Şu pandemi bize hayatı zindan etti. Geçen yazımda “Vaka sayısı 50 bine dayandı” yazmıştım. Ertesi gün 50 bini de geçti. Daha kötüsü genç yaşlara bulaşmaya başladı. Mutant, varyant derken dünya toz bulutunun içinde kalmaya devam ediyor.
“Mezarlıktan geçerken ıslık çalan korkaklar misaline” döndük. Sevdiğimiz insanları bırakın, kullandığımız eşyalardan uzaklaşır olduk. Neredeyse telefonda da bulaşacak diye telefonla da konuşamayacağız.
Bu korku ıslık çalmadan geçenler yüzünden desem abartmış mı olacağım. Sanmıyorum. Bunlar Sağlık Kurullarının belirlediği kurallara, pandemiden zarar görmemek için hijyen, maske ve sosyal mesafe kurallarına bile uymayanlar. Bunların yüzünden bulaş sayısı her geçen gün artmakta. Önlemler yetersiz kalmakta. Altını çizerek yazıyorum. Maske çok önemli ama kullanılacak maskenin özelliği de çok önemli. “Cezadan değil, virüsten koruyan maske” olmalı.
Bazen ‘Nereye gidiyoruz?’ diye kendime sormadan edemiyorum. Önce Cvid-19’a karşı aşının insan genetiğini değiştirebileceği gibi komplo teoriler ortaya atıldı. Hatta aşılama gurubunda olanların %’inin aşı olmadığı söyleniyor. Şimdi de aşı yerine geçecek çipler insan vücuduna yerleştiriliyor. Bu çipler virüsümü engelleyecek yoksa vücuduna yerleştirilen insanlar belli bir merkezden mi yönetilecek? Bu da benim merakım işte.
Bu virüsten kurtulmak için ‘Bam-i Dünya’ (Dünyanın Çatısı) olarak bilinen Pamir Dağları’na mı gitsek!
Kısacası: “Mezarlıktan geçerken ıslık çalan korkaklara” döndük.
Nefsin terbiye edildiği ay…
İslam alemi olarak “Onbir Ayın Sultanı Ramazan” ayına girdik. Ramazan ayı içimizdeki şeytana direndiğimiz, nefsimize karşı geldiğimiz ay.
Ramazan ayında Yüce Allah’a şükran hislerimizi sunarken, terbiye ettiğimiz nefsimiz sayesinde de yoksulların, düşkünlerin, çaresizlerin halini daha iyi öğrenmiş oluyoruz.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) “Komşusu aç iken tok yatan, bizden değildir” ve “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır” hadis-i şeriflerini dikkate alır da pratiğe uygularsak, yoksulun, garibanın sevinci bizlere de şu zorlu pandemi sürecinde büyük bir huzur ve mutluluk sağlayacaktır.
Oruç ibadeti yerine getirirken iyilikseverlik, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, sevgi, saygı, hoşgörü, kardeşlik duygularımızı doruğa ulaştıracağımızın tam zamanıdır.
Komşu hakkı ve paylaşmaya büyük önem veren Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.), Müslümanları kardeş olarak tarif ederken, birbirinin derdiyle dertlenmeyeni de hakiki mümin saymamıştır.
Yardımlaşma ve dayanışma toplumlarda huzur, barış ve kardeşliği de beraberinde getirir. Huzurun, barışın ve kardeşçe yaşama, toplumların sosyo- ekonomik yapılarını da güçlendirir. Adalet duygusunu geliştirir.
Yüce dinimiz İslamiyet’in men ettiği; insanların duygularını sömürmekten, yalan söylemekten, kul hakkını yemekten, haksızın yanında yer almaktan şiddetle kaçınmamız gerekir. Din alimlerimizin söylediği gibi bu güzel ayda ağzımızı sadece yemeye, içmeye kapatmakla ibadet etmiş olmuyoruz.
Karşıyaka’da çok güzel yürekli hayırseverler var. İsimlerinden bile söz edilmesini istemeyen bu güzel insanların Ramazan ayı boyunca ihtiyaç sahiplerine bir şekilde ulaştıklarını görüyordum. Bu yıl da ulaşacaklarına inanıyorum. Bu yıl daha çok yardımlaşmaya, dayanışmaya ihtiyacımız var.
Kızılay Karşıyaka Şubesi geçen yıl her gün 65 gönüllüsü ve 14 araçla yaklaşık 700 ihtiyaç sahibine sıcak iftar yemeği dağıttı. Başkan Kamil Karadeniz’in bu müthiş organizasyonu bu yılda devam edecek.
Niyet Allah rızası olursa ve hayır için yola çıkılırsa başaramayacağımız hiçbir şey yok. Bu güzel yüreklerin yüce Allah’ın rızasına, Peygamber Efendimiz ‘in de şefaatine nail olmasını diliyorum.
SONSÖZ: “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır.”
Hz. Muhammed (S.A.V.)
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!