‘Kamu Hizmetlerinde Verimlilik ve Etkinliğin İzlenmesi’ başlığında düzenlenen panelin moderatörlüğünü İzmir Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Dr. Rasim Akpınar üstlenirken; İKÇÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.İbrahim Attila Acar, Dokuz Eylül Üniversitesi İ.İ.B.F Kamu Yönetimi Bölüm Başkan Yardımcısı Doç.Dr.Yunus Emre Özer, Kalkınma Bakanlığı Kurumsal ve Stratejik Yönetim Dairesi Başkanlığı Planlama Uzmanı M. Fatih Yıldırım, Sayıştay Uzman Denetçisi Esen Özcan panelist olarak katıldı.
“400 kamu hizmetinde belge isteme kaldırıldı”
İzmir Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Dr. Rasim Akpınar, kamu yönetimi sistemimizde 2000’li yıllarda başlayan, AB’ye uyumu da kapsayan gelişmeler olduğunu söyledi. E-Devlet uygulamaları, bilgi edinme yasası, MERNİS, UYAP, yerel yönetimlerde yetkilerin arttırılması gibi örnekler veren Akpınar, “Bürokrasiyi azaltma adına 200 kamu hizmetinde noter onayı kaldırıldı. 400 kamu hizmetinde belge isteme kaldırıldı. 2000’li yıllardan sonra somutlaşan idari reform çabalarını görüyoruz” dedi.
“Bilinçli vatandaş kavramı önemli”
Bilinçli vatandaş kavramına da dikkat çeken Akpınar, İngiltere’deki kalkınma ajanslarının son dönemde kaldırılmasına da değindiği konuşmasında “İngiltere’de The TaxPayers' Alliance yani Türkçe’ye çevirdiğimizde bizim vergimiz nereye gidiyor ’u sorguladıkları sivil toplum kuruluşları var. Bu STK’lar baskı grupları oluşturarak; kalkınma ajansları paramızı har vurulup harman savuruyor şeklinde propaganda yaparak ajansların kapatılmasına neden oldu” diye konuştu.
“Kamu harcamalarında siyasi erk faktörü”
İKÇÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.İbrahim Attila Acar, siyasi ve bürokratik teknik karar alma süreci ile ilgili bilgi verdi. Prof.Dr.Acar, kamunun parasını vergiler ve diğer kamu gelirleri aracılığıyla topladığını belirterek; toplanan bu kaynakların kamu harcamaları vasıtasıyla dağıtıldığını söyledi. Bu süreçte siyasetin önemli etkisi olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Acar, “Seçim bildirgeleri açıklanırken bütün siyasetçiler vaat listesi ile karşımıza geliyor. Bizden toplayacakları paraları hangi amaçlara, nasıl harcayacaklarını anlatmaya çalışıyorlar ki seçmeni ikna etsinler, 7 Haziran’da günün sonunda mutlu son gerçekleşsin istiyorlar” dedi.
Gerçekten bu harcamaya gerek var mı?
Birinci aşamada siyasetçinin kendi alanı ve önceliklerini belirlediğini, yetkiyi aldıktan sonra da ikinci aşamanın başladığını belirten Prof.Dr.Acar sözlerini şöyle sürdürdü: “Bürokratik mekanizmalar, aldıkları talimat doğrultusunda hukuki çerçevede siyasetçinin belirlediği önceliklere ve kurum misyonlarına uygun stratejileri belirler. Son aşamada teknik analizler yapılır, farklı yöntem ve maliyetlerden birisi tercih edilir. Genelde bu teknik analizlere bağlı kalınmasa da yapılır. Çünkü harcama yetkilisi ve üst yöneticiler bazen siyasi karar alma kademelerinin de etkisiyle tercihlerini farklılaştırabiliyor.”
“Verimlilik sadece parayla ölçülemez”
Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Yunus Emre Özer de kamu yönetiminde verimliliğin ölçümünün parasal değerlerler ölçmenin mümkün olmadığını kaydetti. Kamu hizmetinde verimliliğin yanında hedef kitlenin hizmetten istifade etmesini de ölçmek gerektiğini söyleyen Doç.Dr. Özer, “ Devletin ve kamu yönetiminin harcamalarının artması tepkisel duruşu ortaya çıkardı. Yeni kamu yönetimi modeli anlayışı ortaya çıktı. Devlet liberal dönemin başlarındaki gibi asli görevleri olan savunma güvenlik ve adalet görevlerine dönsün. Diğer tüm görevleri de devletten alınsın. Kalanlar için de özel sektör teknikleri ile verimliliğin arttırılması, kamuya harcanan verimliliğin denetlenmesi için çeşitli yöntemlerden faydalanılsın. Yani yeni kamu yönetimi açısından bakıldığında amaç, devletin küçültmesini esas alıyor” diye konuştu.
“Daha uygun maliyet araştırılmalı”
Kalkınma Bakanlığı Kurumsal ve Stratejik Yönetim Dairesi Başkanlığı Planlama Uzmanı M.Fatih Yıldırım, kamuda stratejik planlama bağlamında kamu hizmetlerinin izlenmesi konulu sunumunda etkinlik ve etkililiğin önemine vurgu yaparak etkin olmada temel hususun kaynakları verimli kullanmak olduğunun altını çizdi. Kamu kaynaklarının sınırlı olduğunu belirten Yıldırım, kurum yöneticilerinin kendi parasını harcarken nasıl sorumlu davranıyorsa; kamunun parasını da aynı sorumlulukta harcamasının önemine dikkat çekti. “Yaptığımız işi nasıl daha uygun maliyetle ve nasıl daha etkili bir süreçle gerçekleştirebiliriz, buna dikkat etmemiz gerekiyor” diyen Yıldırım: “Bununla beraber etkililik de bizim için çok önemli. Bir iş yapıyoruz ama yaptığımız iş doğru bir iş mi? Hangi sonucu elde etmek için hareket ediyoruz? Bunları tespit ederek işe başlamamız gerekir” şeklinde konuştu.
“Merkezden yönetim ihtiyaçların tespitinde yetersiz kalabiliyor”
Sayıştay Uzman Denetçisi Esen Özcan ise konuşmasında kamu yönetiminde verimlilik ve etkinliğin denetim boyutunu ele aldı. İdeal devletin toplumun tüm kesimlerini kapsaması gerektiğini belirtti. Bu yolda temel hususu alınan vergilerin etkin kullanımı olarak nitelendirdi. Kaynakların verimsiz kullanım nedenlerine de değinen Özcan, merkezden yönetimin ihtiyaçların tespitinde yetersiz kaldığını hatırlattı. Plan-Bütçe ilişkisinin önemine de dikkat çeken Özcan; planların bütçeden kopuk olmasının performans denetimi açısından bir sorun olduğu kadar kaynakların etkin kullanımı açısından da problem olduğunu belirtti. Mevzuat odaklı katı kurallara dayalı davranışların da verimsizliğe sebebiyet verebildiğini hatırlattı. Özcan, kaynak israfını, ileriyi göremeyen yöneticileri, hata ve usulsüzlüğü hedef alan denetim anlayışını verimsizliğin ana nedenleri arasında gösterdi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!