Tanrıkulu: AVM yasası merhem olmayacak

Uzun yıllardan bu yana esnafın beklediği, ancak bu beklentilerin tam olarak karşılanmadığı, yetersiz ve lobi baskılarına maruz kalmış bir tasarıyı görüştüklerini öne süren Tanrıkulu; uzun zamandır piyasada artan bir durgunluğun olduğunu ve her iş kolunda nakit sıkıntısı yaşandığını söyledi. 
 

Görüşülen tasarının esnaf, sanatkârın durumuna çare olmayacağını ve  bu durumdan sadece  büyük alışveriş merkezlerinin karlı çıkacağını belirten MHP’li Tanrıkulu, şöyle konuştu:  “12 yıldır süren başarısız ekonomi politikaları nedeniyle 2002 yılından bugüne  ülkemizde ki esnaf sayısında neredeyse yarı yarıya bir azalma oldu ve 1,5 milyon civarında esnafımız kaldı.Esnafa devlet tarafından verilmesi öngörülen hizmetleri yerine getirecek örgütlenmeye ilk defa 57’nci Hükûmet döneminde gidilmiştir. Dönemin -mülga- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde “Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü” yasa ile14 Haziran 2000 tarihinde kurulmuştur. Yine 57’nci Hükûmet döneminde -mülga- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olarak Alışveriş Merkezleri (AVM) hakkında hazırladığımız tasarı; o dönem seçimlerin erkene alınması nedeniyle yasalaşma imkânı bulamamıştı. TBMM 23’üncü dönemde; 25 Mart 2008 tarihinde esnaf ve sanatkârımızın da desteğini almış ‘Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar İle Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifimizi’, 24’üncü dönemde de yenileyerek 5 Temmuz 2011 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunmuştuk. Teklifimiz o tarihlerde gündeme alınıp, desteklenseydi esnafımız 7 yıl önce nefes alabilecekti.”  
 

Hükümetin ekonomi politikalarını eleştirerek, esnafın mağdur olduğunu iddia eden Ahmet Kenan Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu istatistiklerine göre, 2005 ile 2014'ün ilk 6 ayı arasında toplam 1 milyon 220 binin üzerinde esnaf, konfederasyondan kaydını sildirmiş durumdadır. Bunların başında ise bakkallık, bayilik, lokantacılık, pazarcılık gibi esnaf grupları gelmektedir. Ayrıca maddî durumu iyi olmadığı için kaydını sildiremeyen binlerce esnafımız bulunmaktadır. Esnafımızın ekonomik durumunu gözler önüne seren bir başka gösterge ise protestolu senet sayısıdır. Türkiye genelinde 2014 yılının ilk 11 ayında protesto edilen senet sayısı daha şimdiden 918 bine ulaşmış, tutar olarak ise 7,4 milyar TL’yi aşmıştır. Bu noktada karşılıksız çek sayısı ve tutarındaki artış da dikkat çekmekte, bu bağlamda karşılıksız çek sayısının 2014 yılının ilk 11 ayında 586 bin 398’e yükseldiği, tutarının ise 17,3 milyar TL’ye çıktığı görülmektedir. Türkiye genelinde 2003 yılında 9 milyon 305 bin olan icra dosya sayısı, 2013 yılında 21 milyon 838 bine yükselmiştir.” 

 

Konuşmasının devamında; “Görüşülmekte olan bu tasarıda; esnaf ve sanatkârlar, diğer tarafında üretici ve tedarikçiler ve bir başka ayağı da AVM'de çalışanlar olmalıydı. Bu kesimlerle ilgili tasarıda; bir iyileştirme görülmemektedir. Özellikle çalışanlar açısından bakıldığında tatil konusu gündeme dâhi getirilmemiştir.” İfadesini kullanan Tanrıkulu,“Tasarıda yer alan rayiç bedel üzerinden esnaf ve sanatkara toplam satış alanının %5’i oranında  yer ayrılması, hem alan olarak küçük bir metrekareye, hem de kira olarak yüksek bir meblağa tekabül edecektir. Bu yüzden hem ayrılacak olan alanının büyüklüğü artırılmalı, hem de buralarda ticaret yapacak esnafa rayiç bedelin altında, bakanlık destekli bir bedel tespiti sağlanmalıdır. Yine tasarıyla geleneksel, kültürel veya sanatsal değeri olan kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere kiraya verilmek üzere, toplam satış alanının en az binde üçü gibi komik bir alan öngörülmesi bu mesleklere önemin verilmediğinin göstergesidir” diyerek, gündeme getirdiği tüm bu sorunların çözümünün kendi verdikleri yasa teklifinde yer aldığını belirtti.
 

Sermaye lobilerine direnerek küçük esnafın gerçek durumuna sahip çıkılması beklendiğini sözlerine ekleyen Tanrıkulu; Milliyetçi Hareket Partisi’nin ekonominin can damarı olan esnaf ve sanatkâr kesiminin sıkıntılarının çözülmesi gerekliliğine inandığını ve Türkiye'nin  kalkınma ve refahının ancak bu sosyal ve ekonomik kesimlerin omuzlarında yükseleceğini vurguladı.