Türkiye 14 Mayıs seçimlerine kilitlendi. Biz de tabi.
Önümüzdeki 5 yıl için, ülkemizin geleceğini yönetecekleri seçeceğiz. Kolay değil… Bu seçimde mevcut iktidara tamam mı, devam mı? gibi bir algı oluştu. Sonuçta, seçmen özgür iradesi ile kendini yönetecekleri seçecek.
Dileğim evrensel demokrasi çerçevesinde, insanların birbirini üzmediği, provokasyonlara gelmedikleri sakin bir seçim olması, çevre ve gürültü kirliliğinin yapılmaması.
Seçtiklerimiz seçildikleri ile kalsa da her seferinde vekil olarak Ankara’ya gönderdiklerimiz bizleri unutmasa diyoruz. Bir de selamı esirgeyenleri önümüze koyup, seçtirme dayatmaları yok mu asıl beni kahır eden bu.
Türkiye’de milletvekili adaylığı, maalesef tabandan tavana doğru gelişen bir dinamikle belirlenmiyor. Kendi içlerinde demokrasiyi içselleştirmeyenlerin demokrasiyi dillerinden düşürmeyenlere ne demeli. Listelerde arkalarına geniş halk kesimlerinin desteğini almış kaç kişiyi gördük. Sokakta konuşuluyor, CHP’den Kani Beko yok, AK Parti’den Kerem Ali Sürekli kimlerden sonra… Sadece Seyirtepe’den İzmir’i tanıyanı, seçmenin arasına karışmayanı yine seçeceğiz. Algılar yaratarak seçtirecekler desek, doğru olur mu bilemedim. Çocuklarımıza, torunlarımıza güzel bir gelecek sağlanmasıdır aslında tek dileğimiz. İşine yüreğini katanlar varken, başkalarını seçtirme ısrarlarına oldum olası karşı çıkmışımdır.
Yukarılardaki bir veya birkaç kişinin iki dudağı arasında olmamalı. İşi ehline teslim etmeyi, devletteki kadrolaşmanın liyakate bağlı olmasını isterim. Vatandaş, ülkesinin geleceğini, kendi geleceğinden üstün tutanları seçmek istiyor ama listeler hazırlanırken hayal kırıklığını yaşıyor/ yaşatılıyor. Kurtulamadık gitti bu girdaptan. Canı ve malı ile partisine hizmet edenleri listelerin seçilemeyecek sırasında görünce yüreğim acıyor. Bu mu ahde vefa. Vatandaş parlamenter yönetime dönülmesini istiyor. Bakanların dışarıdan atanmalarını istemiyor. Seçtiği vekillerin kendini yönetmesini istiyor. Bu istekleri sohbetlerde sıkça duyuyorum. Bana da düşen, birilerine duyurmak tabii.
Listede yer bulamayanların, yerini beğenmeyenlerin istifaları, seçilir olmayan sıradakilerin tüm yükü seçilebilecek sırada olanlara yüklemesini de etik bulmuyorum. Aday adaylık döneminde listeye girmek için yarışanların seçimde ortadan kaybolmalarına ne demeli. Bu mu partili olma anlayışı, halka hizmet aşkı?
24 Haziran 2018 seçimlerinde 59.363.869 olan seçmen sayısı, 14 Mayıs'taki Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde yurt içi ve yurt dışında toplam 64 milyonu geçti. Kadın seçmen sayısı erkek seçmenden fazla. 64 milyon 113 bin 941 seçmenin 30 milyon 710 bini kadın, 29 milyonu erkek seçmenden oluşuyor. 14 Mayıs’ta 4 milyon 904 bin 672 seçmen ilk kez oy kullanacak. Bu sayı çok önemli bence. İttifaklar, partiler bu yeni seçmen kitlesine odaklanmış görünüyor.
Yurt dışında ilk kez oy kullanacak 277 bin 646 seçmenle birlikte 3 milyon 416 bin 118 seçmenin oyu da önemli tabi. Gelen sonuçların dengeyi değiştirdiğini daha önce görmüştük. Şahsen en çok deprem bölgesindeki ve deprem bölgesinden diğer bölgelere giden seçmenlerin seçimde nasıl oy kullanacaklarını merak ediyorum. Sonuçlar hükümetin karnesi olacak gibi.
Seçimde oy kullanma oranı da çok önemli. O da ayrı bir mesaj verir diye düşünüyorum. 2018’de seçime katılma oranı yüzde 88 idi 14 Mayıs’ta artacağını düşünüyorum. İzmir’de 1. Bölgede 14, 2.bölgede 14 olmak üzere toplam 28 milletvekili seçilecek. 2 bölgede de CHP 7, AK Parti 4’er vekil çıkarmıştı. Bu seçim, listelerden dolayı iki partide de sürprizlere gebe gibi. Merak edenler için 2018’deki seçim sonuçlarını yazayım. CHP 623.028, Ak Parti 429.462, İyi Parti 168.774, HDP 157.616, MHP 100.307, Saadet Partisi 12.114, Vatan Partisi 4.845, Hüda Par 2.506, Bağımsızlar 993
En sonunda ülkemiz için hayırlısı olan olsun diyoruz.
23 Nisan’da çifte bayram kutlanacak. Ramazan Bayramının 3.günü ile Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı birlikte kutlayacağız. Her çocuk bayramında yaşanan ve beni üzen veli davranışları umarım bu bayramda yaşanmaz. Veliler gösterisi biten çocuklarını alıp götürürken gösterisi sona kalan çocukların azalan izleyici kitlesi karşısında motivasyonları düşüyor, sevinçleri azalıyor. Bayramda anons ile bu olumsuzluk giderilebilir diye düşünüyorum.
Konu eğitimden açılmışken okullardaki sınırsız kıyafet özgürlüğüne her zaman karşı oldum. Çocukların marka giyimlere, çocuğa rol model olan eğitim emekçilerinin kılık kıyafetlerine çocukların özenmelerinden dolayı karşıyım. Bana göre sınırsız özgürlük, özgürlük değildir.
Sağlıkla, güzel nice bayramlara
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!