Başkan Kılıç, ilk olarak pandemi sürecinde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Zorlu sürecin yerel yönetimlerin üzerinde ciddi bir yük olduğunu ifade eden Kılıç, merkezi hükümetin travmatik durumlarda daha fazla destek olması gerektiğini söyledi. Başkan Kılıç, “ Bucalıların bu salgından korunmasını sağlayabilmek için ciddi bir mücadele verdik. İlk vaka çıktığı zamanlarda resmi makamlarla bir toplantı gerçekleştirdik. O toplantıda, İzmir’deki vakaların yüzde 30 ila yüzde 40’ının Buca’da çıkması bekleniyordu. Ne kadar şu an 510 binlik resmi bir nüfusa sahip olsak da, şu an 800 bine yakın bir nüfusa sahibiz. Dolayısıyla biz hemen kapsamlı bir çalışma başlattık. Çin’in Wuhan kentinde yapılan çalışmaları tercüme ettirdik, inceledik. Dezenfektasyonun ne kadar önemli olduğunu gördük. Türkiye genelinde dezenfekte için bulduğumuz Türkiye’deki 4 aracı belediyemize kazandırdık. Tüm mahalleleri, muhtarlar kılavuzluğunda 3 kere dezenfekte ettik. Şu anda İzmir’in en yüksek vakası Buca’da beklenirken en alt sıralarda kaldık. Bir vatandaşımız bizim yaptığımız çalışmalarla virüsten uzak kaldıysa ne mutlu bizlere. Pandemi sonuna kadar çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Buca Cezaevi’nin kaldırılmasıyla ilgili yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi veren Kılıç, “Benim dönemimde olup olmaması önemli değil ama Buca Cezaevi’nin artık kalkması lazım. Şu an Buca’da olmaması gereken bir yapı. Burada ben olsam da olmasam da kesinlikle kalkması gerekiyor. Artık 21’inci yüzyıldayız. Kent estetiği, ulaşıma vurduğu darbeyi bir kenara bırakıyorum; bir hukukçu olarak insan hakları için uygun olmadığını düşünüyorum. E tipi cezaevi artık dünyada kullanılmayan sistemler. Her açıdan Buca Cezaevi’nin bir an önce kaldırılması gerekiyor. Bununla ilgili siyasi parti gözetmeksizin çalışma yürüttük. Hizmetin siyaseti olmaz. Elini taşın altına koyan AK Partili milletvekillerimizle de Ankara’da görüşme yaptık. Ben kendi dönemim diye bakmıyorum; Bucalı bir birey olarak cezaevinin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Buca Metrosu sürecinde de son noktaya gelindiğini belirten Başkan Erhan Kılıç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de projede kararlı olduğunu söyledi. Kılıç, “Buca Metrosu’nun pandemi süreci bittikten sonra temelin atılacağını düşünüyorum. Buca Metrosu yürüyor, bir sorun yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile son dere başarılı bir süreç yürütüyoruz. Büyükşehir Buca’ya çok ciddi bir önem veriyor. Şu an İZBETON bir çalışma başlattı. Tunç başkanımızla son derece senkronize bir çalışma yürütüyoruz” dedi.
İller Bankası’nın belediye bütçelerinden yapmış olduğu kesinti ve belediyelerin ekonomik durumuyla ilgili soruya yanıt veren Kılıç, “Göreve geldiğim tarihte belediyenin kendisine ait 380 milyon TL borcu vardı. Biz, böylesine zor bir süreçte belediyenin borcunu 255 milyon TL’ye düşürdük. Yani Buca Belediyesi küçülmedi, borçlanmadı. Tam tersine büyüme ivmesinde. Önümüzdeki dönem bütçelerinde de enflasyon oranında yüzde 6-7 değil, yüzde 20 - 25 oranında arttırma hedefliyoruz. Beşinci yılın sonunda 400 milyon TL bütçe hedefimiz var. Bunun dışında bu aylarda İller Bankası’ndan gelen düşüyor. Ama bu durum bizi etkilemedi. Biz artık mali disiplinini sağlamış durumdayız” diye konuştu.
Kılıç, “Biz zorluk çekmedik. Ama yapılacak çok fazla iş var. Bu tür pandemi dönemlerinde yerel yönetimlerin dışında hiçbir yönetim tarzı mücadele edemez. Yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gördük. Belediye gelirlerini pandemi sürecinde önlemlere aktardık. Şu anda kriz belediyeciliği yürütüyoruz. Merkezi yönetimin de daha çok destek olması gerekiyor. Artık sadece yerel yönetimlerin değil, her yönetimin bir kriz yönetim planını hazırda tutması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Pandemi sürecinde tarım üretimi arttırmak için çalışmalara hız kazandırdıklarını söyleyen Kılıç, Buca’nın sembolü razaki üzümü için coğrafi işarete başvurulacağını açıkladı. Kılıç, “Pandemi süresinde üretimin değerini bir kere daha anlamış olduk. Belediyemize ait tarlalarda yaklaşık bir ay önce sebze ekimleri gerçekleştirdik. Bu ürünleri Bucalı vatandaşlarımıza dağıtacağız. Şu an Buca’nın sembolü ne kadar üzüm olsa da Buca’ya geldiğinizde üzüm göremezsiniz. Bir zamanlar Buca Belediye Binasının bulunduğu yer bile üzüm bağıymış. Ama çarpık kentleşmeyle bu hale gelmiş. Biz, en azından Kaynaklar bölgesinde tarım yapılmasını teşvik ediyoruz. Doğa talanına karşı mücadele veriyoruz. Sadece bu bölgede yetişen Buca razakisi ve benekli sultani cinsi üzümlerin coğrafi işaretlerini almak için çalışıyoruz. Belediyemize ait üzüm bağımızda ürünlerimiz mevcut. Buca razakisi ve benekli sultaninin Buca genelinde dikimi için teşvik etmeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!