Havalar ısınmaya başladı. Kendimizi sokağa atıyoruz. Çayı çok seven bir toplum olarak, genelde oturduğumuz yerde çay içeriz. Çay istediğimizde, bardağın yanına iki tane şeker ile çay servisimiz yapılır. Ya da ortaya konulan şekerlikten şekeri alır, bardağımıza atarız. Şeker pancarından üretilip üretilmediğine bakma şansımız da yok. Üç beyazın sağlığa zararlarını hepimiz biliyoruz. Biliyoruz ama yaşamı çok sevenler buna dikkat eder, "ne olacak canım" diyenler de kullanmaya devam eder.
Zararlı üç beyazdan biri olan şekerin başka bir tehlikeli boyutundan söz etmek istiyorum. Belki sargılı çay şekerinin kullanımını özendirerek yaygınlaştırılmasına aracılık edersek iyi olur. Bu görev belediyelere ve Sağlık Bakanlığı'na düşer belki de.
Bardağın yanına konulan şekeri kullanmadığınızda israf olmasın diye geri veriyorsunuz. O sıcak yaz günlerinde, adam şekeri o terli avucuna alır çay ocağındaki şekerliğe atar. Sehpa veya masaya konulan şekerlikten aldığınız şeker, başkasının attığı yarım şekeri de olabilir. Eğer o yarım şeker adamın dişi ile kırıp şekerliğe attığı şeker ise! Yapmayan mı var? Bi zat şahit oldum. Adam dişi ile kırdığı şekeri şekerliğe attı. Açık şeker kullanılan yerlerde çayıma atmak için o günden bu yana çantamda sargılı şeker taşırım.
Araştırdım sargılı bir şekerin maliyeti bir-iki kuruşu geçmez. Açık şekerin maliyeti de bir kuruşa yakın. "Ortaya konulan şekerliğe sargılı şeker koyarsak, adam avuçlayıp götürüyor" diyor esnaf. Bardağın yanına iki şeker konursa avuçlanılmasından kurtulursun. İnsan sağlığını korumak için çayın fiyatını 10 kuruş artırmak daha iyi.
**********
Nisan ayı hareketliydi. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) dünyaya teşriflerinin 1442. Yıl dönümü kutlandı. Karşıyaka Müftülüğü bir takım etkinlikler düzenledi. Bir hafta süresince karanfiller dağıtıldı, Kızılay'a kan bağışı yapılması sağlandı. Ziya Gökalp Kültür ve Sanat Merkezi'nde ki sunumu izlerken heyecanlanmamak mümkün değildi. "Kutlu Doğum Haftasında" "İnsan Onuru" temel alınmıştı. Karşıyaka Müftüsü Cahit Ersun şöyle diyordu "Bir arada insanca kalabilmeyi, savaşmadan, kırmadan, dökmeden de ayakta kalınabileceğini hep o öğretti."
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak dokuz yıllık çalışmalarını anlattı. Durak'ın şu sözleri çarpıcıydı. "Biz, artan bir tempoyla koşarken, soluğumuzun kesildiği anlar da olmadı değil. Göreve gelir gelmez kucağımızda bulduğumuz 5216 ve 5393 sayılı "garebet" yasalarla, hizmet verme kabiliyetimiz sınırlandırıldı. Bugün, Karşıyaka için hayal ettiğimiz bazı projeler, her iki "garabet" yasanın beraberinde getirdiği yetki karmaşası ve sınırlamasının cenderesine sıkışıp kalmış durumdadır." Durak'ın "Yaşamdan Alacaklı Son Yüz Gülene Dek Çalışacağız" felsefesini 2023 e kadar sürdürme kararlığını, bir gazetecinin "2014 te adaymısınız?" Sorusuna verdiği "2023'e kadar buradayız demiştik" sözleri ile gösterdi.
Köy Enstitülerinin kuruluşunun 73. Yıl dönümü kutlandı. Karşıyaka Belediyesi her yıl olduğu gibi bu yıl da etkinliklerde desteğini sürdürdü. Köy Enstitülerinden mezun olanlar, gittikleri yerlere bir yaşam verdiler. Köylü ile çift sürdü. Tohum ekti, ekmek pişirdi. Çocukları, sırtlarında taşıdı karlı çamurlu yollarda. Onları anmamak mümkün mü?
21.Uluslararası Karşıyaka Çocuk Şenliğinde dünyamızın çocuklarının gülen yüzlerini tekrar görme keyfini yaşadık. Kaymakamı, Belediye Başkanı, Milli Eğitim Müdürü ile birlikte güle oynaya yürüdüler Türkiye'nin Aydınlık Yüzü Karşıyaka'nın caddelerinde.
Dünyanın bütün çocuklarının, özgür ve barış içinde yaşaması en büyük dileğimdir.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!