Gözyaşlarım dindiğinde yazacağım demiştim; beni arayanlara, sosyal medyadaki arkadaşlara. Anne için gözyaşlarının dinmesi mümkün mü? Yıllarca gözyaşı dökülür o anne için. Böyle bir anne için gözyaşları ne ki?
Telefonum sık çalar. Kimi yardımcı olmamı, kimi canı sıkılmıştır muhabbet ister. Telefon çaldığında ölüm haberini çok almışım. Ama Annem 'in ölüm haberini, ablamın iki bin kilometreden hıçkırıkları ile almayı hiç mi hiç istemezdim. Beklediğim bir ölüm değildi. Çoğu zaman hastalandığında, doktorlar kalbi durmuş dedikleri halde yaşamayı ısrarla sürdürmüştü.
Annem 96 yaşındaydı. Yaşlıydı ama dinçti. Büyük dayım 110 yaşında vefat etti. Annemden büyük dayım 104 yaşında sevgi ile gülümseyerek yaşıyor bizimle. Onun için de 28 Ocak 2013 Annem için erken bir tarihti.
İki ay önce İzmir'e gelmek istediğini söyledi Annem. Kader bu. Onu Batman'dan İzmir'e getirmemin nedeni İzmir'deki, Söke'deki, Didim'deki çocukları, torunları, akrabaları ile meğer vedalaşmakmış. Ölümden önce insanın sevdikleri ile beraber olması herkese kısmet olmaz sanırım. Bu da Allah'ın bir insana verdiği ölümden önceki en büyük ödül sanırım. İzmir'e geldiğini duyan dost ve akrabalar evimizi doldurmuştu. İnsanların saygısı ve sevgisi onun için en iyi ilaçtı.
Uçak ile yolculuktan korktuğum için 24 saatlik otobüs yolculuğunu seçiyordum. Batman'dan İzmir'e otobüs ile geldik. 24 saatlik yolculuktan sonra eve geldiğimizde, Eşim Anne'me "Hacı Anne yorulmuşsundur. Size yer hazırladım, uzanıp dinlenin" dedi. O "Kızım otobüste oturarak geldim. Çalışmadım ki yorulayım" diyerek yorgun olmadığını söyledi. Geçtiğimiz ramazanda orucunu tam tutmuş, namazını kaçırmamış, hatta Batman Kozluk'taki evinde su böreği açmıştı gelecek misafirlerine. Hacca gitmişti. Hacı denmesine çok seviniyordu.
O, yıllara, onca yoksulluğa, sekiz babasız kalan çocuğa annelik eden, yaşamın acımasızlığına dayanan insandı. Babamı 46 yaşında kaybettiğimde 2 yaşındaydım. Sekiz çocuğu, hasattan sonra tarlalarda kalan buğday tanelerini topladı un, bulgur yaptı, düğünlerde düğün yemekleri yaptı, çalışan kadınların çocuklarına baktı, bayramlarda baklavalar, börekler açarak çocuklarını onurluca büyüttü. Dayılarımın, Kozlukluların sevgi ve destekleri ile büyüdük. Geçen yıl anneler gününde Karşıyaka Haber Gazetesi'ndeki köşemde "O BİR ANNEYDİ" yazımda Annemi anlatmıştım.
Kozluk'ta iyi insanlar bir araya gelerek 400-500 kişilik iki katlı taziye evleri yapmışlar. Allah onlardan razı olsun. Taziye evlerinde misafir kabul yeri, mutfak, mescitler var. Günde üç bine yakın kişi gelirdi taziyeye. Acımızı paylaşmak isteyenler, sabah dokuzdan akşam dokuza kadar bizi yalnız bırakmadılar. İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya.... dan gelen dost ve akrabalar. Kozluklular, hiç ama hiç unutamayacağım sizin dostluğunuzu... Acımızı paylaşmak için açtığınız yüreğinize sağlık.
Annem 'in sağlığındaki onurlu yaşam öğretilerinin yanında, ölümünde de uçak ile yolculuğu, yürekli dost ve akrabalarımızın ihmal edilemeyeceğini öğrendim. O, her zaman yaşam kılavuzumdu. "Annem öldükten sonra ben yaşamışım ne çıkar?" diyerek uçağa atlamış, uçak korkusunu yenmiştim.
Dostların acımızı paylaşmak için bahanelere sığınmadıklarını gördüm. Dost ve akrabaların insanın acısını unutturduklarına şahit oldum.
Kozluk'ta, İzmir'de taziyeye gelen, telefon ile arayıp acımızı paylaşan tüm dost ve akrabalarıma, sağlıklı, mutlu bir yaşam diliyorum. Bize yer açtığınız yüreğinize sağlık.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!