Kahve nereden geliyor?

01 Tem Cuma, 2016 23:22 A+ A- Sesli Dinle

Size biri kahve ikram edip de biraz gecikince söylediğiniz tek söz nedir? “Bu kahve Yemen’den mi geliyor?” Oysa ki, kahve Güney Habeşistan’dan dünyaya yayılmış, Akhisar’ın kahvecisi de Demirci’den gelmiş…

Akhisar’da 4 nesildir kahvecilik yapan ailenin 3. Nesilinden bu mesleği sürdüren Ali Sevgil, şimdi Akhisar’dan dünyaya kahve gönderdiklerini söylüyor ve “her geçen gün talep fazlalaşıyor” diyor. Ünlü markalara fason üretim yapan, kısa bir süre önce de kendi markasını piyasaya sürmeye hazırlanan Ali Sevgil, kahveciliğin nasıl meslekleri olduğunu bakın nasıl anlatıyor:
“Aslında A-S Kurukahvecisinin tarihsel yolculuğu 1912 yılında büyük dedemiz Celal Sevgil’in Demirci ilçesinden Akhisar ilçesine göç etmesiyle başlamış…

1912 yılında Akhisar’a göç eden Celal Çavuş önce tütüncülük yapmış sonra da Çınarlı kapı mevkiinde kıraathane açmış… O tarihlerde kahve, İzmir’den belediyenin aracı ile getirilir ve kıraathanelere çiğ kahve olarak pay edilirmiş. Zamanın Belediye Başkanı Tireli İsmail Bahri Bey, Celal Çavuş’a bir öneride bulunmuş: “Celal Çavuş, bu kahveleri İzmir’den getirip kıraathanelere pay etmek zor iş, bu işi sen üstlen; kahveleri kavurup öğütüp sen sat!”

İşte böylelikle A-S Kurukahvecisinin ilk temelleri bu teklifle atılmış. Daha sonra Celal Çavuş’un büyük oğlu dedemiz Ali Sevgil yetişince, 1923 yılında şu an hala hizmette olan Tahtakale Caddesindeki iş yeri “Ali Sevgil Kurukahvecisi” olarak açılmış. Hacı Ali Sevgil’in oğlu babamız Suat Sevgil işi devralmış. Uzun yıllar baba – oğul beraber çalışmışlar. Ve son olarak 4. nesil olan Metin Sevgil ve Ali Sevgil Kardeşler babalarından devraldıkları işi sürdürmektedirler.”

Ali Sevgil, dede yadigarı dükkandan asla vazgeçmeyeceklerini ifade ederek, bu konuda şunları anlattı:
“Bugün A-S Kurukahvecilik, Merkez Çarşı Tahtakale Caddesindeki ata yadigarı perakende satış iş yerinin yanı sıra, 750 m2 kapalı alanda Türk Kahvesine ek olarak, hazır kahve, baharat, şeker ve konsantre içecekler sektörlerinde de hizmet vermektedir.”

Adeta kahve kokuları içinde büyüyen, kahvenin her aşamasını ezbere bilen Ali Sevgil, “Türk Kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür” diyor ve konuşmasını kahvenin bulunuş öyküsüne taşıyor:

“Kahvenin kökeni araştırmacılar tarafından 14. yy başlarında Güney Habeşistan’dan tüm dünyaya yayıldığı şeklinde belirtilmiştir. Bunun kaynağı da etimolojik olarak kahve ile yakın benzerlik gösteren Güney Habeşistan’daki Kaffa yöresi gösterilmektedir. Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek kahve lezzetine ve eşsiz aromasına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir. Brezilya ve Orta Amerika menşeli, arabica türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır, titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir, bir fincan kahveye iki çay kaşığı kahve atılır. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir. Su, sanıldığı gibi kahvenin sonunda değil; kahveyi içmeden evvel içilmektedir. Ayrıca tüm dünyada espresso ile en çok tüketilen kahve türüdür ki dünya genelinde hemen hemen her tür restoranın menüsünde bulunan 2 kahveden biridir.”
Yolunuz Akhisar’a düşerse, AS Kahveden bir kahve içmeyi, “Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır” sözünü unutmayın!