İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 15 Temmuz gecesi çok büyük bir kumpas içinde olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, birlik ve beraberlik sayesinde bu badireyi atlattığını söyledi. Kanal 35 Televizyonu’nun Ana Haber Bülteni’nde Tarık Yenen’in konuğu olan Başkan Kocaoğlu, “Ben o akşam Çeşme’deki evimde televizyon izlerken olayı gördüm. Sonra hemen arabama bindim, kriz masasına geldim ve sabaha kadar kah Hükümet Konağı’nda kah Belediye binasında vaziyet ettik. Valimiz, Emniyet Müdürümüz, Jandarma Komutanımız ve Savcımızın krizi çok iyi yönettiğine bizzat şahit oldum. Orada birlikteydik; çok başarılı bir sınav verdi İzmir. Hemen hemen hiçbir önemli olay olmadı. Bu da İzmir için olumlu” diye konuştu.
Vatandaşların sokağa çıkarak aslında demokrasiye sahip çıktığını söyleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, “15 Temmuz girişimi, Türkiye’de bu tarihe kadar görülmemiş bir demokrasi duruşu getirdi. Bu duruş benim için çok önemli. Milletimiz için önemli, devletimiz için önemli, hepimiz için önemli. Biz ilk defa darbe teşebbüsüne karşı millet olarak dik durduk, demokrasinin yanında durduk. 15 Temmuz akşamına kadar darbeye direnmek gibi bir kültürümüz yoktu. Onu sağlamış olduk. Bence çok iyi bir sınav verdik. A’dan Z’ye herkes çok iyi bir sınav verdi” dedi.
O gece valilikteki kriz masasında yer alarak belediyenin tüm olanaklarını seferber ettiklerini söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, halen 83 tane otobüsün İzmir Valiliği emrinde, belirlenen yerlerde durduğunu, şoförlerinin de 8'er saatlik 3 vardiya halinde otobüslerin başında beklediğini söyledi. Başkan Kocaoğlu, “Bütün otobüslerimizi, itfaiye ve hizmet araçlarımızı tahsis ettik. Her zaman devletimizin, valiliğimizin emrindeyiz” diye konuştu.
“Büyükşehir’de yuvalanan varsa, gereğini yaparız”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “Eğer size devletin makamlarından mercilerinden, belediyede çalışanlara yönelik bir belge gelirse, gereğini yapar mısınız?” şeklindeki bir soruya de şu yanıtı verdi:
“Elbette yaparım. İstihbarat birimlerinden alacağımız bilgiye göre bunu mutlaka yapacağız. Bu işin partisi olmaz. Hele benim gibi belediye başkanlığını siyaset dışı yapmaya çalışan ve buna da çok özen gösteren biri olarak… Zaten bu darbe girişiminden sonra burada şu parti-bu parti, bunların hepsi boş. Nasıl emniyet teşkilatına, orduya, yargıya kadar girmişlerse, bizim belediyemize de girmiş olabilirler. Çünkü kendilerini çok iyi kamufle ettikleri biliniyor. Kim Büyükşehir’de yuvalanıyorsa, biz de gereğini yapacağız. Bu konuda hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Bununla ilgili girişimlerimiz var. Ama benim elimde istihbarat yok. Öyle bir görev ve yetkimiz de yok. İlgili birimlerden alacağımız bilgiye göre uygulamaya hazırız.”
