. Ben milletvekili olduğumda bir arabam vardı. Kirada oturan bir siyasetçiydim, kendime ait bir evim yoktu. 2 dönem kağıt üzerinde milletvekilliği yaptım. Milletvekilliğim bitti, hala kirada oturuyorum. Bir tek banka kredisiyle arabamı değiştirebildim ve kredisini de hala ödüyorum. Şimdi bir kere siyaset bir para kazanma alanı değil. Nasıl geçiniyorsun diyeceksiniz. Kitaplarım var, kitaplarımla geçiniyorum. Gelmek istediğim yer önemli. Siyaset, kişisel konfor alanı değildir. Kariyer planı üzerinden siyaseti tarif etmek doğru değildir. Siyasette öncelikli meselemiz memleket olmalıdır, vatandaş olmalıdır. Yapacağımız iş bir meslek erbabı hassasiyetinde yapılacak bir iş değildir. Öncelikle Türkiye’nin temel meselelerine hakim olmak gerekir. Gençlerin siyasete ilgisi varsa, bu ilgi onların Türkiye’nin meselelerine ilgi duymasını zorunlu kılar. Yani Türkiye’yi tanımak, anlamak, dolaşmak. Anlamak lazım vatandaşı. Çözüm perspektifleri geliştirmek lazım. Gerçekten bir şeyleri iyileştirmek için siyasetçi olmak lazım. Bizim bugün yaptığımız şey, bir sorun var onu çözmeye çalışıyoruz. Çözdüğümüzde ben şahsen kendi memleketimde Malatya Doğanşehir Karaterzi köyünün muhtarı olmak istiyorum. Huzurlu bir ülkede, sorunlar çözülmüş, çocuklarımızın geleceğini garantiye almışız, hukuk sistemi tıkır tıkır işliyor, vallahi kayısı toplamak istiyorum. Yani inanın yapacak bir şey kalmıyor zaten. Siyasetçi bu perspektifleri ile hareket eder. Normalleştik, daha sonra da ileriye taşımak, yani ilericilik burada çok önemlidir. Gençliğin, verici dinamikleri mutlaka zihin dünyasında ve terminolojisinde konumlandırması gerekiyor.” dedi.
Sanat havasını içinize çekerken, İzmir’in yaz akşamlarını hissedebileceğiniz bu söyleşilere yazar Gülşah Elikbank’ın sunumuyla konuk olarak 17 Haziran’da Prof. Dr. Uğur Batı ve Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cemali Dinçer katılacak.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!