İnsanoğlu ve doğadaki tüm canlılar,
doğdukları anda, günahsız,
masum ve korumasız kimlik yapısıyla,
yaşama, merhaba diyorlar!...
Canlılar;
Topraktaki ve atmosfer içerisindeki minerallerin,
vitaminlerin ve hücrelerin değişimi, çoğalması sonucu,
fiziki, organsal ve ruhsal kimlikleriyle,
hayat yollarına başlıyorlar!...
Bitki, böcek, hayvan ve insan biçiminde oluşan bu varlıklar,
kendi özelliklerinin yaradılış formasyonları gereği,
tabiat yolundaki yürüyüşlerine, ilk adımı atıyorlar!...
Kimisi, faydalı ve iyi. kimisi de, zararlı ve kötü roller üstlenerek!...
Ancak;
Hemen hemen hepsi de, yaşama başlar başlamaz,
ilk derslerini, annelerinden alıyorlar!.
Yani, hayat mücadelelerinde, yapmaları gereken tüm davranışların eğitimini, kendilerini dünyaya getiren ve adına "anne" denilen, varlıktan alıyorlar!...
Taa ki, yaşamın temel kavramları hakkında, yeterli bilgileri,
edinene kadar!...
Daha sonra da;
Yaşam, acısıyla, tatlısıyla, her canlı için,
bir yol ve kader haritası belirliyor!...Geçici ve bitici bir serüven,
her canlı varlığı içerisine çekiyor ve bu fasit daire,
zaman boşluğunda, hiç durmaksızın, dönüp duruyor!...
Bu canlılar içerisinde ise;
Öyle bir varlık var ki!...
Tarif edilmesi, özelliğinin bilinmesi, fiziksel, ruhsal ve beyinsel yapısının, ölçülebilmesi, neredeyse imkansız!...
Çünkü;
Değişken, aldatıcı, kandırıcı, gerçeğini çok iyi saklayabilen,
isterse faydalı, isterse zararlı olabilen, her iki şekilde de,
kararı kendisi verebilen, doğayi ve eko sistemi değiştirebilecek kadar, güç ve yetenek sahibi, "beyin" denilen bir organa sahip olan, enteresan ve bir o kadar da, marifetli özellik taşıyan,
bir varlık!...ADI; "İNSAN!..."
"Günah" denilen kelimeyi yaratan, inanç ve ibadet gereği,
yaşam kurallarını, daha düzgün, rahat ve faydalı biçimde,
uygulamayı amaçlayan, "İNSAN OĞLU!...",
ne yazık ki, kendi koyduğu kuralları, yarattığı inançları ve oluşumları,yerle yeksan ediyor!...Etmeye de, devam edecek gibi görünüyor!...
Doğduğu anda, bir bebek, günahsız bir melek sıfatıyla,
önceki doğanların arasına katılan, anne-babası ve yakınları için,
yaşam sevinciyle karşılanan ve adına"İNSAN!.." denilen varlıklar,
bir süre sonra,büyüyüp;
Terörist, tacizci, tecavüzcü, sahtekar, dolandırıcı, KATİL, kötü siyasetçi lider (Adolf Hitler, Mussolini, Pinoşe, Saddam Hüseyin, vs. gibi), dünyayı haraca bağlayan bencil devletlere ve sistemlere üye, savaş tahrikçisi, toplumları parçalayıcı ve saire, daha sayılabilecek pek çok zararlı konuların, yaratıcısı olabiliyorlar!...
Burada, esas ilginç olan husus şudur!...
Yaşamlarında, çevrelerine ve tüm insanlığa zarar verir noktaya gelen insanlar da, ilk eğitimlerini, annelerinden alıyorlar!...
İlk örneklerini, yaşamış oldukları toplum yapısından ediniyorlar!...
İlk adımlarındaki yaşam yolu kalitesi ve haritası, içerisinde bulundukları toplum yapısıyla, şekilleniyor!...
O halde;
Suç işleyenleri, kötü insan profili çizenleri ve devamlı günah işleyenleri değerlendirip eleştirirken, toplum içerisinde yaşayan her birayin, konular içerisindeki payını dikkate almak gerekiyor!...
Yani;
Olayları yorumlayıp değerlendirirken,
suç ve günahın, oluşum nedenlerini,
dağılım paylarını, zaman ve şekil şartlarını,
meydana gelen kötü olayların zeminini,
empati kurarak, ölçmek gerekiyor!...
Öyleyse, sonuç olarak;
Öncesinde, doğduğu anda, bebek, günahsız melek biçiminde,
algılanan ve tarif edilen, "insan!..", geliştikten sonra,
nasıl oluyor da, suçlu, günahkar olup, zararlı hale dönüşe biliyor?
Bu soruyu, toplumları meydana getiren her bireyin, kendisine sorması ve üzerine düşen, küçük ya da büyük payın derecesini,
ölçmesi, gerekiyor!...
Eğer, günah ve suç işleyenlerin sayısını azaltmak, ya da, bütünüyle ortadan kaldırmayı, hedefliyorsak!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!