15 Temmuz Demokrasi Meydanı
Tarihi Mithatpaşa Sanat Okulu’nun karşısına, 42 bin metrekarelik alan üzerine kuracakları meydana “15 Temmuz Demokrasi Meydanı” adının yakışacağını düşündüklerini söyleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, “Tabi bu meclise bir öneridir. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi, büyük ihtimalle bu ismi onaylar ve oybirliğiyle meclisten olur kararı çıkar. Bu meydan bittiği zaman, uygun bir anıtla da beraber '15 Temmuz Demokrasi Meydanı' olmasını önereceğiz. Bu durum sosyal medyada ‘sadece demokrasi meydanı olsun’ şeklinde yorumlandı ama bizde demokrasi meydanı var. Karşıyaka’da var, Danıştay saldırısından sonra İnciraltı’nda da bir demokrasi meydanı yaptık. '15 Temmuz' demeden bu olayı anlatmak mümkün değil. Hafızalarda bu şekilde kalmak zorunda. Mesela biz yeni vapurumuza sadece Soma ismini verebilirdik ama 'Soma 301' ismini verdik. Maden faciasında kaybettiğimiz 301 kardeşimizi bu şekilde anmak istedik. 'Demokrasi Meydanı' dediğimiz zaman, demokrasi anlaşılır ama '15 Temmuz Demokrasi Meydanı' dediğimiz zaman, tüm vatandaşlarımızın 15 Temmuz’da demokrasiye sahip çıkması, darbeye dur demesi anlaşılır” dedi.
Elimizdeki fırsat..
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bundan sonra ne olmalı?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Herkes, bütün liderlerimiz samimi olacak, iyi niyetli olacak, ileriye yönelik hedeflerini ülkenin huzurunu göz önünde bulunduracak. Yarın ülke normale döndüğünde herkes yine dileğini isteğini talebini dillendirebilir. Ama bugün o gün değil. Bu durum bambaşka bir durum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti direkten döndü. O zaman bütün partilerimiz seçim bildirgesinde, parti programında, anayasa tartışmalarında, yasal değişikliklerde istihdamın artması için, Kürt sorununun çözülmesi için, mevzuat düzenlemesi için, tarımın kalkınması için, dış politikadaki düzenlemeler için herkesin müştereken, fikir birliği yaparak söylediklerini alt alta yazıp uyguladıkları zaman, Türkiye’nin şu anda mevcut sorunlarının en az yüzde 80’i çözülür. Yüzde 80’i çözülürken, diğer yüzde 20’si de kademe kademe çözülür. Birbirini tanımayı, birbirini sevmeyi, beraber çalışmayı, birbirine saygı duymayı arttırır ve geri kalan konuların da birçoğu çözülür. Bugün böyle bir fırsat var elimizde. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, ana muhalefet liderimiz, muhalefet liderimiz dördü bir araya gelip de bunu gerçekten samimiyetle istedikleri zaman, Türkiye çok büyük bir badireyi hızlı bir şekilde atlatır. Millet birlik beraberlik içerisinde olur. Sinerji gelir, enerji gelir, moral gelir, ekonomi önce moraldir. 40 senedir kendi başıma iş yapıyorum. Ekonomi önce moraldir. Önce sabah kalktığımız zaman ‘bugün şunu yapacağız’ diye bir moralle evimizden çıkmamız lazım, işimize sarılmamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları zaten A’dan Z’ye mutabık. Geriye sadece yürümek kalır ki, biz sadece yürümeyiz, koşarız. 5 sene içerisinde Türkiye Cumhuriyeti, dünya kulvarında çok önemli bir yere gelir. 10 sene içerisinde de bu hedeflediğimiz ilk 10 ekonomiye girme potansiyelini maksimum düzeye çıkarır. Ben bunu ekonomist olarak, 12 senedir İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni yöneten biri olarak ve bu kurumu Türkiye’nin en borçlu 3 belediyesinden biriyken bugün en güçlü belediyesi haline getirmiş biri olarak, hem uyguladım hem denedim. Beni affederlerse, bu konuda ‘biliyorum’ diyeceğim. Bütün samimiyetimle de bu inancımı söylüyorum. Birlik olsunlar, Türkiye 5 senede toparlar, hiçbir eksiği gediği kalmaz. 10 senede de dünyadaki hak ettiği yeri alır. Ben buna inanıyorum. Türkiye gerçekten her konuda zengin bir ülke. Yeter ki, sahip çıkalım. Hem birbirimize, birliğimize hem de beraberliğimize sahip çıkalım. Huzura kavuşalım. Biz bugüne kadar her şeyi başardığımız gibi bunu da başarırız.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!